11.Bölüm ( Aşık olma)

906 55 3
                                    

Multimedia : Mert

Sude :

Onun özürünü kabul etmiştim. Her ne kadar etmek istemesemde bu bir oyundu .Sadece bir ay sürecek bir oyun.Evet bu fikri kendime unutturmamam gerekiyordu . Onun yanındayken bu fikri sürekli hatırlamam gerekiyordu .

Haluk amcaya bütün olan biteni anlatmıştım. Onun ise dediği tek şey şuydu : "Sen benim oğlumun değiştirmeye bile başlamışsın Sude .Mert asla kimseden özür dilemezdi. Bu bir ilk."

Söylediklerine şaşırmıştım. Bir insan hayatı boyunca  hiç özür dinlememişmiydi?

Planınızı ikinci aşaması olan Geri  çekilme taktiğini uyguluyacaktim. Onun benim peşimden gelmesini bekliyorduk.Ama bence onun etrafındaki kızlardan benim peşimden gelebileceğini sanmıyorum.

Haluk amcanın bana ayarladigi kafede garsonluk yapıyordum.Annem beni çalışırken görse kim bilir ne kadar kızacakti.

Allahtan Haluk Amca kafenin sahibiyle konuşup ona benim fazla yorulmam gerektiğini anlatmıştı. Elimdeki bardakları kuruladigim  sırada kafeden içeri giren kişiler olmuştu. Kimin olduğunun umursamayarak işime konsantre olup bardakları kurulmaya devam ettim.

Müşterilerin bana seslenmesiyle elimdeki bardağı tezgaha koyup menüleri elime alıp yeni gelen müşterinin masasına doğru yürümeye başladım.

Menüyü masaya bırakıp hafif tebessüm edip  " Hoşgeldiniz. " müşterinin yüzüne baktığım da bu gözler bu yüz ..

Mert'in menüyü inceleyip " Bana bir Sade Türk kahvesi  getirir misin Selin ?"

Ufak çaplı ağzımın açık olduğunu fark etmemle ağzımı kapatıp " Tabiki getiriyorum ."

"Kendine de bir tane getir birazcık masamda oturabilir misin ? "

Onu ilk kez bu kadar kibar konuşurken görüyordum. Sanki karşımda duran kişi farklı biri gibiydi .Kafamı sallayıp "Patrondan izin alıyım. "

Yanından ayrılıp siparişleri söyledim. Hazırlanana kadar patronla konuştum.  Patron izin vermişti. Kahvelerin hazırlanmasında tepsiyi elime alıp Mert'in bulunduğu masaya doğru yürüyordum .

Tepside fincani elime alıp Mert'in önüne bıraktım. Ötekini de kendi oturacagim kısma koyup karşısındaki yerimi aldım.

" Burada çalıştığını tahmin etmiyordum ."
Kahveden bir yudum alarak " Hiç nerede çalıştığımı sormadın ki ?  Hem burada olduğumu nereden bildin ? "

Hafif dudaklarını güler gibi olurken
" Her yerde bir kaç tanıdık sağolsun onlardan öğrendim. "

" Anladım. Başın nasıl oldu daha iyi mi ya ? "

" İyi bir şeyi yok ufak bir yara sonuçta. "

Alaya alarak " Ufak mi kafanda 4 dikiş var resmen ne ufak mis ama ."

" Senin için fazla görünüyor ama benim için tamamiyle önemsiz bir yara sonuçta ."

Onun bu vurdumduymaz tavrına gözlerimi devirdim.Bir insanın canın kıymetini bilmez miydi ya ? Ben hastanedeyken serumdan tutunda kan alımına kadar canımı nasıl acıdığını bilirdim .O ise sanki normal bir şeymiş gibi karşıliyor. 

" Selin ." 
"Hı ne selini ben Su.. Ben toparlamaya çalışarak Selin tabi dalmışım pardon"

"Sen benim özürümü kabul ederken şartın neydi ?"

Harika şart demiştim. Ama bu şartı bulamamıştım bile .Aklıma gelen fikirle onu söylemek hiç bulamamaktan iyidir .

"Aslında ben uçaktan paraşütle atlamayı çok istiyordum .Ama onu yapabilecek cesarette arkadaşım yok .Acaba beraber paraşütle atlarmiyiz? "

" Paraşütle atlamaktan korkmuyorsun yani ? "

" Korkmam mi gerekiyor ?Hem gökyüzüne bu kadar yakından görmek varken neden korkuyum da ? "
" Genelde senin gibi küçük kızlar bu tür tehlikeli işlerden korkarlar hem paraşüt kazaları ölüme bile yol açıyor. "

" Hey ben küçük kız değilim 21 yaşındayım.Sadece azcık küçük gösteriyor olabilirim elimle gösterim oda azcık bak . "

" Benden küçük olduğun gerçeğini değiştirmiyor. "

" Sen kaç yaşındasın ki bana küçük diyorsun ? "

"26 yaşındayım."

"Çokta büyük değilmişin ha gerçi bu kadar genç gösterirken senin okadar büyük olduğunu bile düşünmedim. Daha az sinirlensen kim bilir ne kadar yakışıklı olursun ? " Ben son söylediğim cümleyi sesli mi söylemiştim ? Hay ben şu çeneme. Duyup duymadığını anlamak amacıyla yüzüne baktım.

" Demek beni yakışıklı buluyorsun ? Senin yanındayken daha az sinirliyim emin ol ." Onun içten gülüşlerini izlerken gülüşüne hayran kalıyordum sanki .

"Şey nereden çıktı bu ? Ben öyle birşey demedim hem ."

"Emin misin ? Sanki az daha konuşsan bana ilanı aşk edecek halin var. "

"Evet eminim .Hem ben kim aşık olmak kim ?  Sadece sen benim arkadasimsin sonuçta ."

"Öyle olsun .Ama şimdiden uyarayım. Sakın bana aşık olma.Sadece arkadaşım gibisin bunu bil ."Aman sanki bende sana aşık olmaya çok hevesliyim sorma ! Ben seni arkadaşım olarak bile görmüyorum hih .

"Merak etme öyle bir niyetim yok .Sen benimle paraşütle atlayacak misin ? "

" Paraşütle atlamaktan her nekadar korkmuyor olsanda seni tek başına bırakmayacağım merak etme . Bana göz kırptı.  Yükseğe çıktığında belki kararını bile değiştirirsin kim bilir ?"

" Öyle bir şey olacağını sanmıyorum. Ben bunun hayalini kuruyorum. Kendimi ilk baş uçakta hayal ediyorum. Gözlerimi kapattım  Daha sonra belirli bir yüksekliğe çıktığımızda paraşütlu cantami sırtına takıcam. ucagin kapısını açıp kendimi gökyüzünün kollarına bıraktığımda paraşütü açıp gökyüzünün keyfini çıkaracağım . "

Gözlerimi açıp bana baktığında yüzündeki ifadeye bakıyordum. Sesiz bir biçimde bana bakışı değişikti sanki.

" Ne zaman izinlisin?  "

" İki gün sonra izinliyim ."

" O zaman iki gün sonra senin hayalini gerçekleştirelim  bakalım. Hem özürümü kabul etmiş olduğuna emin olurum."

Kalbimdeki Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin