Bölüm şarkısı= Emre Aydın - Hoşçakal (söylediğim yerde açabilirsiniz.)
Keyifli okumalar!
∞∞∞Müzik sesinden yüzümü buruşturup ağır bir küfür savurdum. Ne de olsa duymuyorlardı, öyle değil mi?
Üzerimdeki vücudumu saran bordo elbiseyle bana yiyecekmiş gibi bakan erkeklere mümkün olduğunca deymemeye çalışıp görünmeyen yerlerde bir masa bulup oturdum. Beş dakika sonra Evren yanımda bitmişti.
"Hoş geldiiin." dedi sevinçle. Heyecanını bozmamak adına gülümsedim ve "Hoş buldum." diye mırıldandım. Gözüme bana kötü kötü bakmaya çalısan Esra çarpmasaydı, daha sesli söyleyebilirdim.
Ama dediğim gibi, sadece çalışıyordu. Çünkü Esra kötü değildi, bana karşı öyleydi. Ayrıca bir saat önce dayak yemiş birine göre fazla güzeldi.
Evren nereye baktığımı merak edip baktığım yere bakınca oda Esra ve bakışlarını görmüştü. "Boşver. Takma, her zamanki Esra işte." dediğinde kafamı salladım ama bakışlarımı kaçırmadım. Çünkü ısrarla gözlerime bakmaya devam ediyordu.
Atmaya çalıştığı kötü bakışlarını alıp yanıma gelen Esra, bir insanın en fazla ne kadar küçülebileceğinin örneğiydi.
"Ezik! Sen fazla oluyorsun!" tekrar tekrar bağırarak konuştuğunda müzik sesi kesildi. Al işte! Bilerek yaptığına adım gibi emindim.
"İnsanlara yüksekten bakmak yerine, o götünü aşağı indirsen iletişim kurabilirsin halbuki." deyip sinir bozucu bir şekilde sırıttım. Esra laf sokamamanın verdiği acıyla yerinde rahatsızca kıpırdandı. O beni rezil etmek için geliyorsa, ben onu rezil etmeden göndermezdim. Bu kadar basit.
Bütün herkesin bizi izlemesini aldırmayıp omzumdan beni sertçe itti. Büyük bir efor sarf etmeme rağmen yine de bir adım geriledim ve mimiksizce suratına baktım. Çünkü biliyordum ki birisi birisine mimiksizce bakarsa, bu oldukça sinir bozucu olurdu.
"Düşündüm de, senin dilini kesmek en iyisi. Böyle ortalıkta dolanırsın mal mal. Gerçi normalde de yaptığın şeyler, sana koymaz." dudağımı ıslatıp gözlerine baktım. Tamam, güzel laftı. Ama benim laflarım daha güzel.
"Bende düşündüm ki seni egondan vurayım. Ama isabet ettiremem, götü başı ayrı oynuyor." dediğimde sinirle derin bir nefes aldı. Nerede kalmıştık? Hah, evet. Benim laflarım daha güzel.
"Laf mı soktun şimdi?" deyip küçümserce baktı. Hayır gülüm o part 1'di. Asıl laf şimdi geliyor.
"Hayır. Sokardım ama sokacak yerin kalmamış, Maşallah gelen geçen sokuyor." yanağıma bir sızı hissetmemle başım sağa doğru düştü. Bu ikiydi, insanların arasında ikinci rezil edişiydi!
Sanırım Esra değişiyordu...
Bir sorunu varsa kimseye belli etmeden çözerdi. Dövse bile kimsenin haberi olmazdı. Benim yaptığım gibi. Biraz hırpalamıştım ama dövmek sayılmazdı. Yüzüne bile vurmamıştım çok.
Ama şimdi fark ettim de...
Eski Esra'dan eser yoktu. Arkadaşımdan...
Kafamı hızla kaldırıp ateş püsküren gözlerle ona baktığımda oda aynı şekilde bana bakıyordu. Hızla ileri doğru atıldığımda nereden olaya karıştığını bilmediğim Baran, Esra'yı belinden yakalayarak çekti.
Gözlerimi devirip Baran'a atıldığımda bu sefer Görkem beni çekmişti. Ama bırakmıyordu... Daha doğrusu bıraksa katliam çıkartacağımı biliyordu. Evren beni sakinleştirmeye çabalasa da şu anda umrumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S'onsuz Umutlar ❇
Teen Fiction👉04.09.2016 ~ 19.07.2017👈 Günlerden bir gün kesişti bakışları... Kızın Umut'u vardı, Çocuğun umudu. Bağırdılar, çağırdılar, ağladılar, güldüler. Ama en çok sevdiler, Böyle dolu dolu, kocaman... Bazen dünyaya düşen binlerce yağmur tanesi kadar, Ba...