Sonunda kabristana geldik. Burası gerçekten beni korkutuyor! Ama dedem burada işte. Ne kadar özlemişim. 15 gündür gelmiyorum. Baş ucuna gidip dua ettim ve bilirsiniz ışte. Mezar taşını falan yıkadım. Çiçekleri suladım. Bir anda beynimin içinde Azem Azem sesleri yankılandı. Ama bu...bu dedemin sesi. Sesler beynimde değil kulaklarımda yankılanmaya başladı. Arkamı dönüp "Dede!" diye bağırdım. Bütün akrabalarım bana bakıyordu. Ve yine o ses Azem!! Mezarlığın arka tarafı ormandı. O tarafa doğru gitmeye başladım. Babam nereye kızım dese de dinlemedim. Sadece Alya arkamdan koşar adım yetişmeye çalışıyordu. "Azem durr!!" Ama onu da dinlemiyordum çünkü dedem beni çağırıyordu. Azem gel kızım... Sesi mi kısılmıştı dedemin? Çünkü git gide tonu değişiyordu. Biraz daha gittim ve bir anda etraf karanlık bir ormana dönüştü. Etrafta hiç ses yoktu. Ve sadece bir kişi. Evet bu dedem! Tam karşımdaki büyük ağacın altında arkası dönük duruyor. "Dede!" diyip bir adım attım. Ve o an yüzünü bana döndü. Bembeyaz uzun birşey vardı üstünde. Yüzü parlak gözleri ışıl ışıl. Bana gülümsüyordu. Allahım bu rüya mı? Dedem bana gulumsuyor! "Dede sen..." dedim ve Şşttt! diye susturdu beni. Tek seferde yaklaşık 10 adımlık yeri geldi. Yüz yuzeydik. "De..." diyordum. Nefesim daraldı ve bir türlü dede diyemiyordum ona. Dedemin bakışları değişti. Kızgın bakmaya başladı ve bir anda boğazıma yapışıp beni yere yatırdı. Sinirli bir şekilde bir şeyler söylüyordu. Alya gelip "Azem!!" diye bağırınca bir anda herşey normale döndü. Sağıma soluma baktım. Herşey normaldi. "Azem ne bu hal?" diye beklendik bir tepkiyle karşılaştım. Bakıyordum sadece. Suratına bön bön bakıyordum. "Azem bak sen iyi değilsin. Son günlerde bu yaşadıkların ve şimdi yaptığın şey! Yerde kiminle dövüş..." "Alya kes sesini! Bu olanları kimse bilmeyecek tamam mı Alya?" "Tamam mı??" diye yineledim. "Tamam Azem. Dediğin gibi olsun bakalım. Ama önümüzdeki hafta o psikoloğa gideceksin! Yoksa babamlara anlatırım. Bu işin şakası yok gerizekalı !!!" "Tamam" dedim mecburen. "Hadi gidelim" dedi omzumu sıvazlayarak. Gerçekten olanlar korkunçtu. Döndüğümüzde herkes bize bakıyordu. Mezarın başında hala, amca, ailem. Babam koşar adım yanıma geldi. Sarıldı ve ben hemen geri çekildim. Çünkü son 1 yıldır kimseye sarılmıyordum. Önümüzdeki yıllarda da bu böyle olacaktı. "Aşkım güzel kızım benim. Noluyo sana lütfen anlat babana." "Birşey yok baba iyiyim." "Nasıl yok Azem şu yüzüne bak bembeyaz olmuş." "Hala ben gerçekten iyiyim. Alya'ya sorun hatta. Sadece şey için gittim o tarafa..." Hepsi 'Ne icin?' der gibi bakıyordu. "Şey için..." "Tuvalet. Tuvaleti gelmiş." diyerek durumu kurtardı Alya. Pek inanmasalar da konu kapandı. Daha sonra eve gittik. Kötü bir gündü sanırım dinlensem iyi olacak.
***********
Bugün şu çatlak nöroloji uzmanıyla randevum var. Umalım da kötü birşey olmasın. Alya'yla gittik hastaneye ama doktorun yanına yalnız girdim.
D: Gel tatlım.
(Gulumsedim)D: EEG çekmiştik öyle değil mi?
Ben: Evet.
D: Eveet. (Elindeki sonuç belgelerine bakıyordu.) Ne yazık ki EEG'n bozuk evlat!
Ben: Nasıl yani? Bayılmalarımın ve diğer şeylerin sebebi bu mu?
D: Evet. Bak tatlım. Eee bu şeyler senin epilepsi hastası olduğunun belgesi. Yani hastalık düzeyinde yazacağım ilacı bir süre kullanman gerekecek.
Ben: Bir süre?! Ne kadar bir süre?
D: Eğer düzenli kullanırsan bu birkaç yıl içinde son bulur. Ama aksi takdirde hayatın boyunca kullanman gerekir. Dua et hastalığın ilaçla kontrol altına alınabilir türden. Geçmiş olsun .
Ben: Şey çıkmadan birşey sormak istiyorum. Daha önce gittiğim doktorlar neden bana psikolojik dedi?
D: Yanlış değil psikolojik boyutu da var. Biz tedavi süreciyle ilgileniyoruz. Ama psikoloğa görünmeyi de ihmal etmezsen senin için daha iyi olur tatlım."Sağolun. İyi günler." dedim ve çıktım.
....
Evdekiler de şoktaydı.Annem: Nasıl olur? Biz seni o kadar doktora götürdük. Travmatik veya psikolojik bir durum olduğunu söylemişlerdi."
"Değilmiş ışte anne! Gördün. Şimdi hayatım boyunca o aptal ilaçları kullanıcam. Şehir dışında üniversite istiyorum. Nasıl olacak şimdi? Herseyime engel olacak. Voleybolda kendimi iyice geliştirmek istiyorum. 8 senedir oynuyorum hiçbirşey engel değil. Bu aptal hastalıkta olamaz!!!"
Ne zırvalıyorsun Allah aşkına Azem! Kendi kendine tribe giriyorsun. Zaten kimse sana gidemezsin,edemezsin demedi ki. "Özür dilerim" diyip odama gittim. Sarılmıyordum evet ama en azından özür dileyebiliyorum. Deniz'i aradım. Bize çağırdım. Ailemden daha yakındı bana. En yakın arkadaşım. Birkaç gün bizde kaldı. Psikolaga gitmek istemediğim zaman Alya tehdit etti. Ama ona üniversite tercihleri açıklandıktan sonra gidecegime dair söz verince ikna oldu. Şimdi bekleyip şu sonuçları göreceğiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEM-İ CİN : ÖLÜMCÜL İNTİKAM
HorrorBir kaza! Sadece kaza mıdır? Yoksa hayatınıza bedel bir günah mı? Peki kader? O hayatınıza bedel olan günahın,günahsız başka bir hayata da bedel ödetmesine göz yumar mı kader? Hayır mı? Eğer ademoğlunun hırsı ve intikam ateşi işin içine başka alemle...