Günler, haftalar geçip gidiyordu. Zaman geçtikçe her şey daha da kötüleşiyordu. Burak...O son söylediklerini kabul etmemi nasıl beklerdi..Ben ne yapardım? Yıllar sonra hayatımı geçireceğim insanı buldum, o kadar zorlukları aştık, beni herkesten, her şeyden, en önemlisi o şeytan annesinden bile korudu. Şimdi o kadın nasıl alır onu benden? Allah'ım ben bunu nasıl kabul ederim? Onsuzluğa alışmak... Her şeyden öte kendim için onu feda etmemi nasıl bekler benden?
Kabuslarım yine başlamıştı. Ervah yine rahat bırakmıyordu. Beni sürekli sevdiklerimle tehdit ediyordu. Burak'la ailem arasında tercih yapmaya zorluyordu beni.Bunu asla yapmayacağım. Adem Hocayla konuşup bi çözüm bulması için ondan yardım istedim. Alya, İstanbul'a gidip dedemin bütün kitaplarını getirdi geçen hafta. Adem Hoca günlerdir bağlantıyı koparacak bir çözüm yolu arıyordu o kitaplardan. Düşüncelerim arasında kaybolmuş, nefes almakta güçlük çekiyorken Burağın seslenmesiyle kendime geldim.
"Azem! Telefonun çalıyor güzelim. Baksan mı artık?"
"Geldim!"
"Kimmiş arayan?"
"Şey ya Alya. Annemle arası kötüydü de dertleşelim demiştim. O yüzden arıyordur."
"Tamam güzelim. Sen geç konuş. Ben de salatayı yapayım."
"Alo, Adem Hocam?"
"Azem. Müsait değilsen sonra arayabilirim kızım."
"Hayır hayır ben müsaitim. Şimdi geçtim odaya da Burak duymasın diye sessiz konuştum az önce. Ne oldu? Var mı bir şeyler? Bulabildiniz mi dedemin kitaplarından?"
"Ah be kızım. Sadığın kitaplarından bulunamayacak bir şey var mı şu alemde? Buldum bir çözümünü ama biraz riskli tabi."
"Adem Hocam lütfen. Burağa bir şey olursa ben tutunamam."
"Kızım ağlama ne olur. Hem metanetli ol dik dur. Bak Burak senin sayende gülebiliyor. Senin yanında gülebiliyor. Bizim yanımızda görsen halini.. Senin ne yapacağını düşünüp duruyor kara kara. Kendini zerre düşünmüyor. Burak muhtemelen kullanacağım yöntemi de biliyordur. Ama çok riskli olduğu için uygulamamızı istemeyecektir. Çünkü bu yöntemin geri sekme ihtimali çok yüksek. Ve bu sadece Burağa değil sadece hepimize zarar verir sekerse. Hepimiz ölebiliriz Azem."
"Adem Hocam eğer yapmak istemezseniz anlarım. Zaten bizim için yeterince riske girdiniz. Ama ben kendimden geçtim. Ya onunla beraber kurtulacağım bu şeyden ya da bu lanet ikimizi de yok edecek."
"Sen o gün orada olmayacaksın kızım. Ben seni korumaya izin verdim. Biz halledeceğiz. Seni riske atmam. Ama Burağın kurtulma ihtimali için kendi hayatımı riske atarım."
"Adem Hocam hayır! Ben de orada olacağım. Bu konuda kimseden izin almayacağım. O benim hayatım, eşim, sevdiğim adam.. Benim için yaptığı fedakarlıkları siz biliyorsunuz. Herkesten her şeyden vazgeçti benim için. Ben onu yalnız bırakmam. Ölsek de yaşasak da beraber olacağız. Ve bunu sizden ve benden başka kimse bilmeyecek. Söz verin bana!"
"Azem..ben böyle bir şeyi kabul edemem. Beni zorl.."
"Adem Hocam ben artık çocuk değilim ya lütfen. Lütfen beni kırmayın."
"Ah kızım. Sen benden ne istediğini bir bilsen.. Ama aşkın önünde duracak bir güç yoktur. Bu yüzden söz veriyorum. Nasıl istiyorsan öyle olacak her şey.."
"Azem sofra da hazır hadi ama güzelim!"
"Geliyorum canım!"
"Hocam benim gitmem gerek şimdi. Teşekkür ederim. Siz hazırlıklarınızı yapın. Kaç günümüz var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEM-İ CİN : ÖLÜMCÜL İNTİKAM
HororBir kaza! Sadece kaza mıdır? Yoksa hayatınıza bedel bir günah mı? Peki kader? O hayatınıza bedel olan günahın,günahsız başka bir hayata da bedel ödetmesine göz yumar mı kader? Hayır mı? Eğer ademoğlunun hırsı ve intikam ateşi işin içine başka alemle...