31 • Avuçlarından yıldızlar dökülüyor.

2.2K 218 0
                                    

" Taehyung... Burada ne yapıyorsun? "

Annemin karşısında ellerini birleştirmiş ve çekingenliği buradan bile belli olan haliyle bir şeyler söylerken benim sorumla cümlesi yarım kalmıştı.
Taehyung'un yanımda olmasını elbette çok istiyordum ama beklemiyordum.
Taehyung sadece gözlerini bana dikip cevap vermezken annem bakışlarını ikimizin arasında gezdirdikten sonra " Ben uyumaya gidiyorum. Sizin konuşacaklarınız var gibi. " dedi ve yanımdan geçip merdivenleri çıkmaya başladı.

Taehyung gözleriyle annemi takip ediyordu. Muhtemelen yatak odasının kapısının kapanma sesini duyduktan sonra bakışları yeniden beni buldu. 
" Orada bekliyordum aslında. " dedi, baş parmağıyla rastgeleden bir yeri gösterirken. Taehyung evin yönüne pek alışık olmadığı için tam ters istikameti gösteriyordu. Fakat bunun buluştuğumuz bahçe duvarı olduğunu anlamıştım. " Telefonumu unuttuğumu farke- Hayır, aslında onu bilerek yurtta bıraktım. Neyse işte... Sana burada olduğumu haber veremedim. Ayrıca artık orada bulunmamız da biraz tehlikeli. Sonuçta bazı fotoğraflarda görünüyor nerede olduğumuz. " Tekerleme gibi birbirinin tekrarı kelimeleri ard arda sıralarken birkaç adım daha yaklaştım yanına. Heyecanlı olunca cümleleri çok karışık kuruyordu.

" Anladım. " dedim sadece. Neden buraya geldiğini kronolojik sıraya göre anlatacaktı herhalde.

" Seni görmek istedim. "
Bıkkınlıkla bir nefes verdikten sonra içine çektiği tek nefeste söyleyince gülümsedim.
Onu salona doğru yönlendirirken evin sıcaklığından dolayı çıkardığı montu elime aldım. Kucağımda tuttuğum monttan kokusunun üzerime sineceğini düşünmek beni mutlu etmişti.

" Ben de senden haber bekliyordum. " dedim, pencerenin önünde duran tekli koltuklardan birine otururken. Diğerine de Taehyung oturmuştu.
Onun gülüşündeki büyüden silkinince aklıma Hoseok geldi. Onlara haber vermem gerekiyordu. Taehyung'a hızlıca bekle, diyip koşar adım odama çıktım ve yatağın üzerine attığım telefonu alarak Taehyung'un numarasını aradım. Birkaç çalıştan sonra telefon açılmıştı. Karşı hattan Hoseok'un aşina olduğum sesinden farklı bir ses duyunca biraz durakladım. Pembe kalpli Jimin olduğunu öğrendikten sonra ise durumu açıkladım ve koşar adım tekrar salona indim.

" Hoseok aramıştı. Seni merak etmişler. " diye küçük bir açıklama yapınca Taehyung kaşlarını kaldırdı.
" Senin numaran onda var mı? "

" Hayır. Senin telefonundan aradı. "

Anladığını belirtircesine başını salladıktan sonra panikle ellerini iki yana savurdu.
" Yani kıskandığımdan sormadım. Merak ettim sadece. " dedi. " O benim kardeşim. " diye de ekledi.

Aklıma beni kıskandığı hiç gelmemişti ama bu tatlı paniği gözüme sevimli gelmişti. Kıkırdadıktan sonra koltuğun biraz daha ucuna kaydım. Böylece Taehyung'a biraz daha yaklaşmıştım.

" Peki, diğer durumlar nasıl? Şu sevgili haberimiz... "

Bundan sonra Taehyung uzun bir konuşma yapmak için boğazını temizledi. Ben de onu neredeyse gözlerimi kırpmadan dikkatlice dinlemeye başladım.
Ses tonu çok hoştu, konuşma tarzında ayrı bir tatlılık vardı. Bu yüzden bana 800 sayfalık bir kitabı okumaya kalksa hiç sesimi çıkarmadan onu dinlerdim. Taehyung okumazdı orası ayrı...

Başkan elbette çok sinirlenmiş. Şirketin hisselerinde bir miktar düşüş gerçekleşmiş. Başkan bu durumu üstlenmesini 'emretmiş' ve şirket sözcüleri basına haberin doğruladıklarını bildirmiş. Taehyung saatler boyunca hayranlar için Twitter'da yayınlayacağı bir özür mektubu hazırladığını anlatırken üzgün görünüyordu. " Lütfen beni yanlış anlama Ha Rin. Ama hayranlarımı hayal kırıklığına uğrattığımı düşünmekten kendimi alamıyorum. Onları çok fazla üzdüğümü biliyorum. Yine de yaptığım şeyden yani seninle birlikte olmaktan pişman değilim. " demişti. Hayranları düşündüğümde kendimi kötü kalpli bir cadı gibi hissetmiştim. Bunlara sebep olan kısmen bendim.

SCHLIMAZL • kth ☑︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin