26

9K 687 126
                                    

Gerginlikten tırnaklarımı yiyordum.

Telefon kucağımda dururken gözlerim tek bir noktaya odaklanmış ve o noktadan ayrılmamaya yemin içmişlerdi sanki.

Oflayıp ellerimi saçlarımın içerisinden geçirdim.

Tırnaklarımı bırakıp dudaklarımı kemirmek için harekete geçtiğim sırada kapıdan gelen sesi duymuş ve yerimden adeta sıçramıştım.

İçeriye ıslık çalarak giren Hoseok üzerinde ki ceketi çıkarıp koluna atmış ve saçlarını karıştırmıştı.

Beni gördüğünde olduğu yerde durdu ve gözleriyle durum taraması yaparak kaşlarını çattı.Elinde ki ceketi koltuğun üzerine fırlatırken yanıma gelmiş ve önümde ki sehpanın üzerine oturmuştu.

"Bir sorun mu var?" Dudaklarını ısırmayı sürdürdüm.Hoseok'un gözleri dudaklarıma kayarken ısırmayı bıraktım.

"Annem..." Ofladım. "Yarın buraya geliyor." Hoseok gözlerine gözlerime çıkarıp baktı.

"Burada ki sorun nedir?" Ciddi mi diye bir iki saniye yüzüne baktıktan sonra elimle gayet de büyük olan karnımı gösterdim.

"Sence?" Hoseok karnıma baktığında konuşmaya devam ettim. "Annemin hiçbirşeyden haberi yok.Ve ben bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum." Derin bir iç çektim.

"Beni kesinlikle öldürecek." Hoseok suratına büyük bir gülümseme yerleştirip elini daha yeni boyattığı siyah saçlarının arasına geçirdi.

"Damadı ben olduğum için çok sevineceğine eminim." Yaptığı ego kokan konuşma sonrası yüzümü buruşturup elimle göğsüne vurmuştum.

"Komik değil Hoseok." Devam ettim. "Ben ciddiyim." Hoseok gülümsemesini bozmadan yanaklarımı okşamaya başladı.Böyle yapması beni mayıştırıyordu. 

"Birbirimizi seviyoruz." yumuşacık sesi tüylerimi diken diken ediyordu. "Annen anlayış ile karşılayacaktır.Sadece sakin ol bebeğim." Bebeğim.Bana böyle şeyler söylemesine alışamamış ben şuan kalp krizi geçirmek üzereydim.Yanağımı avuç içine yasladığımda kıkırdadı.Ve yüzünü bana yaklaştırıp diğer yanağıma dudaklarını yerleştirdi.

Burnunu yanağımın üzerine sürterken tenime değen nefesi midemi kasıyordu.Gözlerimi yumdum.

"Bazen sana sahip olduğum için gerçekten şanslı olduğumu hissediyorum." Yutkundum ya da sadece çalıştım.Kafam allak bullak olmuştu.Yakınlığı , nefesi , kokusu...aklımı alıyordu.

"Benim hissettiğim gibi.." gülümsemesini hissettim.Dudaklarını tekrar yanağıma sıkıca bastırıp sesli bir öpücük aldı ve geri çekildi.Sehpadan kalkarken gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı bile.İş onu yoruyordu.Bunun farkındaydım.Gözlerinin içerisine baktığımda anlıyordum.

Ona yardım etmek istiyordum.Ama bu pek mümkün değildi.Yaptığı işten bir şey anlamazdım.

Hoseok odaya doğru ilerlerken ben onun için hazırladığım masaya dönerek oturmuştum.Daha önceden yediğim için sadece onu izleyecektim.Hoseok bir süre sonra üzerine giydiği şort ve tişört ile gelmiş ve masaya oturarak yemeye başlamıştı.Onu izlerken düşündüğüm tek şey çocuğumun ona benzemesini istediğimdi.

Babasına benzesin istiyordum.Onun kadar güzel ya da yakışıklı , onun kadar nazik , onun kadar şevkatli , dürüst..onun kadar mükemmel olmasını istiyordum.

Sofradan kalktığımızda tabakları makinaya atıp koltuğa kurulan Hoseok'un yanına gittim.Gözlerini kapatmış bir şekilde boynunu ovaladığını gördüğümde oturduğu koltuğun arkasına geçmiş ve ellerimi omuzlarına yerleştirmişti.

"Yorgunluğunu masaj ile alacağım." Omuzlarını sıkarak yaptığım masaj ile gevşediğini hissediyordum.

"Aslında daha iyi bir yol var fakat şuan pek mümkün değil." Yanaklarımın kızarıklığını görmediği için şanslıydım.Omuzlarını iyice sıktım ve ondan acı bir inleme kazandım.Beni utandırmasına izin veremezdim! Kollarımdan yakalayıp yanına çekmişti.Kucağına uzandığımda korkuyla gözlerimi kapatmıştım.

Burnumun üzerinde dudaklarını hissettiğimde araladım gözlerimi tekrar.

"Seni öylesine seviyorum ki bazen ödüm kopuyor aşkından öleceğim diye." Güldüm.Bugün çok romantikti.Ben gülümserken dudaklarını dudaklarıma yaslamış ve gülümsememi yok etmişti.Derin ve yumuşak bir öpüşme içerisine girdiğimizde çenemi kavrayıp daha da yakına çekti beni.Kollarımı boynuna dolayarak daha tutkulu bir hale getirdim öpücüğünü.

Tabii ki kapının çalışına kadar mutluyduk.Dudaklarını sesli bir şekilde ayırıp gözlerini açtı ve ofladı.

"Evet evet kimin geldiğini biliyoruz." Taehyung her gün gelip yiğeniyle konuşuyordu ve bende onu dinliyordum.Neden diye sormayın çok tatlı görünüyor.Beni kucağından kaldırıp kapıya gitmiş ve kapıyı açmıştı.

Kocaman bir ayıcık ve arkasında gülümseyen bir Taehyung ile karşılaştığımda kıkırdadım.Hoseok ise sadece gözlerini devirmek ile yetindi.

***

"Bak bu senin." Eliyle büyük ayıcığı gösterdi. "Bu da senin." Elinde ki arabayı karnıma doğru tuttu. "Bunların hepsi senin!" Etrafımızda ki tüm oyuncakları gösterdiğinde güldüm.Gerçekten tatlıydı.

Aldığı oyuncaklar ile bir daire oluşturup beni ortasına oturtmuştu.Hoseok ise dairenin dışında kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde bizi izliyordu.Gülmeme gözlerini devirerek mırıldandı.

"Sen şımartıyorsun işte." Kendimi tutamıyordum.Gerçekten tatlıydı.Hoseok eliyle oyuncakları gösterdi ve her gün ki kelimeleri sıraladı.

"Daha hangi cinsiyet olduğunu bile bilmeden gidip oyuncak alman saçmalık! Kız olursa araba ile mi oynayacak ? Ya da erkek olursa barbie bebek ile?" Taehyung ise aynı cevabı verdi.

"Sizin suçunuz! Neden öğrenmemekte ısrar ettiniz ki? Biz de ona göre alırdık!" Heyecanlı olsun diye Hoseok ve ben cinsiyetini öğrenmek istememiştik.Bu yüzden iki tür alması mantıklıydı aslında.Ama yine de susup onları dinlemeye devam ettim.Atışmaları bir süre daha devam ederken koltuğun üzerinde çalan telefonuma uzanmış ve açmıştım.

"Alo." Gülerek açtım.

"Ben geldim fakat sen evinde değilsin." Annem.

Oh ,

işte bu çok iyi bir zamanlamaydı.

best friend ❆ jung hoseok✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin