Şaka yaptım ne 3k yı beklemesi ssdsaf
Nasıl başladı bizim hikayemiz?
Nasıl aşık oldum Min Ha Rin'e?
Salıncakta onu öyle görünce içimdeki tanıdıklık hissi beni çekti kendine. Belki de ilk olarak sesine aşık olmuşumdur. Ya da heyecanlı kişiliğini kendime benzetip buna aşık olmuşumdur. Her halükarda aşık oldum Ha Rin'e.
Gözlerinden saçlarına kadar her şeyi güzeldi. İlk başta onun da bir ünlü olduğunu düşünmüştüm. Çünkü sesi ve güzelliği bende bu önyargıyı oluşturmuştu. Sonrasında ise onun keşfedilmemiş olması beni mutlu etmişti. Sevdiğim kişiyi hayranlarıyla paylaşmak zorunda kalmazdım, kıskançlık krizlerim yüzünden kavga da etmezdik. Tamam, benim de hayranlarım var ve onlarla samimiyim çoğu zaman. Ama... Emin değilim. İçimdeki bu sahiplik hissi her şeyden baskın geliyordu.
Min Ha Rin olmasa ne yapardım bilmiyorum. Okulda zorluk çekeceğime emindim. Çünkü onlar yanımda olmadığı zaman kulak arkası duyduğum şeyleri umursamıyor gibi görünsem de beni üzüyordu. Ha Rin yanımdayken duyduğum kötü sözler ise beni daha fazla kırıyordu. Onun yanında kendimi savunamıyor olmak yeterince berbattı. Ancak bu okula devam etmek istiyorsam bazı şeylere katlanmam gerekiyordu.
Do Woon, gerçekten sahip olduğum en iyi arkadaslardan biriydi. Ondan Ha Rin'i anlatmasını istediğimde beni sorgulamadan küçük bilgiler vermeye başlamıştı. Sakarlığı, lakabı, yetenekleri, süt aşkı, düşünceli halleri, sevdiği ya da sevmediği şeyler... Ha Rin ile arkadaşlığı çok uzun süreye dayanmasa da onu oldukça iyi tanıyordu. Ve ben ilk kez Ha Rin'i kıskanmıştım. Onunla ilgili daha fazla şey öğrenmek için çırpınırken Ho Seok ve Nam Joon hyung'a sürekli ondan bahsediyordum. Jimin çok iyi bir dinleyiciydi, bu yüzden sanırım en çok o dinliyordu beni. Hem konu da ilgisini çekmişti.
Ha Rin üzüldüğünde, düştüğünde, nasıl olduğundan haberim olmadığı tüm o zamanlarda endişelerime boyun eğmek zorunda kalıyordum. Ona açıkça sevgimi gösteremeden bir arkadaş gibi ilgilenmeye çalışıyordum. Elbette, bu zordu. Çünkü ona dokunabilmek, sarılabilmek için ellerim titriyordu.
Hakkımızda yayınlanan ilk haberde onun için endişelenmiştim. Ancak Ha Rin ile gerçekten sevgili olabileceğimi düşünmek beni heyecanlandırıyordu. Yine de onu korumak için bunları engellemem gerekiyordu.
Akşam saatlerinde boş olduğum her vakit gökyüzüne bakar bir şekilde onu düşünürdüm. Yıldızlar göğe asılırken insanın içine bıraktığı o tatlı hissi Ha Rin'de buluyordum. Ve güneşin ardında bıraktığı renk cümbüşü bana umudu veriyordu. Her şeyin iyi olacağına dair bir umuttu bu. Ha Rin'e baktığım zamanlardaki gibi içime dolan bir rahatlama hissi... Bu yüzden Ha Rin'e gökyüzü demiştim. Başka bir gün onun saçlarını gördüğümde ise ne kadar doğru bir benzetme yaptığımı düşündüm. Çok güzeldi. Saçlarında parmaklarımı gezdirmemek için kendimi tutmakta zorlanmıştım biraz.
Ha Rin ile sahile gitmiştik, bisiklet sürmüştük, onun parmaklarından aynı şarkıyı birlikte dinlemiştik... Ah, şu mesele. Ailemle yediğim akşam yemeğinde ruhuma işleyen güzel parçaların sahibi Ha Rin'di ve oldukça şaşırmıştım. Babam ona olan bakışlarımı farketmişken yüzündeki tastikleyici gülümsemesiyle yanına gitmem adına bana cesaret vermişti. Onu bu güzelliğiyle piyano başında görmek o kadar büyüleyiciydi ki tekrar bu sahneyi yaşamak için sahip olduğum çoğu şeyi verebilirdim. Çalmasını istediğim parça gökyüzünü izlerken kulaklığımdan bana eşlik eden parçalardan biriydi. Bilmediğini söylediğinde ise ardından dinlediğim diğer parçayı söylemiştim.
İnsanların iyi olması için çabalıyordu sürekli. Do Woon'un sıkıntılarının peşinden koşuyordu. Do Woon'dan duyduğuma göre biriktirdiği tüm parayı Jae'nin borcu için harcamış ve onu mahalle çetesinden kurtarmıştı. Na Yeon'nun ve Ji Soo'nun kötü zamanlarında yanından ayrılmıyordu. Aynı şeyi bana da yapıyordu ve bu kalbimin ona daha da çok yakınlaşmasına neden oluyordu. Bir süre sonra sürekli beni düşünmesini istediğimi farkettiğimde bana olan sevgisine acıktığımı da farkettim. Onu sevmemek imkansızdı, bu denli güzel olunca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCHLIMAZL • kth ☑︎
Fanfiction"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinlen...