Sınıfa girdiğimde Taehyung başını masasına yaslamış yan sırasındaki Do Woon ile sohbet ediyordu. İkisinin de keyifsizliği uzaktan belli oluyordu. Do Woon'un gözlerinin altı mora yakın bir renkteydi ve göz kapakları düşüktü. Uyuyamadığına neredeyse emindim. Taehyung'un bakışları yorgundu. Belki de uykusuzluğa alışkındı. Tüm haftasonunu albüm çalışmalarına ayırdığını biliyordum. Yine de kalkıp okula gelmişti. O daha iyi olmak için çabalıyordu.
" Sizi uyuşuklar! Bu haliniz ne? "
Onların enerjilerini artırmak için tüm neşemle iki sıranın arasında durup masalarının üzerine üç kez tıklattım. Taehyung'un başı masaya temas ettiği için onda daha çok şok etkisi yaratmış gibiydi. Başını hızla kaldırıp alt dudağını öne çıkardı ve şu masum köpek bakışlarından birini attı.
" Ha Rinaaaaa..." Do Woon benim neşemin tam zıttı bir mutsuzlukla sızlanırken ikisinin de bir çocuktan farkı yoktu. Do Woon hep olgun görünen taraf olmuştu ama eğer uykusunu alamadıysa ultra sevimli bir hal alıyordu. Taehyung ise bazı istisna zamanlar dışında daima aigyo dolu bir kişiliğe sahipti." Hadi ama biraz kendinize gelin. Ders çıkışı isterseniz bir şeyler yapabiliriz? "
İkisi arasında sırayla gözlerimi gezdirip cevap bekledim. Taehyung düşünceli bir şekilde aklında bazı hesaplar yaparken büründüğü yüz ifadesi fazla sevimliydi. Yanaklarını şişirip bir süre nefesini tuttu ve yavaşça tuttuğu havayı dışarı bıraktı." Bilemiyorum. Şirkete gidip biraz pratik yapmayı düşünüyordum. "
Aslında onun bu pratik yapma şevkini anlayabiliyordum. Sahneye çıktıkları zaman tüm gözler onların üzerinde oluyordu ve bazıları kötü niyetli olarak kusurlarını kolluyordu." Dostum, ne zamandır birlikte takılıyoruz. Ama hep ders dahilinde. Hem sen de biraz nefes almış olursun huh? " Do Woon devreye girince Taehyung yeniden düşünmeye daldı. En az beş saniyenin ardından ufak bir tebessümle kabul etti.
••••
Ders çıkışı fakültenin büyük koridorlarında ilerlerken Taehyung ilk kez görüyormuş gibi duvarlarda asılı olan tabloları inceliyordu. Ara sıra da garip yorumlarda bulunuyordu. Mesela natürmort çalışmalarından birine ' bence ressam muz sevmiyor, onu çizmemiş ' demişti. Eğer yüz ifadesi ciddi olmasaydı şaka yaptığını düşünecektim.
Na Yeon kampüsün arkalarında kalan parkın bizim için iyi olabileceğini söylediğinde, oraya gitmeye karar vermiştik. Hatırladığım kadarıyla sessiz sakin yeşili bol bir parktı. Do Woon geçen sene o parkın küçük havuzunda yaşadığı talihsiz olayı anlatırken hep birlikte gülüyorduk, bu sırada çoktan fakültenin çıkışına ulaşmıştık. So Ra ile Ji Soo son anda yanımıza geldi ve onlara planımızdan bahsettiğimizde Ji Soo bize katılmak için heyecanlıydı.
" Bu TV kuklası varsa ben yokum. " dedi So Ra, Taehyung'un şapkasını takmak için uğraşan elleri anlık bir duraksama yaşadı böylelikle. So Ra'nın kabalığı karşısında herkesi sessizlik kaplamıştı. Ne demem gerektiğini bilmiyordum, onun böyle bir şey söyleyeceğini asla tahmin edemezdim.
Taehyung şapkasını kafasına geçirip başını kaldırdığında konuşmak için ağzımı açmak üzereydim. Ama Taehyung'un dudaklarında gördüğüm alaycı gülüşle sessiz kalmaya devam ettim. Ji Soo, So Ra'nın kolunu tutup geriye çekti. Onun da böyle bir şeyi beklemediği aşikardı. Şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu.
" So Ra, söylediklerine dikkat et. "
Benim yapamadığım şeyi Na Yeon yaptığında Taehyung'u So Ra'nın sözlerine karşı koruyamadığım için üzülmüştüm. So Ra hiç umursamadan omzunu silkip yürümeye devam etti. Ji Soo onunla ilgileneceğini söyleyip peşinden giderken artık parka gitmek için hevesimin kalıp kalmadığından emin değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCHLIMAZL • kth ☑︎
Fanfic"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinlen...