Evet arkadaşlar. Buyrun size taze bölüm. Yazabildiğim kadar yazdım. Ama malum sınav haftası ancak bu kadar oluyor. Önümüzdeki günlerde daha güzel daha uzun bir bölüm yazmaya çalışacağım. Lütfen hikayeyle ilgili düşüncelerinizi yorumlarla bana iletin. Ve vote verin olur mu 🙏 Sevgiyle kalın iyi okumalar ..
Multimedya: Ervah (Theo James)
Beni çağıran erkek sesi uyanmama sebep olmuştu. Ben de yatağımdan kalkıp sesin peşinden gidip gitmeme tereddütünde kaldım o an. Ama bu sadece birkaç saniye sürdü.
"Azem Azem..."
Sese doğru gitmeye başladım. Odamdan çıktığımda kendi evimde olduğumu bilmeme rağmen benim evime benzemeyen bir yerdeydim. Burası daha çok harabe yıkık dökük bir yerdi. Deniz'e seslenmek niyetiyle onun odasına yönelecektim ki kapısının paramparça olduğunu gördüm. Kapı gibi odanın içi de darmadağın ve pisti. Ve Deniz de yoktu. Bu durumda ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ses beni çağırmaya devam ediyordu. Ben de takip etmeye karar verdim. Hem belki beni Deniz'e götürürdü.
Açık olan evin kapısından dışarı çıktım. Ne ara olduğunu bilmiyorum ama onu takip etmeye başlayalı epey olmuştu.
Köyün çıkışına kadar gelmiştik. "-tik" diyorum çünkü sesin sahibini göremesem de hissediyordum. Hem de çok yakınımda."Sonunda rahat konuşabilecegimiz bir yerdeyiz Azem.."
"S-s-sen kimsin? Çık karşıma!! Neden buradayız?!"
"Ne yazık ki beni görmek için çok az daha sabretmen gerek Azem. Şuan senin rüyandayız."
"A-ama nasıl?"
"Şşhh.. Sakin ol benim tatlı küçük kovulmuş meleğim."
"Bana bak. H-her neredeysen karşıma çık!! Beni nereden tanıyorsun?"
Allahım tüm bunları hangi cesaretle söyledigimi bilmiyorum. Hatta tüm bunları göremediğim bir şeye neden söylediğimi de bilmiyorum. Kafayı mı yiyorum ben?
"Hayır melek bozuntusu kafayı falan yemiyorsun! Ben var olan biriyim Azem. Çok yakında görüşeceğiz. Aslında beni hatırlarsın diyordum ama... Neyse bu da önemsiz. Hem ben de senin için sabırsızlanıyorum... "
"Sen o'sun. Rüyalarımda beni çağıran sürekli beni delirtmeye çalışan sensin! Kimsin sen kiimm ??!"
Pis kahkası kulaklarımı tırmalıyordu. Başımı iki elimin arasına alıp yere çöktüm. Ağlamaya başladım. Tam o sırada bana bağıran tanıdık ses elini omzuma koyduğunda korkudan bağırmaktan kendimi alamadım. Bu Burak'tı!
Bana sarılıp sakin olmamı söyledi. Bu sefer gerçek anlamda korkuyu hissetmiştim. Hem de çok yakınımda. Burak bana sarılmayı bırakıp ne olduğunu sordu. Tam birşey diyecektim ki ensemde hissettiğim soğuk nefes durmama neden oldu.
"İyi düşün benim küçük şeytanım. Burak senin tek sığınağın mı yoksa güvenebileceğin son kişi bile olamayacak kadar tehlikeli biri mi?"
Bu ne demekti şimdi? Neden herşey tam iyi olacakken Burakla ilgili yeni soru işaretleri oluyordu kafamda? Hem onun rüyamda ne işi var? Ayrıca benim rüyada olduğumu bilip buna rağmen bu kadar rahat davranmam da neyin nesi? Allahım kafayı yiyeceğim!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEM-İ CİN : ÖLÜMCÜL İNTİKAM
TerrorBir kaza! Sadece kaza mıdır? Yoksa hayatınıza bedel bir günah mı? Peki kader? O hayatınıza bedel olan günahın,günahsız başka bir hayata da bedel ödetmesine göz yumar mı kader? Hayır mı? Eğer ademoğlunun hırsı ve intikam ateşi işin içine başka alemle...