Önemli!
Neden böyle bir önyargı var bilmiyorum ama hayır, BU BİR KÖTÜ ÇOCUK KİTABI DEĞİL ve yine hayır UMUT UYANMAYACAK. Baran sigara içiyor mu, barlarda takılıyor mu? Gençler şu ön yargıları atalım ya. Off klişe kitabı değil yahu anlayıın 😀😜 sgkdvksfksf***
Belkide son nefes alışındır o an,Yaşamla ölüm arasındadır yüreğin.
Göz kapakların ağırlaşır,
Kaldıramazsın.
Dünyanım tüm yükleri üzerine serpilir.
Kulağımda sürekli tekrarlayan 'bip' sesi eşliğinde uyandım. Koluma saplanan ağrıyla gözlerimi tekrar kapatma isteğimi bastırarak doğrulmaya çalıştım.
Gözlerim ilk önce kahverengi gözleri buldu. Bulanık gören gözlerimi kırpıştırdığımda bulanıklık gitmiş, yerini Sera'nın bembeyaz suratı almıştı.
"Ne oluyor lan?" diye mırıldandım doğrulmaya çalışırken. Kolumdaki ağrı kendini daha fazla gösterdiğinde bakışlarımı oraya çevirdim. Serum takılıydı.
Kaşlarımı çatarak olayı kavramaya çalıştım. En son... Titrekçe nefesimi verirken serumun iğnesini kolumdan çıkarmaya çalıştım.
Sera elimi tutup beni durdurmaya çalıştığında öfkeli gözlerimin odağını gözleri yaptım. Anında geri çekilirken serumun takılı olduğu yerin morarmaya başlamasını umursamadan bir hışımla çıkarttım. Bu hareketim kolumun acısını arttırmıştı.
Ayağa kalktığım gibi başımın dönmesini umursamadan ayağa kalktım ve odadan çıktım.
Karşımda görmeyi planlamadığım Aylin Hanım karşıma çıkınca dudağımı yalayıp beni durdurmasına izin vermeden Umut'un bulunduğu odaya doğru koşmaya başladım.
Hızla kapıyı aralayıp baktığımda Umut yerinde yoktu. Gözüm dönmüş gibiydi. Çığlık atarak yoğun bakım odasından çıktım ve tekrar koşarak danışmana gittim.
"Umut Solgun hangi odada?" dedim nefes nefese. "4. katta, odanın üzerinde Umut Solgun yazıyor zaten." dediğinde minnetle gülümseyip asansörü bekleyemeden koşarak 4. kata çıktım.
Zaten karşımdaki ilk odada 'Umut Solgun' yazıyordu. Nefes nefese kalmış bir şekilde odaya girdiğimde bir anda dondum kaldım.
Gözyaşlarım çeneme doğru yol alırken dudaklarımı ıslattım. "Seni çok sevdim. Ağladım, yazdım, sustum. Ve sen bunun kıymetini bilemedin." hıçkırığımı engelleyemediğim için dizlerimin bağı çözülmeden yatağın yanındaki sandalyelere oturdum.
Şimdi konuşma sırası bendeydi.
"Sevgiyi 5 harfe sığdıran kimseye yazıklar olsun. Beni bu hallere sokan duyguyu, bu kadar basit nasıl tanımlandırmışlar?" deyip gözlerimden akan yaşları sildim danki yenileri eklenmiyormuşçasına.
Neden böyle oluyordu bilmiyordum. Umut'un bir daha gözlerini göremeyecek olmam kaşbimi sıkıştırıyordu. Bir Daha sesini duyamayacak olmam bana ölümün güzelliğine kapılmam gerektiğini fısıldıyordu.
O yoğun bakımdayken uyanma ihtimaline karşı umudum vardı benim. Bütün olanlara rağmen umudum vardı. Onu ölesiye çok seviyordum ve kalkamama ihtimali bana imkansız geliyordu.
Şimdi farklıydı. Sonsuz umutlarım, onsuz kalmışlardı. Şimdi rüyamı kavrayabiliyordun. Gitmekten kastı buydu. Ama ondan önce birley vardı. Gitmesi anlamsızdı çünkü ben onu unutmayı aklımın ucundan bile geçirmiyordum.
Hıçkırıklarım artarken kapı açılmıştı. Göz ucuyla kapıya bir bakış atıp Umut'u izlemeye devam ettim.
"N'oldu Salı? Güvendiğin dağlara kayak merkezi yapmışlar." sinir yavaş yavaş bedenimi ele geçirmeye başlamıştı. Hayat bana götüyle gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S'onsuz Umutlar ❇
Teen Fiction👉04.09.2016 ~ 19.07.2017👈 Günlerden bir gün kesişti bakışları... Kızın Umut'u vardı, Çocuğun umudu. Bağırdılar, çağırdılar, ağladılar, güldüler. Ama en çok sevdiler, Böyle dolu dolu, kocaman... Bazen dünyaya düşen binlerce yağmur tanesi kadar, Ba...