Kahkaham karın kaslarımı ağrıtırken;
-"Çok çirkin gülüyorsun." diye bir ses geldi. Tahmin edin kimden. Ettiniz mi? Doğru tahmin! Zampara Ardıç'tan. Gülümsemem yerini öfkeye bırakırken kızgın surat ifademle;
-"Kabahat bende. Niye durmuş burda senle gülüyorum ki" dedim. Dudağını ısırıp gülüyordu. İçimden şunu yapma şerefsiz çok çekici oluyorsun desemde. Tabiki de dışımdan;
-"Sende şu pozisyonda hiç çekici görünmüyorsun" dedim gülmeye çalışarak ama şu bakışları üstümdeyken biraz zor oluyordu. Yerde hala diz çökmüş vaziyette acısının geçmesini bekliyordu. Benim aksime o hala gülüyordu. Bu çocuğun devreleri yanık arkadaş! Ne desem işlemiyor. Hala gülüyor. Hala!
-"Ama bak sen sinirliyken baya güzelmişsin." deyip ayaklandı.
Güzel!Ben!Bana! Güzel dedi.! Ama sen kaşınıyon çocuk!
-"Ağzını topla lan." deyip asansörün önünde bıraktığı posetlerden elime ilk geleni alıp yüzüne fırlattım. Domastesmiş. Aslında yüzüne atmak istememiştim. Öyle denk geldi. Valla istemedim. Burnu yamulmuştur İnşallah dedim evet ama. Bilerek yüzüne atmadım. Isabetim iyidir demiştim. Yerde otururken bile 1.80lik çocuğun suratına denk getirebiliyorum. Çok becerikliyim.Domates yüzünde paramparça olurken. Kalan parçaları sakalına ve gözüne bulaşmıştı. İste şimdi artık kurtuluşum yok. Yandım!
-"Valla bilerek olmadı." dediğimde gözleri öfkeden kapanmış derin derin nefes alıyordu. Gözünü açar açmaz. Bana doğru ilerledi. Gözlerim iri iri açılırken. Kendimi korkudan yerde geri geri asansöre doğru sürükledim. Ayağa bir hışımla kalkıp asansörün düğmesine bastım. Bana doğru geliyor. 3 adımlık mesafe kaldı. Asansör 1.kata çıktı. Hadi hadi! 2 adım kaldı. Asansör 2.kata çıktı. Hadi lan. Korku filmi mi çekiyoz gel da! Ve dibimde. Asansörün kapısı açıldı. Ama artık çok geç. Ben asansöre sırtım dönük geri geri giderken o bana doğru gayet ciddi bir surat ifadesiyle geliyordu. Sırtım asansörün soğuk demirine çarpınca durdum. İyice dibime girip elini boğazımın yan tarafından asansörün demir duvarına yasladı. Nefesi yüzümdeyken. Bildiğim ne kadar sure ayet dua varsa okudum.
-"Allahim sen koru. Daha çok gencim" dedim içimden.
Gülüyordu.
-"Ne gülüyon ya" diye söylenirken sesimde korktuğumu belli eden bir ton bıraktım. Kesin korktuğum için gülüyor.
-"Evet gençsin ama seni Allah bile benim elimde kurtaramaz." dedi pis pis sırıtarak.
Bir dakika! Ben onları içimden demedim ya!Demek ki dememişim.
-"Hiç bir şey yapamazsın" dediğimde kolunun olmadığı diğer taraftan çıkmaya çalıştım ama diğer kolunu da koydu. Yüzündeki sinsi gülüşe tanık olduktan sonra. İç sesim sana burda neler yapar milletin ruhu duymaz dedi. Sonra bende iç sesime. Sen sus fesat fesat konuşma deyip. Ardıç denilen zamparaya döndüm. Bir şey yapacak olursa karşılaşacağı şeyler hiç hoş olmazdı. Bence denememeli diyip sert görünmeye çalıştım.
Asansör kapanınca korkup omzunun üstünden kapanan kapıya baktım. İste şimdi boku yedim. Elini bir iki saniyelik başımın yanından çekip zemin kata bastı gözlerim irice açıldı. Zemin kat neresi lan. Kesin beni oraya bir yere gömücek. Elini tekrar omzumun üstünden duvara yasladığında hafif gülümseyip;-"Adın ne senin?" dedi.
Hiç beklemeden;
-"Sanane" dedim. Dudağını beğenmiş gibi büküp kaşlarını da hafif çatarak;
-"Güzel isim" dedi. Yaptığı espriye yüzümü buruşturarak karşılık verdim. Bu surat iğrençti demenin kısa yolu. Espri yeteneği de yok. Yazık. Diyorum ya olmamış bu çocuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHİR EFSANESİ #Wattsy2020
ActionNEFRETTEN DOĞAN BİR AŞKIN HİKAYESİ! BAŞ BELASI BİR ARDIÇ! VE ONDAN DELİ GİBİ NEFRET EDEN ASIR! Amerika'da DAP adı verilen özel bir şirkette korumalık yapan Asır. Bir anda kendini İstanbul'da SVK adındaki güvenlik şirketinde bulur. Istanb...