Hoseok'un bana gülümseyerek mutfaktan çıkmasının üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti.Dalgın bir şekilde onlar için masayı hazırlamıştım.Ne düşüneceğimi kestiremiyorum.Dae-Ho ile olanlar aklıma geldikçe sinirlenirken , Hoseok ile olanları düşündükçe yanaklarım al al oluyor , utancımdan yerin dibine girmek istiyordum.
Kafam 2 günde nasıl bu denli karışabilirdi? Nasıl tüm duygularım değişip darmadağın olabilirdi? Masayı tam olarak kurduğumdan emin olduğumda salona geçip gülüşen çocukları çağırdım.Hepsi gerçekten aç olmalılar ki sesimi duydukları an mutfağa yönelmişlerdi.Masaya yerleştiriğimizde tam olarak Hoseok'un karşısına oturduğum için küfür etmek istedim.Hem de ağız dolusu.
"Bakalım zehirlenecekmiyiz." Jungkook'un söylediği şeyle Hoseok'a attığım kaçamak bakışları ondan çekip Jungkook'a çevirdim.İştahla yemeğe bakıyorken kafasının arka kısmına attığım şaplak beyin sarsıntısı geçirmesine sebep olmuştu.
"Ah! Şaka yapıyorum Noona ya!" Ensesini ovalarken diğerleri gülüşmüşlerdi.Bu ortamı gerçekten seviyordum.Hergün böyle toplansak çok güzel olurdu ama bu işlerimiz ve kendi özel hayatımızdan dolayı pek mümkün olabilecek bir şey değildi.Bugün bir arada olmamız bile büyük bir şeydi.Her zaman ki gibi yemek yerken bile şakalaşmış ve bir saniye bile susmamışlardı.Yoongi hariç.O her zaman yemeğini sessizce yer ve bitirdikten sonra dinlediği sohbete katılırdı.Ona gerçekten imreniyordum.Bu kadar sakin ve rahat olmayı nasıl başarabiliyordu gerçekten?
"Hye Su yarın işin var mı?" Bana sorulan soruyla gömüldüğüm yemeğimden kafamı kaldırdım ve Namjoon'a baktım.Kafamda bir şeyleri yerleştirirken yarın boş olduğumu hatırlayınca gülümseyip kafamı iki yana salladım.
"Hayır.Neden?" Namjoon yemeğine dönmeden önce ellerini birbirine vurup sürttü.
"O zaman hep beraber olabiliriz." Buna bakılırsa diğerlerinin de işleri yoktu.Herkes onaylayan mırıltılar çıkarırken Hoseok'a gözüm takıldı yine.Bir şeyler düşünüyordu ve bu düşündükleri yüzünün asılmasına ve yemeğini yemeyip öyle çatalıyla karıştırmasına neden oluyorlardı.Büyük ihtimal ile sevgilisinin yarın işi vardı ve bizimle beraber olamayacaktı.
Hoseok o kıza çok aşıktı.
Gerçekten onda ne bulduğunu bilmiyordum.O kızdan içten içe nefret ediyordum ama kimse bunu bilmiyordu.Gerçekten şeytan gibiydi ve alttan iş çevirip bunu kimseye fark ettirmediğini düşünüyordu.Aslına bu konuda biraz haklı olabilirdi çünkü benden başkası onun gerçek yüzünü görmüyordu ve görmeye de pek niyetleri yoktu.O zaman bende görmemiş gibi davranırdım çünkü Hoseok'un üzülmesi isteyeceğim son şey bile olamazdı.O mutlu olmayı en çok hak eden insandı.
"Beğenmedin mi Hoseok?" Bunu neden söylediğimi bilmiyordum.Sadece biraz da olsa onu düşündüğü şeylerden çekip gülümsemesini sağlamak istiyordum.
"Her zaman ki gibi çok güzel Hye Su.Ellerine sağlık." Yüzünde ki gülümseme yapmacık olduğunu heryerden belli ediyordu.Ona ufak bir gülümseme atıp yemeğime geri döndüm.Yemekte başka bir şey konuşulmamış ve sessizce bitmişti.Onlar salona geçerken Taehyung ve ben sofrayı toparlıyorduk.Taehyung sürekli bir şey söyleyecekmiş gibi oluyordu ama vazgeçiyordu.Neyi merak ettiğini merak etmeye başlamıştım.Masada ki son tabağı tezgahın üstüne koyduğumda Taehyung söylemeye karar vermişti.
"Noona." Tezgahta arkamı dönüp masaya yaslanmış olan Taehyung'a bakmaya başladım.
"Hoseok Hyung ile aranızda bir şey geçmedi değil mi? Tuhaf davranıyorsunuz." Zorla yutkundum.Tuhaf mı davranıyorduk? Dışarıdan gerçekten bu kadar belli oluyor muydu? Boğazımda oluşan yumruya aldırmadan Taehyung'a karşı gülümsedim ve kafamı iki yana salladım.
"Bir şey geçmedi.Biz iyiyiz." Taehyung'da rahatlamış bir biçimde nefes verip gülümsedi.
"Rahatladım.Aranızın kötü olması isteyeceğim son şey bile değil." Birbirimize gülümserken kapı zili çalmıştı.İkimizin de kafası o tarafa dönmüş ama elbet içeriden birileri açar diye hareket etmemiştik.Kapı açıldıktan bir süre sonra birkaç bağrışma sesi ile Taehyungla birbirimize bakıp mutfağın çıkışına yöneldik.
"Ne hakla hala buraya gelebiliyorsun sen?" Hoseok'un tok sesini duymam kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu.Görüş alanıma giren kişiye baktığımda ise kız arkadaşı olduğunu gördüm.Eun Sunn'nun gözleri bana doğru döndüğümde büyük bir kahkaha attı.
"Yine herkes toplanmış.Bana neden haber vermiyorsun sevgilim?" Sarhoş olduğu her yerinden belliydi.Cümleler ağzında yuvarlanıyor ve kelimeler doğru düzgün çıkmıyordu.İki de bir yalpalaması da cabasıydı.
"Sen kimsin? Seni neden çağırayım ben?" Hoseok'u daha önce bu kadar sinirli görmemiştim.Eun Sunn'nun ne yaptığını merak etmeye başlamıştım.Hoseok'u bu raddede sinirlendirecek kadar ne yapmıştı?
"Ben senin sevgilinim." İkisi arasında geçenleri izlerken durumdan haberdar olmayan tek kişinin ben olduğumu anladım.Çünkü diğerleri ne bir şaşırma belirtisi gösteriyorlardı ne de müdahale ediyorlardı.
"Ah evet beni aldatan sevgilim." Bunu beklemiyordum.O geceye dair bazı şeyler gözümün önüne gelirken kaşlarım çatılmıştı.
'
"Ben onu çok seviyordum Hye Su!" İkimizin kafası da iyi değildi.Kaçıncı bardaktaydık onu bile bilmiyordum.Kafamı yerinde tutamıyor , taşımakta zorluk çekiyordum.
"Ama o ne yaptı? O adamın altına girdi! Gözlerimle gördüm."
'
Hoseok beni yanına bunun için çağırmıştı.İyi değildi çünkü o çok aşık olduğu kız arkadaşı onu aldatmış , yetmezmiş gibi bu durumu gözleri ile görmüştü.Bu gerçekten kötü hissettirmiş olmalıydı.Düşüncesi bile tüylerimi diken diken edip , midemin bulanmasına sebep oluyordu.
"Pişmanım Hoseok! O senin gibi hissettirmedi." Yüzümü buruşturdum.Bu konuşma daha nereye kadar gidecekti hiçbir fikrim yoktu.Ama sevmediğim konulara girdiğimizin farkındaydım.Hoseok sinirle Eun Sunn'nun kolunu kavradı ve kapıdan dışarıya çıkardı.
"Git ve o adamın altına gir! Artık umurumda değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friend ❆ jung hoseok✔
Fanfiction❝Unutalım.❞ İki dudağının arasından dökülenler neden bu kadar acı veriyordu bana? Neden en yakın arkadaşı gibi değil de birazdan cebindeki cüzdandan parayı çıkarıp komodine koyacağı tek gecelik bir sürtük gibi hissediyordum? ❝Arkadaşlığımızı koru...