Genel olarak bir kız çocuğunun ilk aşkı daima babası olmuştur. Ancak benim için ilk nefret ettiğim adamdı babam. Tabii bu nefretime fazla sadık kalamadım. Çünkü o babamdı ve yapacak bir şeyim yoktu. Onu yetimhaneye terk edemezdim, sokağa atamazdım, kardeşime evlatlık niyetine veremezdim... Bu yüzden elimden geldiğince sevmeye çalıştım. Babamın bu konuda bana yardımcı olmaması beni küçük yaşımdan beri zorluyordu.
Olayların en temeline indiğimde ondan nefret etmek için geçerli nedenlere sahiptim. Ancak nefrete alışık olmayan zihnim çabuk unutuyordu çoğu şeyi.
Babam okul çıkışı beni Taehyung'un yanında görür görmez sırasıyla önce kaşlarını çatmış, sonra kaba bir şekilde koluma asılmış ve beni apar topar eve getirmişti. Onu karşımda gördüğümde tüm vücudum buzlu su etkisine maruz kalmıştı. Neden orada olduğunu, neden bize karşı bu kadar sert olduğunu bilmiyordum. Aslında tahmin edebiliyordum. Ancak arkadaşlarımın ve diğer öğrencilerin önünde böyle bir muamelede bulunması beni oldukça küçük düşürmüştü.
Ben bir çocuk değildim. Ve hiçbir zaman babasına aşık küçük bir kız çocuğu olmamıştım, olmayacaktım da. Bu yüzden yaramazlık yapmış bir çocuk gibi kolumdan tutup beni eve getirmesi gururumu zedelemişti. Ayrıca arkadaşlarım benim için kötü hissedeceklerdi. Taehyung bu olayın sebebinin kendisi olduğunu düşünebilecek kadar zekiydi, bu yüzden belki de en çok o üzülecekti. Böyle olmasını istemiyordum.
İşin diğer bir yanı eve geldiğimde gösterdi kendini. Salonun ortasında ellerimi önümde birleştirerek suçlu gibi başımı önüme eğdim. Babam ellerini beline koydu ve odada bir iki tur attı. Terliklerinin duvarların arasında dolanan hızlı sesi beni daha da geriyordu.
" Ne oldu? " Annem salona girip merakla babama sorsa da cevap vermedi. Çok sinirliydi...Kısa bir süre sonunda oradan oraya yürümeyi keserek bana döndü, bacaklarım titriyordu dizlerimden itibaren.
" Sana ne söylediğimi hatırlıyor musun? "Başım hala eğikken onu onaylamak biraz zor olmuştu. Fakat benim onaylamamı beklemiyordu zaten.
" Seni ne hale getirdi baksana! Artık bize karşı da çıkıyorsun! "
Ses tonu her kelimeyle daha fazla yükseliyordu ve bu beni ürkütmüştü. Bu tartışmanın iyi yere gitmediği belliydi. Çabucak buradan kurtulmayı diliyordum." Yanlış anlıyorsun. " Babama nazaran sesim bir karıncanın adımları kadar sessiz çıkmıştı. Yakınımdaydı ve beni duyacağını biliyordum.
Annem kapının önünde bizi izlemeye devam etti. Yine, yine ve yine kalbimi önemsemedi. Beni kırılmaktan korumak istemedi." Taehyung ile sadece arkadaşız. " diye devam ettim. Yalan söylüyormuşum gibi hissettim anında. Basit iki arkadaştan ibaret değildik. Her şeye rağmen dudaklarımdan dökülen şeyler yalandı ve rahatsızdım bu durumdan.
Babam histerik bir kahkaha attı. Birkaç adım ile daha fazla yaklaştı yanıma. Sigaranın vücudunda bıraktığı o iğrenç kokuyu soluyordum. Babamın bana karşı takındığı tavır yüzünden, soluyordum.
" Beni kandıracağını mı sanıyorsun? Yüzüme bak Min Ha Rin!" dedi gür ve hırıltılı sesiyle. Yerimde sıçrarken başımı kaldırdım. Gözleri kırmızıydı sinirden. Başımı iki yana sallamak konuşmaktan daha kolay gelmişti. Öyle yaptım. Ne de olsa iki türlü de yaptığım ya da söylediğim şeyler onun umrunda olmuyordu.
" Ceza vermem mi gerekiyor bu yaştan sonra? "
Bunu söylediğinde vücudumdaki titreme azaldı birden. Komik gelmişti çünkü, gülmek istiyordum şuan. Dudaklarımı yukarı kıvırdım yavaşça. O benim babamdı. Neden böyle olmak zorundaydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCHLIMAZL • kth ☑︎
Fanfiction"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinlen...