Evinin önüne geldiğimizde etrafta kimse yoktu.
Ve elimi hala tutuyordu.
Apartmana girip merdivenlerden çıkmaya başladık.Endişelendiğim kısım şuydu..Ya elim terlemişse? Vücudumun her yeri elimden gelen sıcaklık ile kavruluyordu.
Elimi tutması bile cehennem sıcağı veriyordu.
Kapının önüne geldiğimizde elimi bırakıp montunun cebinden anahtarı çıkardı ve ben kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim.Öyle ki kalbim bile bu boşluğu fark etmiş ve hızını kesmişti.Az önce resmen patlayacak raddeye gelen kalbim şuan hiç kıpırdamıyordu bile.
Bana yaptığı şey aynen buydu.
Evin kapısını açıp belime elini yerleştirerek içeriye doğru yönlendirdi.Yavaşça içeriye geçtiğimde Hoseok'da arkamdan gelip elinde ki çantayı kapının kenarına bıraktı.Onun evine pek gelmezdim.Buluşmak genellikle Jimin'nin evini kullanırdık.Çünkü hepimize en yakın ve ortada olan ev onun evidir.Şimdi Hoseok'un evine gelmiş olmak beni değişik hissettiriyordu.Bildiğime göre evi 1+1'di.Uzun süredir görmediğim eve göz gezdirirken Hoseok montunu çıkarıp yanıma geldi ve karşıma geçti.
Gözlerimi ona çevirdim.Elini montumun fermuarına götürdüğünde montumu almak için geldiğini anlamıştım.Montumu çıkarıp ona verdim.
"Rahat ol Hye Su." Montumu asıp salona gelirken ben kanepelerden birine oturmuştum.Gelip karşımda ki kanepeye kendini bıraktı.Mi Cha ile buluşmam 10 dakika öncesiymiş gibi hissediyordum.Ama neredeyse akşam olmak üzereydi.Zaman onun yanında hiç olmadığı kadar hızlı geçiyordu.Bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüyordum.
"Aç mısın? Ben acıktım , yemek yiyelim." Yerimden hızla kalktım.
"Ben hazırlarım!" Hevesli konuşmama karşılık büyükçe gülümsedi ve gülerek kafasını onaylar bir biçimde salladı.
"Pekala." Yerinden kalktığında onu takip edip mutfağa girdim.Bir süre tezgaha boş boş baktıktan sonra dolaba gidip kapağını açtı ve oraya da bir süre boş boş baktı.Sanırım ne yapacağını düşünüyordu.Ona fikir vermek istercesine konuştum.
"Ramen yapmamı ister misin?" Kafasını dolaptan çekip bana çevirdi.Buzdolabını kapatıp çekmecelerden birini açarken mırıldandı.
"Ah evet güzel fikir." İki ramen çıkarıp tezgahın üzerine yerleştirirken ben onlar için su hazırlayıp ocağa koymuştum.
Ben ramenler ile ilgilenirken o yanına salata ve benzeri şeyler yapmaya başlamıştı.Tek yaşadığı için el becerisi iyiydi.Bir kaç tane salatayı yere düşürmüş olabilirdi ama en azından yiyebileceğimiz kadar vardı.Ramen neredeyse olduğunda Hoseok masayı hazırlamaya başlamıştı.Zaten yapacağı tek şey iki tabak , iki çatal koymaktan başka bir şey değildi.Salatayı da ortaya yerleştirdikten sonra herşey hazırdı.
Tezgahın üzerinde duran kalın bezlerden ikisini alarak ramen dolu tencerenin kulplarından tuttum.Öylece tutup kaldıramayacağımı elimde bez olmasına rağmen sıcağı hissetmemden anlıyordum.Tencere ağırdı ve benim bilek gücüm bir bebeğinkinden farksızdı.Neyin altına girdiğimi bilmeden kaldırmış ve zorlukla masaya doğru yönelmiştim.
Hoseok benim bu zor durumumu görüp yardım etmek için yanıma gelmiş ve tencereyi elimden almaya çalışmıştı.Ama o sırada olmaması gereken bir şey olmuştu.Hoseok'un doğradığı ve yere düşen salatalardan birisi ayağımın altına öylece girip çıplak zeminde adeta kaymamı sağlamıştı.Elimde ki ramen dolu sıcak tencere içerisinde ki kaynar suyun neredeyse yarısı Hoseok'un üzerine dökülürken ben dengede kalmayı başarıp acıyla bağıran ve etrafta zıplayan Hoseok'un yanına gitmek için tencereye hızla tezgaha bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friend ❆ jung hoseok✔
Fanfiction❝Unutalım.❞ İki dudağının arasından dökülenler neden bu kadar acı veriyordu bana? Neden en yakın arkadaşı gibi değil de birazdan cebindeki cüzdandan parayı çıkarıp komodine koyacağı tek gecelik bir sürtük gibi hissediyordum? ❝Arkadaşlığımızı koru...