28 • Karanlık değmiş saçlarına.

2.6K 261 109
                                    

Aware, kelimesi en sevdiğim kelimeler arasındaki yerini iyiden iyiye sağlamlaştırmıştı. Bir zamanlar Japonca'ya fazlasıyla ilgim vardı ve o dönem içinde öğrenmiştim bu kelimeyi. Sonraları yabancı dile yeteneğim olmadığını kabullenip başka bir dili öğrenmeye çalışmayı bırakmıştım. Yine de bu hala farklı kültürlere olan ilgimi azaltmamıştı.
Muazzam bir güzelliğin, kısa ve geçmekte olan küçük bir anının içimizde yarattığı tatlı acı hissiyat, anlamına geliyordu.

Çok az bu tür anılara sahip olurdum. Ve çoğu da arkadaşlarımla birlikteyken meydana gelirdi. Taehyung yanağıma dudaklarını değdirdiği an içimdeki tatlı acı hissiyatın beni ele geçirmesine izin verdim. İçimi gıdıklayan, sürekli gülmek istememe neden olan tatlılık ve bitmesinden korktuğum bir acı...

Benden uzaklaşıp gözlerime bakarak gülümserken tam anlamıyla elim ayağıma dolaşmıştı. Havaya tezat yanaklarım bir kömür madenininde çıkan yangın kadar sıcaktı. Taehyung'a aşıktım. Onun bana hissettirdiklerine, gülüşüne, kişiliğine, ilgisine, burnundaki küçük bene bile aşıktım.
Tedirginlikle gülümsemesine karşılık verdim. Birkaç gündür kafamı yemek üzere olduğum düşünceler veya yaşadığım içsel sıkıntılar aklımdan uçup gitmişti onun eşliğinde.

" İşte sana böyle unutturacağım kötü anılarını. " dedi, sesi hala kısıktı. " Yaralarından öpeceğim. Kalbin kırılsa, o güzel kalbinden öpeceğim. Yeterki bana izin ver. "

Almayı unuttuğum nefesim, tekleyen kalp atışım bana konuşmak için fırsat vermiyordu. Büyülenmiş gibi Taehyung'un yüzünü izliyordum. Beni heyecanlandırırken aynı zamanda öyle bir rahatlatıyordu ki onunla birlikte olabilmek için tüm saatlerimi feda ederdim.

Onun hipnoz etkisinden kurtularak Taehyung'u onayladım ve başımı kareli montuna indirdim yeniden.
" Hayatım sanıldığı kadar yolunda gitmiyor. Etrafta sürekli gülerek dolaşmak sorunlarımı çözmüyor. " dedim, sonunda sessizliği bozmuştum. Taehyung'a anlatmak istiyordum. Beni anlayacağını biliyordum.

" Aklımdakileri okumuş olmalısın. " Taehyung'un kıkırdamadan önce söylediği şey benim de burukça gülümsememe neden oldu. Farklı hayatlarda benzer duygular yaşıyorduk.

Gülüşü yavaşça yüzünde solarken konuşmaya devam etti. " Üzgünüm. Benim yüzümden zarara uğradın. Benden uzaklaşmaya çalıştığında sana yardımcı olmalıydım. "

" Hayır, hayır. " başımı iki yana salladım hızlıca. " Senin yüzünden değil. Babam hep böyleydi zaten. " Bunu söylesem bile hala kendini suçladığı bakışlarından okunabiliyordu. İfadesi daha üzgün bir hal alırken elimi usulca kolunun üzerine koydum ve dikkatini çektim. Gülümserken " Ben iyiyim. Sorun yok. " dedim.

" Babanla konuşmamı ister misin? "

" Yok hayır. Ölmek için çok gençsin. "

" Yapar mı dersin? " Kocaman açtığı gözleriyle söylediğimi fazla ciddiye almıştı ve benden bir cevap bekliyordu. Aslında babamdı yani beklerdim ondan, ancak bu kadar abartır mıydı emin değildim.

" Şakası bile çok korkunç. " Evet, Taehyung'un yokluğunu düşünmek bile berbattı. Taehyung rahatlayarak omuzlarını düşürünce güldüm. Ciddiye almış olması şaşırtıcıydı. Hangi ara babamdan bu kadar büyük beklentilerle dolmuştu?

" Sen... " dedim bu kasvetli konuyu değiştirerek. " Sen nasılsın? "

Taehyung omuzunu silkerek ayakkabısının ucuyla kaldırım taşını dürttü. Ellerini cebine koymuştu, oldukça havalı görünüyordu doğrusu. Onun neden bir idol olduğunu anlayabiliyordum.

" Günümü dörde ayırırsak. Dörtte biri uykuyla. Dörtte biri pratikle. Dörtte biri üyelerle ve geri kalan kısım da okulla geçiyor. Aslında... yorgunum. "

SCHLIMAZL • kth ☑︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin