Bazı anlar vardır.Hayattan soğuduğunuz ve yaşamaktan zevk almadığınız zamanlar.
Şuan tam olarak o andaydım.Yaşamaktan zevk almıyordum , sadece nefes alıp vermek için var olmuşum gibi hissediyordum.Hayatta ki tek amacım buymuş gibi.Bacaklarımı kendime doğru çekip sırtımı yatak başlığına dayadığım saatlerde tek düşündüğüm buydu.
Benim yaşama amacım neydi?
Ailem mi? Hayır.Arkadaşlarım mı? Şuan bunu düşünmüyordum bile.
Peki ne için , kim için yaşıyordum ben?
"Hye Su gel de bir şeyler ye.İyice zayıfladın sen.Çirkindin daha çirkin olacaksın." Kafamı dizlerimin üzerinden kaldırıp kapının pervazına yaslanmış bir şekilde bana bakan Yoongi'ye çevirdim.Yüzünde gördüğüm ufak gülümseme beni tekrar hayata döndürmüştü.Yatakta ellerimden destek alıp kayarak ayaklarımı sarkıttım.
Gerçekten çirkinleşmiş miydim?
Kimin için güzel olmaya çalışıyordum ki? Yüzümü avuçlarımın arasına alıp ovaladım.Hala kapının önünde bana bakan arkadaşım daha fazla yavaşlığıma dayanamamış olmalı ki oradan ayrılarak yanıma gelmiş ve beni kaldırmıştı.
"Çok yavaşsın ve ben çok açım.Seni koca bir pizza olarak görmeye başladım artık." Yüzümde oluşan ufak gülümseme ile beni sürüklemesine izin verdim.Odadan çıktıktan sonra direk olarak salona çıkmış ve sehpanın üzerinde bulunan pizza kutularını didikleyen diğerleri ile karşılaşmıştım.Hala Hoseok'un evinde olmam ona yük oluyormuşum gibi hissetmeme yol açsada son olaylardan sonra tek kalabileceğimi düşünmüyordum.
Aslında ona benim evimde kalmasını teklif edebilirdim ama bu kadar açık sözlü olacağımı zannetmiyordum.
"Duvarların arkasında ki kız sonunda dışarıya çıktı." Jimin'nin neşeyle söylenmesinden sonra daha fazla ayakta durmayıp sehpanın önünde ki yere oturarak bağdaş kurmuştum.Ona cevap verebilecek kadar zinde hissetmiyordum kendimi.
"Uğraşma Jimin." Hoseok'un beni kurtaran sesinden sonra ortam sessizleşmiş herkes karnını doyurmak ile uğraşmaya başlamıştı.Onları izleyerek bile doymuş gibi hissediyordum.İştahla yedikleri yemekte yemediğimi fark eden kişi sadece Hoseok'tu.
"Neden yemiyorsun?" Kafamı kaldırıp ona baktığımda kaşları çatık bir şekilde bana baktığını gördüm.
"Tokum." Yaklaşık 2 gündür mideme sudan başka hiç bir şey girmemişti.
"Hiç bir şey yemedin Hye Su.Nasıl toksun?" Hafif sinir ile sorduğu soruya karşılık sustum.Bunun için sinirli olması garip gelmişti.Çatık kaşları beni korkutmaya yetiyordu.
"Ye." Önüme bıraktığı pizza dilimine baktım.Canım istemiyordu işte.Neden bunu bu kadar uzatıyorlardı ki?
"İstemiyorum." Pizza dilimini önümden itelerken Hoseok derin bir nefes alıp tekrar önüme itti.
"Ye dedim." Şuan neden bunu yaptığını anlamıyordum.Neden beni zorluyordu? Yemek istemiyordum.Yediğim her an kusacakmış gibi hissediyordum.Midem bulanıyordu.Pizza dilimini itmek yerine kendimi ondan uzaklaştırıp ellerimden destek alarak geriye doğru kaydım.Bu hareketimle Hoseok'un kaşları iyice çatılmış ve gerçekten korkutucu bir hal almıştı.Onu tanımıyormuş gibi hissediyordum.
"Sinirlerimi zorlama Hye Su." Yerinden yavaşça kalkarken onu izledim.Tam olarak ne yapacağını bilemiyordum.Oturduğu yerden çıkıp yanıma geldiğinde hala sinirli bir ifadesi vardı. Koltuk altlarımdan kaldırarak sehpaya yaklaştırdı ve yanıma oturdu.Eline aldığı pizza diliminden koparıp ağzıma doğru yönlendirirken ben sadece ne yaptığını izliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friend ❆ jung hoseok✔
Fanfic❝Unutalım.❞ İki dudağının arasından dökülenler neden bu kadar acı veriyordu bana? Neden en yakın arkadaşı gibi değil de birazdan cebindeki cüzdandan parayı çıkarıp komodine koyacağı tek gecelik bir sürtük gibi hissediyordum? ❝Arkadaşlığımızı koru...