Do Woon ile tanışmamız en yakın arkadaşıyla sıkı bir kavga ettikten sonra gerçekleşmişti.
Bisiklet kulübünden Jung Myun ve Na Yeon bir süre çıkmışlardı ve aramıza bu şekilde katılmıştı Myun. Birbirlerine uygun olmadıklarını anlayınca da arkadaş olarak devam etmek istediler. Benim için farketmiyordu bu durum. Çünkü Na Yeon yine en yakın arkadaşım, Jung Myun da yine kulüpten arkadaşımdı.
Bisiklettense patenlerle aram daha iyiydi. Bisiklet kulübüne patenle katıldığım ilk günden sonra diğerlerinin önünü açmıştım ve kaykay ya da pateniyle aramıza katılanlar olmuştu. Jung Myun ise o gün kendine paten almak için beni zorla dışarı çıkarmıştı. İnsanlara 'hayır' diyememek gibi beni zora sokan birtakım huylar edinmiştim küçüklükten beri. Yine de o gün dışarı çıktığım için asla pişman değildim. Do Woon tanıyabileceğim en iyi arkadaşlardan biriydi ve hala da öyle.
Çocukluk arkadaşıyla doğan bir anlaşmazlık sonucu sokağın ortasında kavgaya giriştikleri sırada yanlarından geçiyorduk. Kavgadan ziyade Do Woon arkadaşını kendinden uzaklaştırmaya çalışırken diğeri Do Woon'a açık ve net vurmaya çalışıyordu. Do Woon'un dövüşmeyi bilmediğini düşünmüştüm. Ancak sonra ilk okuldan liseye kadar hapkido eğitimi almış yetenekli biri olduğunu öğrenmiştim. Bildiği şeyleri başkalarının üzerinde uygulamıyordu, diğerlerine zarar vermekten daima çekinirdi.
Sokaktan geçip giden ya da uzaktan izleyen insanlardan ziyade önce Jung Myun araya girip artık vuramadığı için nefret söylemlerinde bulunan bedeni sıkıca tuttu. Aralarındaki mesafe arttığında Do Woon derin nefesler alıp vermeye başlamıştı ve kaşından bir miktar kan akıyordu. Çantamdan çıkardığım peçeteyi yarasına tutmaya çalışırken beni farketti ve irkilip geri çekildi. Daha sonra amacımı anlayarak ellerini dizine dayayıp eğildi ve bana izin verdi, daha fazla çekilmeye hali yok gibiydi.
Jung Myun'un kollarındaki hırçın beden bizimle birlikte artan kalabalık yüzünden bunun burada bitmediği ile ilgili bir şeyler söyleyip uzaklaştı. Ancak olay orada bitmişti. Çünkü daha sonra Do Woon ile hiç iletişime geçmemişti. Belki de hatalı olduğunu anlamıştı, bilemiyorum.
Kavganın sebebini başka bir gün anlattığında Do Woon'a üzülmüştüm. Çünkü bir yanlış anlama yüzünden uğradığı şeyleri haketmiyordu, özellikle Do Woon sırf o çocukluk arkadaşı seviyor diye yaklaşmadığı kız tarafından üzerine atılan asılsız iddialar yüzünden... Do Woon o gün yakın bir arkadaşını kaybetmişti ama ben bunun iyi olduğunu düşünüyordum. O tarz bir arkadaşa ihtiyacı yoktu Do Woon'un.
O günden sonra ve yaşadığımız diğer şeylerden sonra Do Woon ne kadar değerli olduğunu bize daima kanıtlamıştı. Düşünceleri, dikkati, sıcakkanlılığı onun bize daha çabuk kaynaşmasına neden olmuştu. Şimdiye kadar bir kez olsun ne bizden birini kırmış ne de zararımıza olacak en ufak bir hareket yapmıştı. Çoğu zaman bizi bizden daha çok düşünüyordu.
Do Woon'un babası yoktu ve bu yüzden ailesinin tüm yükünü üstlenmişti. Bu babalık hisleri onun karakterine işlemişti belki de. Çoğu zaman grubun babası gibi bize öğütler veriyordu. Bu bizi daima güldürse bile her zaman onu dinlerdik.
Şimdi yemekhanede oturup düşünceli halime bürünmüşken beni ilk farkeden yine o olmuştu. Neyi düşündüğümü o bana seslendiğinde unutmuştum bile. Bunu sorunca cevap verememiş olmam bu sebeptendi.
" Tek başına düşünüp kendini yorma. "Bu Do Woon'un en çok söylediği şeylerden biriydi. Fazla düşünmenin zararlı olduğunu savunuyordu. Haklıydı aslında ama engel olamıyordum sürekli düşünmeye.
" Taehyung'un bugün grubuyla pratik yapması gerekiyormuş. "
Cevap vermediğim için aradan kısa bir sessizlik geçmişti. Do Woon sessizliği bu şekilde dağıtırken az önce ne düşündüğümü hatırladım. Taehyung'u merak etmiştim ve neden gelmemiş olabileceğini düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCHLIMAZL • kth ☑︎
Фанфик"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinlen...