3 • Geldin, geleceğinden emindim.

5.9K 413 58
                                    

Ertesi gün okula geldiğinde kabul etmem gerekirse bu beni şaşırtmıştı. Gelmeyeceğini düşünmüştüm. Ama belki de haberi görüp dikkat çekmemek için gelmeye karar vermişti. Bunu asla bilemezdim. Arkadaşlarımın idolleri takip etmemesinin sebebi onları ekran önünde oynayan kuklalar gibi görmesiydi. Ellerine bir senaryo veriyorlardı, nasıl davranmaları gerektiğini tembihleyip spot ışıkları altında çekime alıyorlardı. Bu kesinlikle onların gerçek kişiliklerini gizliyordu.
Ki zaten bir müddet sonra çoğunun küçük büyük skandalları çıkıyordu. Onların aslında ne tür kişiler olduklarını ancak bu şekilde görebiliyorduk. Babam da kesinlikle bu görüşteydi. Medyaya sızmayıp sadece halk arasında dolaşan bazı dedikodular vardı ki onlar eğer gerçekse durumları daha vahimdi.

Nedense bir şekilde Taehyung'un dünkü saf çocuksu hallerinin gerçekten onun karakteri olmasını istedim. Burada güvenlik kameraları dışında başka kamera yoktu, tabii bazı uygulama sınıflarımız dışında. Bu yüzden içten içe Taehyung'a güveniyordum.

" Hey, gelmişsin. "
Sınıfa girdiğimde dün Do Woon'un onu yönlendirdiği sırada oturuyordu. Önünde tahminen sınıf dolabında bulunan sanat dergilerinden biri vardı, kaşları çatık bir şekilde dikkatle önündeki açık bir sayfayı inceliyordu. Ve büyük güneş gözlükleri yakasındaydı.
Sesimi duymasıyla başını kaldırdı, aynı zamanda çatık kaşları da yumuşamıştı. Gözlerimi onun tarafından ayırmadan çantamı sırama atıp tamamen ona döndüm.

" Söz vermiştim!"
Başımı usulca sallayıp güldüm. Çok hareketliydi. Elleriyle sürekli oynuyordu, eli dursa bacaklarını sallıyordu. Bunlardan hiçbirini yapmıyorsa içinden bir şarkı mırıldanıyormuş gibi başıyla ritim tutuyordu. İlginç biriydi doğrusu.

Kalçamı sıraya yaslayıp elimdeki kırmızı USB'yi ona doğru atıp havada tutmasını bekledim. Avuçlarının arasına alıp soru soran bakışlarıyla bana baktığında yavaşça omzumu silktim. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum, sadece bir tepkiydi.
" Bazı dersler için asistanlardan kısa slayt notları topladım. Şanslı olmalısın, kendim için arasam kesinlikle bir aksilik çıkardı. "

Çünkü Min Ha Rin olarak oldukça kötü şans sahibi bir genç kızdım. Asistanlara e maillerinden ulaşırken bu kadar hızlı bir dönüt alacağımı bilmiyordum. Ama sabah uyandığımda iki dersin slaytları e mail adresime gelen mesajın ek dosyasındaydı. Bu tamamen onun şansıydı.

USB'yi zincirinden tutup havaya kaldırdı ve salladı. " Geleceğimden eminmişsin. "

" Verdiğin söz samimi gelmişti. " Açıklama yapmak istememiştim. Yine de gülümsemesi beni buna itmişti.

" Teşekkür ederim. " Kırmızı USB'yi spor ceketinin iç cebine yolladıktan sonra ekledi. " Senin için ne yapabilirim? "

" Sadece bana karşı dürüst olman yeter. "
Dürüst olmak, gerçekleri söylemek ya da gizlememek... Bunlar benim için fazlasıyla önemli şeylerdi. Aslında insanlara yardım ederken karşılıksız yapmaya özen gösteriyordum. Yine de benim de diğerlerinden beklediğim bir şeyler vardı. Bunun gibi... Çünkü eğer birine güvenip inanıyorsanız sizi yıkması için ufak bir yalanı yetecektir. Buna izin vermek istemiyordum. Bu yüzden o bana bunu sorduğunda otomatikman dudaklarımdan dökülmüştü isteğim.

" Oh, elbette. Bundan şüphen olmasın. "
Ben insanlardan dürüst olmasını istediğimde bazılarının kırıldığını görüyordum. Bunu yanlış anlayabiliyorlardı. Ama Taehyung iç rahatlatan bir tebessümle karşılık verdiğinde onun beni yanlış anlamadığına sevinmiştim.

" Min Ha Rin! "
Sınıfın kapısından girerek her adımda bir heceyi vurgulayan arkadaşım yüzünden yerimden sıçramıştım. Sabah sabah derdi neydi?

" Na Yeon? Ne oldu? " yüzünde yaramaz bir gülücük vardı. Bugün iyi olması kalbimi rahatlatmıştı.

Na Yeon tamamen yanıma geldiğinde birkaç adım uzakta oturan Taehyung'a sevecen bir şekilde ' günaydın ' deyip bana döndü ardından.
" Bugün günlerdeeeen? "
" Cuma! "

Zaferle yumruğunu havaya kaldırdı Na Yeon. Neden bu kadar sevinçli olduğunu anlayabiliyordum.

" Hey, doğum günün falan mı? " Taehyung merakla sorduğunda Na Yeon ile aynı anda başımızı iki yana salladık. Bu sırada Do Woon sınıfa girip Taehyung'un omzunu sıktıktan sonra yandaki sırasına oturdu ve tek kollu çantasını masanın üzerine bıraktı.

" Bu gece Bisiklet kulübünün toplantısı var. "
" Bu kadar heyecanlanacak kadar seviyor olmalısınız. " Taehyung Do Woon'un açıklamasını dinledikten sonra bize döndü ve konuştu. Na Yeon'un tepkisini abartı bulmuş olmalıydı belki de. Ancak Na Yeon bana söylediklerine göre bu kulüpte kendini rahatlamış hissediyordu. Şöyle bir düşününce pedalları çevirip yüzünüze çarpan rüzgara meydan okuduğunuzda aklınıza saplanmış düşüncelerden kurtulabiliyordunuz. Ayrıca kulüpteki 6 kişiyle de oldukça samimiydik. Mükemmel arkadaşlıklar kurmuştuk kısa zamanda, yani geçen yıl yaz tatiline girmeden önce. Ve Na Yeon'un güzel anılara ihtiyacı vardı. Bu yüzden onun sevincine abartı diyemezdim.

" Bir gün istersen sen de bize katılabilirsin? " Ona sunduğum teklifle Na Yeon ve DoWoon un bakışları da ona çevrildi. Dudaklarını birbirine bastırıp masanın üstündeki ellerini birleştirdi.

" Bilemiyorum... Fırsatım olursa katılmak isterim. "

Dersin başlamasına yakın sınıf tamamen dolmaya başlarken diğerleri iki elden yaşadığımız komik anlardan bahsediyordu. Ben de gülerek onlara eşlik ediyordum. Taehyung'un bir kez olsun bize katılmak istediğinden artık tam olarak emindim. Onlar anlattıkça çok eğleniyormuş gibi görünüyordu. Bu yüzden onun da kafasını dağıtmaya ihtiyacı olduğunu düşündüm.

" Dostum bu arada bana bir idol olduğunu söylememiştin! " Do Woon aklına yeni gelmiş gibi konudan bağımsız ortaya attığı şeyle Taehyung'un gerildiğini farketmek zor olmamıştı. Bunu burada söz konusu etmek istemediğine emindim.
" Dün seni Facebook'tan eklemek için arattığımda hakkında bir sürü hayran sayfası buldum! Eğer dünden önce idol olduğunu bilseydim sana önyargı ile yaklaşabilirdim. "

Taehyung dudaklarını yeniden birbirine bastırıp onu onayladı. Bu hareketi çok fazla yapıyordu. Önyargı meselesine gelirsek. Muhtemelen her şey Do Woon'un dediği gibi olacaktı. Çünkü bu toplumda yaygın olan idollere karşı bir tutumdu. Ya hayranları olurdunuz ya da en başından beri sevmezdiniz. Söylediğim gibi arkadaş çevrem idollerle ilgilenmiyordu.

" Oh evet öyle. " Taehyung'un yarım cansız sesini duyduğumda üzülmüştüm. Gerçekler için çekinmemesi gerekiyordu. Kendini kötü hissetmiş olmalıydı. Na Yeon da onları merakla izlerken şaşırmış olduğunu tahmin etmek zor değildi. Na Yeon; Timberlake, Rihanna, Beyonce, Adele falan severdi.

" Dün konuşurken hiç anlamamıştım. Tamam görünüşün biraz şüpheliydi ama... Her neyse. Merak etme birkaç şarkınızı dinledim. Ben hip hop severim! Ve dostum, dansınız çok iyi. " Do Woon onu rahat hissettirmek için gözleri kısılana kadar gülümsedi ve kolunu omzuna atıp ona desteğini belli etti.
Taehyung rahat bir nefes verdi bu hareketiyle. Sonra güleç yüzünü takınıp samimi bir teşekkür mırıldandı.
" Facebook'ta ben yokum ama sana numaramı verebilirim. "

Onları rahat bırakıp sırama oturdum. En son Taehyung'un telefonundan heyecanla bir şeylere bakıyorlardı. Taehyung oldukça sıcaktı, bize gerçek kişiliğini gösteriyormuş gibi hissettiriyordu. Ve bu ister istemez hoşuma gidiyordu. Bekleyin! Hoşlanmak derken arkadaş gibi, tamamen basit iki arkadaş...

Bu hikayeyi anı günlüğü olarak düşünebilirsiniz. Çünkü anı günlüğü gibi bi şey :D
Ve eğer biraz hareket arıyorsanız ilerki bölümlerde...

SCHLIMAZL • kth ☑︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin