❇5❇

63 15 2
                                    

Oo canımlar naber svksvksgk

Acıyan kolumla beraber aniden sırtımda soğuk duvarı hissettim. "Umıt nerede?" var gücümle ittirip Baran'a döndüm.

"Kimsin lan sen? Gevşek! Bir daha asla bana dokunma!" sokağı inletircesine bağırdığımda elleriyle yüzünü sıvazlayıp benim sesimdem 10 kat daha güçlü bir sesle bağırmaya başladı.

"Öğrenmem lazım, anlıyor musun? Umut'un nerede olduğunu öğrenmem lazım!" lafını bitirdiğinde nefes nefese kalmıştı. Dudağımın içini ısırdım. Bir süre sonra kanım metalik tadını aldığımda ısırmayı bıraktım.

"Git sevgiline sor, o anlatır." şaşkınlığının yüzünden okunduğu belli olan bir ifadeyle gözlerime kilitlendi. "Esra biliyor mu?" sinirle çığlık atıp saçlarımı çekiştirdim. "Biliyor!" cevap vermeden arkasını döndü ve uzaklaşmaya başladı.

Gözlerimi kapatıp duvara yaslandım. Sinirimin geçmesi oldukça zordu. Hayvan gibi çocuktu,zaten belim kırılmıştı. Keşke Esra'nın bildiğini söylemeden önce yumruk atsaydım. Etrafta mor gözle mal mal dolaşırdı artık.

Sinirlerim biraz yatışınca tokayı saçlarımdan ayırdım ve yeniden bağladım. Hayor yani, zaten çocuğu 3 senedir görmüyorsun, ne söyleyecek olabilirsin anlamıyorum ki abi.

Yere düşen çantamı da alıp okula doğru ilerlemeye başladım. Çok erken geldiğim için henüz kimse yoktu. Bende fırsatı değerlendirmek adına kütüphaneye gittim. Okul açıldığındam beri adam akıllı derslerime odaklanamıyordum. Annemle de bu yüzden sürekli tartışıyorduk. Bu yüzden en mantıklısı kütüphanede çalışmaktı.

Sırt çantamdam Geometri kitabımı çıkarıp tekrar yapmaya başladım. Artık ne kadar çalışmaya odaklandıysam bilmiyordum öğretmenler zilini zar zor duydum.

Uçarak sınıfa geçip yerime oturdum. Allah'tan hoca daha sınıfa gelmemişti. Bir süre Evren ve Görkem'in yiyişmelerini izledim. Buna daha fazla katlanamayınca ikisini dürttüm ve bana döndüler.

"Gençler siz olayı çok yanlış anlamışsınız ya. Burası otel değil, okul." dediğimde Evren gözlerini pörtletip koluma vurdu. Görkem ise Evren'e bakarak kahkaha attı.

Yüzümü buruşturdum. "Çok tatlısınız keşke ölseniz." der demez sınıfa hoca girdi. O kadar ilgisizleşmiştim ki ne hocası olduğundan bihaberdim.

Ve şansım yaver gitti ki ders geometriydi. Baran yanımda benden ve dersten tamamen bağımsız bir şekilde test çözüyordu. Bir soruda takıldığını fark edince kafamı yaklaştırdım ve ne olduğuna baktım. Tam isabet! En sevdiğim konu.

Elinden kalemi aldım ve test kitabını kendime çekerek soruyu anlatarak çözdüm ve kalemi ona geri uzattım. "Ablan star." deyip güldüğümde gözlerini devirip teste geri döndü.

Böylede bir insandom işte. İki dakika önce kavga ettiğim biriyle 2 dakika sonra sarmaş dolaş olabiliyordum. Şimdi Esra gelse ve hiçbir şey olmamış gibi davransa onunla öyle devam ederdim. Kin tutamayan bir yapım vardı.

Hoca ilk sınav hakkında biraz bilgi verdikten sonra dersi bitirmişti ve bizde Evren'le kol kola kantine iniyorduk. Ve bilin bakalım ne oldu? Baran, Esra'yı duvara yaslamıştı.

OHA LAN FESATLAR O ANLAMDA DEĞİL!

Bileğini sıkıp ona bağırıyordu ve herkeste başlarında toplanmıştı. Yanlarından geçerken Esra bana seslendi. "Sen mi söyledin?" göz ucuyla ona bakıp önüme geri döndüm. "Sana diyorum sürtük!" nefesimi verip onlara döndüm.

"Ben kaşarı sadece tostta iyi gider sanıyordum. Baran'ın yanına da gidiyormuş meğersem." dediğimde çiftimizin sert bakışlarına maruz kaldım. Gözlerimi devirdim.

S'onsuz Umutlar  ❇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin