Ellerimi büyük montumun ceplerine yerleştirip , monta daha da sarıldım.Hoseok'un beni almak için o kadar yolu gelmesini istemediğim için ona çıktığımı söylememiş ve eve kendim gitmek için yürümeye koyulmuştum.
İşimin yorucu yanı sürekli olarak bilgisayarın önünde olmamdı.Gözlerim yoruluyor , beynim adeta patlamaya hazır bir bombaya dönüşüyordu.
Cebimde titreyen telefon bir süre duraksamamı sağlamıştı.Soğuktan uyuşmuş elimi telefon ile birlikte cebimden çıkarıp arayana baktım.
Mi Cha.
İç çekip aramasını reddettim.İki hafta boyunca aramamıştı.Şimdi mi aklına gelmiştim? Ki ben onu aklımdan çıkarmamıştım bile.Telefonu cebime yerleştirmek üzereyken tekrar titremeye başladı.Bu tam 5 kere daha devam etti.
Önümde iki seçenek vardı.
Ya açmamak için telefonu tümden kapatacaktım ,
ya da merakımdan ölmeyip ne istediğini öğrenecektim.
Ben ikincisini seçtim.Çünkü merakım aslında herşeyden önce geliyordu.Telefonu oflayarak açıp kulağıma götürdüm.
"Hye Su?" Mi Cha'nın titrek sesini duymam ile göğsümün sol tarafında bir ağrı hissetmem bir olmuştu.
"Mi Cha? İyi misin?" Evet ben buydum.O bana yalan söylemişken ben onun için endişelenebilirdim.Çünkü ben buyum.
"İyi değilim Hye Su." En son biri bana iyi değilim dediği zaman tüm hayatım değişmişti.Şimdi beni ne gibi şeyler bekliyor bilmiyordum.
"Neredesin?" Evet Hye Su , git ve sana yalan söyleyen arkadaşını teselli et.Telefonun diğer tarafından gelen hışırtılardan sonra sesi daha da netleşmişti.
"Evime gel." Bir şey söylemeyip telefonu kapattım ve yönümü değiştirdim.Bana yalan söylemiş olsa da şuan ona ne olduğunu deli gibi merak ediyordum.Kim ne yapmıştı? Hızlı adımlarla bana çokta uzak olmayan eve doğru ilerlerken tahminler yürütüyordum.Büyük ihtimal ile bir çocuk ile çıkmış ve ayrılmıştı.
Bunu genelde yapardı.Çabuk sevmesi büyük bir sorunken , zor vazgeçmesi daha da büyük bir sorundu.
Hızlı adımlar ile geldiğim yere baktım.Derin bir nefes aldıktan sonra apartmana girerken ona nasıl davranacağımı düşünüyordum.Hemen sarılmalı mıydım? Yoksa biraz ağırdan mı almalıydım? Ben bunları düşünürken kapısının önüne kadar gelmiş ve zile basmıştım bile.Bir süre sonra açılan kapı ile beraber Mi Cha'nın kollarını bana sarması bir olmuştu.
Hızla sarılıp ağlamaya başlamıştı.Ellerimi beklemeden teselli bekleyen arkadaşımın sırtına götürdüm ve sarıldım.
"Ağlama ve anlat tamam mı?" Mi Cha bir süre daha bana sarılı bir şekilde durduktan sonra geri çekildi ve burnunu çekti.iki haftadır onu görmüyordum.Saçının rengini açtırmıştı.Onu kıskanmıyor değildim.Bu tür şeyler bana yakışmazdı.Elimi kavrayıp beni içeriye alırken neden odasına götürdüğünü anlamamıştım.Evde zaten kimse yoktu.Tek yaşadığı için bunu salonda da konuşabilirdik.O an bunu sorgulamadım ve beni yönlendirmesine izin verdim.
Beni yatağına oturttuktan sonra gözlerini sildi.
"Sana göstermem gereken bir şey var.Burada bekle." Kafamı olumlu bir şekilde sallayıp odadan çıkışını izledim.Odasını incelerken herşeyin yerli yerinde olduğunu fark ettim.Hiç bir değişiklik yoktu.
Titreyen telefonum gözlerimi odadan ayırmamı sağlarken montumun cebinden çıkarıp gelen mesaja baktım.Hoseok'dan gelmişti.
'İş neden bu kadar uzadı?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friend ❆ jung hoseok✔
Fanfiction❝Unutalım.❞ İki dudağının arasından dökülenler neden bu kadar acı veriyordu bana? Neden en yakın arkadaşı gibi değil de birazdan cebindeki cüzdandan parayı çıkarıp komodine koyacağı tek gecelik bir sürtük gibi hissediyordum? ❝Arkadaşlığımızı koru...