8. BÖLÜM | E

165 120 8
                                    

"Alya hanım babanızı yeni bulduğunuzu ve o akşam siz odanızda uyurken kalp krizi geçirdiğini," Duraksayarak önündeki deftere bir şeyler yazmasını izledim. "eve çağrılan doktorun babanızı kurtaramadığını söylediniz ekleyeceğiniz bir şey var mı?" Dediğinde kafamı iki yana sallayarak dudaklarımı titrettim. Gözlerimden tek tek düşen yaşlar karşımdaki polis memurunu ikna etmiş gibi görünüyordu. Anlayışla bana bakan adama karşı içimden gülsem de dışım gülemiyordu. Sessiz kalmaya çalışıyor ve olabildiğince yas tuttuğumu dışarıya belli etmeye çalışıyordum. Yağız'ın bana söylediği şeyleri yerine getiriyordum. Böylesi beni bu olayın dışında bırakacaktı. 

"Tamam Alya hanım gidebilirsiniz. Bugünlük sizi daha fazla zorlamayalım, daha sonra tekrar görüşeceğiz." Dediğinde gözlerimi yavaşça silerek ayağa kalktım. Korumaların yanında çıkış kapısına doğru ilerlerken yanıma gelen Yağız'a dikkat çekmeyecek bir şekilde belli belirsiz gülümseyerek göz kırptım. Bu her şeyin yolunda gitmiş olduğunu gösteriyordu. Yağız, Saruhan Deren'i öldürdüğüm gün bana yardım edeceğini söyleyen kişiydi. Konuşmaya fazla vaktimiz olmamış olsa da bunun babamın ona vasiyetlerinden biri olduğunu söyleyip geçiştirmişti. Yağız belimden tutarak beni dışarıya çıkarırken çıktığımız anda üzerimize üşüşen haber muhabirleri, daha fazla rol yapmam gerektiğini hatırlatıp beni düşüncelerimin içinden çekip çıkarmıştı. Suratıma üzgün ifademi takınarak başımı Yağız'ın omuzuna yaslamıştım. Sürekli bir şeyler soran ve asla susmayacağını düşündüğüm insanların arasından korumaların yardımıyla lüks araca bindirilmiştim.

Kafamı soluma çevirerek arabanın siyah camından yansıyan kadını izledim bir süre. Kısa siyah saçları vardı. Teni solmuş bir papatya gibiydi. Gözleri hiç bir duyguyu barındırmıyordu. Üzerindeki pahalı kıyafetleri emanet gibiydi. Dışarıdan bakan bir kişi beni ancak böyle görebilirdi. Başka bir insanı izlermiş gibi ne kadar süredir izliyordum kendimi bilmiyordum. Başka bir insanın hayatıymış gibi düşünüyordum. Sanki yaptıklarımda hiç bir söz hakkına sahip değilmişim gibi. Kendi hikayeme o kadar yabancıydım ki, hayatımdaki baş karakter kimseydi.

Gözlerim daha fazla işkence çekmek istemezcesine kapanırken sigaramın son nefesini içime çektim. Kolumda söndürdüğüm sigara yerini gayet iyi biliyordu. Canımı acıtmasıyla gülümsedim. Canım, o kadar çok acıya alışmıştı ki, acısız yaşadığını hissedemiyordu bile. Koray'da benim için acıydı, o olmadığında yaşadığımı hissetmiyordum.

Koluma dokunan elle birlikte irkilerek gözlerimi açınca karşımda Yağız'ı görmüştüm. Anında geri çekilince boş gözlerle bir süre onu izledim. Etrafa kısa bir göz gezdirince ofiste olduğumuzu fark etmem uzun sürmemişti. Yattığım koltuktan hafifçe kalkarak sırtımı yasladım. 

"Özür dilerim uyandırmak istememiştim Alya Hanım. Üzerinizi örtüyordum." Diyerek üzerimdeki ince örtüyü işaret etmişti. Onu bile yeni fark ediyordum. Günlerce gözüme girmeyen uyku en sonunda beni böyle alt etmişti demek ki. Kendime gelmem epey zor oluyordu. 

"Sadece Alya de bana lütfen." Dediğimde gülümseyerek karşımdaki tekli koltuğa oturmuştu. 

"Baban ona benzediğini söyleyerek yanılmamış." İçim titrerken gözlerimi yumdum bir süre. Devam etmesini istemiyordum. Gözlerimi açıp aniden ayağa kalkınca gözlerim kararmıştı. Yanımda gelip kolumu tutarak bana destek olması uzun sürmemişti. Kolumu çekerek büyük camların oraya gittim. Koca şehir ayaklarımın altındayken kendimi biraz olsun güçlü hissediyordum. Yan gözle yanımdaki Yağız'a baktım. Gerçekten kaç gündür bana fazlasıyla yardımcı oluyordu yapmam gereken şeyleri gösteriyor bunların dışında da pek konuşmuyordu. Yağız'ın sesiyle kafamı hafifçe iki yana sallayarak bunu daha sonra düşünmek üzere bir köşeye iteledim. 

AlAyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin