Kesinlikle soğuk bir kış günü dışarıda yürümek mantıklı değildi.Üzerimde ki mont kalın olmasına rağmen soğuğu iliklerime kadar hissediyordum.Sokakta kar bastığımda ezilen kardan çıkan inleme sesinden başka hiçbir şey yoktu.Ah bir de bazı evlerden dışarıya fışkıran kahkaha sesleri.Ben ise tek başımaydım.En büyük hobilerimden biriydi bu.Yalnız kalmak , yalnız yürümek , yalnız oturmak , yalnız yemek.Ben yalnızlığı seviyordum.Ve bu değişemez bir gerçekti.Cebimde ki telefonun sesi sokağın sessizliğini yararken çıkarıp açtım.
"Bende toplandık.10 dakika içinde burada ol." Ve kapandı.Kim olduğunu anlamak için ekrana baktığımda gördüğüm isimle derin bir iç çektim.
'Ufaklık.'
Kesinlikle Jimin'nin boyuyla dalga geçmiyordum.
Adımlarımın yönünü değiştirip tam tersi istikamete doğru yürürken etraf sessizlikten çıkmış kalabalıklaşmaya başlamıştı.Sessiz sokaklardan geniş ve kalabalık caddede bulunan Jimin'nin evine doğru yürürken aklımda sadece tek bir şey vardı.
Hoseok'a nasıl bir davranış sergileyecektim?
O benim gerçek bir dostumdu.Ama böyle bir olay yaşamış olmamız onun bana olan tavrını değiştirecek miydi? Ya da ben onunla artık eskisi gibi konuşabilecek miydim? Ne yapacaktım peki? Tüm suçu ona yükleyip o yokmuş gibi davranmam adaletli olmazdı.Kısa ama düşüncelerle dolu geldiğim yol sonunda Jimin'nin evine ulaşmış ve kapısının zilini büyük çelişkiler içinde çalmıştım.Biraz sonra açılan kapı geri dönüşü olmayan bir yola girdiğimi gösteriyordu.Kaçışım yoktu.
Onunla yüzleşecektim.
"Hoş geldin." Jimin'nin kolları bedenimi sararken ona karşılık verip sarıldım.Bu sarılış bile beni düşüncelerimden ayırmaya yetmişti.Jimin'nin kolları çok rahattı.İçeriden gelen kahkaha sesleri diğerlerininde burada olduğunu gösteriyordu.İçeriye adım atıp üzerimde ki montu çıkardım.Jimin montu alıp askılığa asarken ben adımlarımı salona doğru yönlendirmiştim.
"Noona! Hoş geldin." Jungkook'un bağırışından sonra bana verdiği sarılış ile kemiklerim ısınmıştı.Az önce soğuktan titrerken şimdi sıcaktan patlayacak olmam normal miydi? Jungkook'dan ayrıldığımda onu gördüm.
Oradaydı.
Hemen Jungkook'un yanında.
Kalp ritmim hızlanabilme sınırını çoktan aşmışken hiçbir şey olmamış gibi davranıp ona doğru döndüm.Çocukların davranışları gayet rahat ve normal olduğu için onlara söylememiş olduğunu düşündüm.Çünkü söylemiş olsaydı kesinlikle bakışlarından anlardım.
"Hoş geldin Hye Su." Bana eskisi gibi gülümsemeye devam ettiğine göre gerçekten bu durumu unutmak için çabalıyor demektir.Ben ne yapıyordum? Her saniye binlerce kez düşünüyordum.Ona yapmacık olduğu uzaydan bile belli olabilecek bir gülümseme gönderip kollarının arasına girdim.Bu geçen seferkilere hiç benzemiyordu.
Geçen sefer ona gerçekten bir arkadaşımmış gibi sarılabiliyorken şimdi o düşünce içerisine giremiyordum.Birlikte olduğum insana nasıl tüm samimiyetimle arkadaşça sarılabilirdim ki?
"Hoşbuldum." Titrek çıkan nefesime ve sesime lanet ettim.Onu düşünmek bile yutkunmamı engelleyip , ağlamamak için savaş vermeme sebep oluyorken şimdi ona arkadaşça sarılmak...gerçekten ne yapacağımı şaşırmış haldeydim.Tüm duyguları bir anda yaşıyordum.
"Şimdi bize yemek yapma zamanı." Diyip beni ondan ayıran Jimin'e bir yandan sinirlenmiş bir yandan ise şükür etmiştim.Sinirlenme sebebim beni ondan ayırması , şükretme sebebim de yine aynı şekilde beni ondan ayırmasıydı.Aynı düşünceleri nasıl iki duygu içinde yaşıyordum inanın benimde bir fikrim yoktu.Jimin'nin beni mutfağa götürmesine izin verip onlara yemek yapmaya başlamıştım.İçeride ne yapıyorlar bilmiyordum ama benim en azından burada kafam dağılıyor , düşünmemeye çalışıyordum.Yemek hafiften pişmeye devam ederken mutfaktan çıkmadım.Neden bilmiyorum ama salona geri dönmek hiç istemiyordum.Ben onun için mutfaktan çıkmazken onun benim yanıma yani mutfağa gelebilecek olmasını tahmin edememiştim.
"Hye Su?" Kafamı eğdiğim tezgahtan kaldırıp kapının girişinde bana bakan Hoseok'a çevirdim.Kapının önünden ayrılıp bana doğru attığı adımlar kalbime uyarı gönderiyorlardı.Yerimden kımıldamayıp aynı pozisyonda kalmaya devam ettim.Bana fazla yaklaşmayıp uzağımda kalmasına şükür etmiştim.
"Biz...iyiyiz değil mi?" Ensesine attığı eli ve bana bakan utangaç bakışları..Bu görüntüyü gördükten sonra nasıl iyi olabilirim ki? Bu duruma gelmek isteyeceğim en son kişiydi.Ben eski Hoseok'u istiyordum.
"İyiyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friend ❆ jung hoseok✔
Fanfic❝Unutalım.❞ İki dudağının arasından dökülenler neden bu kadar acı veriyordu bana? Neden en yakın arkadaşı gibi değil de birazdan cebindeki cüzdandan parayı çıkarıp komodine koyacağı tek gecelik bir sürtük gibi hissediyordum? ❝Arkadaşlığımızı koru...