-"Ha si..." diye mırıldandı Ardıç benimde gördüğüm şeye.
Neye mi?
CANLI BOMBA'ya.
Nasıl yutkundugumu inanin bende bilmiyorum. Kalbin korkuyla hızla atarken telaşla ne yapacağımı şaşırmış vaziyette bir Ardıç'a, bir önündeki ceketini açıp, yelek tarzı siyah bir ceketin üstüne, binbir türlü kablonun olduğu gıcık bir tiktak sesinin saniye saniye vurduğu saati olan canlı bombaya bakıyordum.
İnsanlar yavaş yavaş olaya tanık olunca yoğun çığlık sesleri gelmeye başladı. Kaçış tepiş herkes korkuyla uzaklaşmaya başladı.
Ezenler...
Ezilenler...
Kimse ne olduğuyla ilgilenmiyordu. Tek dertleri kendilerini bir an önce şu meydandan uzaklaştırmaktı.
Kalabalık giderek telaslaninca SVK'lılar da etrafı ablukaya alıyorlardı.
Şerifte telsizden;
-"Ardıç adamdan gözünü ayırma. Ben bakanı dışarı çıkarıcam." dedi.
-"Tamam" dedi Ardıçta soğuk ve korkmayan sesiyle.
Sonra tedirginlikle duran beni görünce;-"Asır sen geride dur." deyip eliyle beni arkasına sakladı.
-"Ardıç!" dedim titrek sesimle.
Korkmuştum. Her ne kadar işimiz tehlikeli olsa da. Karşımızda duran bu ne olduğu belirsiz adam fişimizi çekebilirdi her an. Ölmek. Hele ki şu şekilde ölmek. Asla istemediğim bir ölüm olurdu.
Ardıç'a tekrar baktığımda oda omzunun üstünden bana bakıp sırıtır gibi oldu.-"Ne oldu?" dedim.
-"İlk defa adımla seslendin." dedi.
-"Ciddi misin sen?" dedim inanamayarak.
Kafasını önüne çevirip adama baktı ve;
-"Evet ilk defa seslendin" dedi.
-"Hayır gerizekalı. Suan gerçekten bunu mu düşündün onu soruyorum" dedim.Kafasını bana tekrar çevirdi. Bakışları sertti.
-"Ne?" dedim.
Eliyle yine beni omzumdan hafifçe itip.
-"Soner'in yanına git" dedi.
-"Yine başl..."
-"Ardıç,Asır kalabalığı dağıtmamız lazım. Ortalık karışmaya başladı. Adam ne durumda." dedi Şerif yine telsizden.
-"Konuşmaya çalışıcam." dedi Ardıç.
-"Tamam." dedi serif telsizi kapatırken.
Ardıç'ın kesinlikle adama tatli dille konuşucağını sanmıyordum.Önüne doğru ilerleyip adama yaklaştı.
Korkuyla hemen bileğini tuttum.
-"Nereye?" dedim telaşla.Bir bana bir bileğindeki elime bakıp kisa bir süre cevap vermedi. Ben hemen elimi çektim o sıra. Sonra o;
-"Adamla konuşucam." dedi.
-"Tamam fazla gitme dibine." dedim.Ses çıkarmadı ve yine yüzüme uzun uzun bakışlar attı.
-"Duyuyor musun beni. Yaklaşma fazla." dedim.
Sırıttı.
-"Gülüyor ya. Kime diyorum ki ben." deyip sinirle derin derin nefes aldım.
Tamam diyerek kafasını salladı ve adamın yanına biraz daha yaklaştı.
-"Derdin ne? Niye yapıyorsun bunu?" dedi ilk.
-"Mecburum." dedi adam da hemen.
-"Neye?" diye sinirle sordu Ardıç.
-"Abi mecburum. Mecburum ışte." dedi adam kızaran gözleriyle.Abi dediği adam oğlu yaşındaydı. Adamın zor durumda olduğu da belliydi. Bunu mecbur bırakılmıştı ya da başka bir seçenek kendisi istemişti.
-"Bak" dedi Ardıç. Bu arada da adama sinsi sinsi yaklaşıyordu.-"Hiçbir şeye mecbur değilsin."
Ardıç'ın bu soğukkanlı ve sakin konuşması. Beni bir hayli şaşırtmıştı.
-"Bu kadar insan var. Aralarında karın ve çocuğunda olabilirdi. O bomba patlarsa neler olacağını tahmi ediyorsundur" dedi.
Adam bu lafa aniden öfkelenip;
-"Karımı kızımı karıştırma. SAKIN!" dedi.
-"Tamam!Tamam sakin ol."
-"Mecburum! Ben bunu mecburum" dedi yine.
-"Kim seni buna mecbur ediyor söyle." dedi Ardıç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHİR EFSANESİ #Wattsy2020
ActionNEFRETTEN DOĞAN BİR AŞKIN HİKAYESİ! BAŞ BELASI BİR ARDIÇ! VE ONDAN DELİ GİBİ NEFRET EDEN ASIR! Amerika'da DAP adı verilen özel bir şirkette korumalık yapan Asır. Bir anda kendini İstanbul'da SVK adındaki güvenlik şirketinde bulur. Istanb...