❇13❇

31 12 0
                                    

Başından beri insanlara kin tutabilen birisi değildim. Ne babam bizi terk edip gittikten sonra ona kin tutmuştum, ne Umut beni aldattığı için ona kin tutmuştum, ne de Esra en yakın arkadaşım olmasına rağmen sevgilimle aldatmasına kin tutmuştum.

Sadece içimde biriktirmiştim yerle bir olan duygularımı. Her gelen bir tekme daha savuruyordu yerle bir olan harabeme. Bu beni hem yıpratıyor, hem de kızdırıyordu. Sinirleniyordum ama hiçbir şey yapamıyordum. Çünkü olan yine bana oluyordu. Ve bir darbe daha almaya gücüm yeter miydi bilmiyordum.

Tek bildiğim bir daha harabeye dönüşmek istemediğimdi.

Nihayet Esra bulunmuştu. Aslında bulunmamış, kendisi ortaya çıkmıştı. Hava kararmak üzereyken birden bire kamp alanına gelmişti. Birçok inandırıcı olmayan hikaye anlatmıştı. Bunlardan birisi de bir kurdun peşine takıldığıydı. Halbuki bu ormanda kurt bulmak mümkün değildi.

Öte yandan Baran'ı her gördüğüm yerde ya yönümü değiştiriyor, ya da başımı önüme eğip o tarafa bakmıyordum. Haklı çıkmış olması güzeldi. Ama bir yandan benim sevgi sandığım duygunun takıntıdan ibaret olması canımı yakıyordu. Baran'a minnettardım bana gerçeği gösterdiği için.

Fakat hala kendime itiraf edemiyordum Umut'u sevmediğimi. Ne kadar öyle olduğunu bilsem de düşüncelerimi sesli bir şekilde dile getiremiyordum. Onca yıllık şeyi bir anda silip atmak mümkün değildi.

"Ne iş?" duyduğum sesle irkilip kafamı gömdüğüm testlerden kaldırdım. Karşımda gülümseyerek bana bakan Evren'i görmemle bende sırıtmaya başladım. "Ne, ne iş?" diye sordum neyi kastettiğini anlamayarak.

Çenesinin ucuyla yan tarafımızda oturan Baran'ı gösterdi ve yanıma oturdu. "Çocuk gözleriyle seni hamile bıraktı resmen. Birşey mi oldu?"  benim o tarafa bakmamla kafasını başka yöne çevirmesi bir oldu. Bakışlarımı tekrar Evren'e çevirip omuz silktim. "Oldu birşeyler."

Ne olduğunu sorarcasına göz kırpınca yüzümü avuçlarıma alıp bir müddet bekledim. Sonra kafamı kaldırıp bir anda söyleyiverdim. "Beni öptü." 

Evren şok olmuş bir şekilde gözlerini pörtletip bana bakarken sinirden güldüm. Öylesine garip bir karmaşanın içindeydim ki ne hissedeceğimi kestiremiyordum. "Valla ya, ben insanlıktan istifa ediyorum, çay kaşığı olmaya karar verdim. Çay kaşığı olacağım ben." dedim gülerek.

Evren başta gülecek gibi olsa da sonradan tekrar ciddi pozisyonunu aldı ve itiraz istemeyen bir ses tonuyla konuştu. "Dinliyorum."

"Umut'u sevmediğimi söyledi. Ben de itiraz edip bağırıp çağırmaya başladım. Tam o anda öptü. Sonra dönüp 'ben seni öperken Umut aklına geldi mi?"  diye sordu. Aklımın ucundan bile geçmediğini söyleyince bana Umut'u takıntı haline getirdiğimi söyledi."

"Allah'ıma şükür!" diye çığlık attı bana sarılırken. "Sana bunu söyleyecektim ama kalbini kırmaktan korkuyordum. Umut'u sevmediğini kabullendin mi?"

Derin bir nefes aldım. Bu bu kadar belliydi de, bir ben mi farkına varamıyordum acaba?  "Sanırım."  diye mırıldandım sessizce. "Sanırım artık Umut'u sevmiyorum."

Evren hareketlenip ayağa kalktı ve yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Bu hali gülümsememe sebep olurken kızgınmış gibi suratına baktım. "Ben Görkem'in yanıma gidiyorum." deyip başka birşey söylememe fırsat bırakmadan yanımdan ayrıldı. Başımı olumsuz anlamda sallayıp gözlerimi, önümdeki testlere çevirdim.

Daha ilk soruyu çözmüştüm ki, karşıma birinin oturduğunu hissetmemle bakışlarımı karşıya çevirdim. Baran ile göz göze gelmem yutkunmamı zorlaştırsa da ters ters bakıp önüme döndüm.

"Birley söylemeyecek misin?" sorusunu duysam da şu an duymamazlıktan gelmek işime geliyordu. Ayrıca ne söyleyebilirdim ki? Çocuk resmen açık açık beni öpmüştü. Gerçi bunun kapalısı var mıydı, bilmiyordum. O anı hatırlamak bile yanaklarımı alev aldırıyorsa, yüzüne bakıp hiçbir şey olmamış gibi sohbet etmek saçma geliyordu.

İlk öpücüğüm olmayabilirdi, kabul. Ama sonuç olarak ikinci öpücüğümdü ve başkası tarafından, sevmediğim bir kişi, sayesinde olmuştu. Bu sürtük gibi hissettiriyordu. Oysaki ben gerçekten sevdiğim kişiyi tek öpmek istiyordum.

Kirlenmiş hissediyordum.

Cevap vermememe karşın o çabalarına devam etmeyi tercih etti. "Üzgünüm, biliyorum o anı geri alamam. Zaten bir anlık refleksle oldu. Ben... Kendimi tutamadım."  duraksayıp derin bir nefes aldı. "Ama iyi tarafından bak. En azından Umut'u sevmediğini anladın."

Bıkkınca nefesimi vererek elimdeki kalemi bıraktım. Gözlerim ilk önce Baran'ın arkasındaki oturakta hararetli bir şekilde konuşan Evrem ve Esra takıldı. Onların kuzen olduğunu kendime hatırlatıp bakışlarımı tekrar Baran'a çevirdim fakat gözlerine bakmak işkenceden farksızdı.

"Bunun için saol ama başka yollarla da yapabilirdin." gözlerini devirip benim aksime inatla gözlerime baktı. "Sanki hoşuna gitmedi." dediğinde elimden bıraktığım kalemi tekrar elime alarak yüzüyle buluşturdum. "Kaşar mıyım lan ben, götelek?"

Sinirle kükrediğimde gözleri şaşkınlıkla açıldı ve gözüne girmekten son anda kurtulan kalemi tekrar masaya bıraktı. "Onu kast etmediğimi biliyorsun. Bir daha bana küfür etme kızım!" sinirden bir hışımla kalktım, test kitabımı ve kalemimi alarak çadırıma ilerledim.

Bütün test çözme isteğim kaçtığı için eşyalarımı çantama koydum ve tekrar çıktım. Arkamı döner dönmez karşılaşmak istediğim som yüz olan Esra'yı görmemle kollarımı birbirine bağlamam bir oldu. Arkada da Evren duruyordu.

Esra kıpkırmızı olmuş bir yüzle birlikte bedenimi geriye doğru sertçe ittirerek "Nasıl yaparsın?" diye bağırdı. İttirmesiyle beraber bir iki adım geriye giderken kaşlarını çatarak tekrar ittirdi. "Onu sevdiğimi bile bile nasıl öpersin?"

Yaşadığım ani şokla kollarım iki yanıma düşerken bakışlarımı Evren'e çevirdim. Başını olumsuz anlamda sallıyordu. O söylemiş olamazdı değil mi?

Güvendiğim bir insan daha beni sırtımdan vurmuş olamazdı değil mi?

Sanırım artık çok geçti.

S'onsuz Umutlar  ❇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin