Kahveli Çikolatam

8.DENİZ

*DÜZENLENDİ*

Doğum günümden sonra annem ve kızlar gittiler. Sadece doğum günüm için uzun bir yolculuk yapmış olmaları beni çok sevindirmişti. Kızlar sürekli benim değiştimi söylemişlerdi. Ben kendimde pekte değişiklik göremiyordum ama her neyse... Aras'ı odasında maç izlemesi için bırakıp biz Melih ile birlikte dışarı çıktık. Üstümüze giydiklerimiz hala aynıydı. Ben sadece farklı olarak saçımı topuz yapmıştım. Aslında hep at kuyruğu yapardım. Tabi ki ben atlaron kuyruğunu yapmıyorum saçmalamayın. Buenos Aires çok sıcak bir yerdi. Okulların açılmasına sayılı günler kalmışken bir kere havuza ya da denize girmek isterdim. Hemen Melih'e döndüm ve aklıma nereden geldiğini bilemediğim bu fikiri ortaya attım. Ama yakalayamadı. Tamam fermuarı çektim.

"Melih hadi denize gidelim."

"Miray bunu da nereden çıkardın?"

"Okula başlamadan önce denize girmek istedim. Başka birşey yok."

"Peki seni mi kıracağım? Hadi gel. Üstümüzü değiştirelim gidelim."

Canım Melih'im benim istediğimide hemen yapar. Ay ne diyorum ben be!

Melih ile odaya çıkıp mayo ve bikinilerimizi giydik. Tabi ben hiç kimseyi bu fizikten mahrum bırakmak istemediğim için sade mor bir bikini giydim. Melih'te mavi bir deniz şortu giymişti. Koluna girip yürütmeye çalıştım.

"Dur bir dakika küçük hanım. Şimdi de deniz kurallarına gelelim."

"Nedir senin bu kurallarla takıntın?"

"Büyüyünce anlarsın."

Gözlerimi devirdim.

"Bak bir kere benim sevgilim olan kız bikini giyemez, mayo giyer. Ve giderken de çıplak gitmez. Üstüne elbise giymesi gerekir."

"Bu kadar mı?"

"Evet."

"Tamam ama bir sorun var. Benim mayom yok ki."

"Alırız. Şimdi sen üstüne elbise giy çıkalım. Tabi bende giyeceğim. Sende yolda sorun çıkartırsın falan hiç çekemem."

Güldük. İşlerimizi tamamladıktan sonra sonunda sahile doğru yola çıktık.

                            ♤♧♤♧

Sahilin öncesinde bir deniz eşyaları dükkanı vardı. Oradan Melih bana yine mor bir mayo aldı. Anladım ki onun yanında olduğum süreçte giysilerime dikkat edecektim. Güneş kremi ve hasır şapka da aldık benim isteğimle. Sonra sahilde bir şezlong bulup oturduk. Melih şemsiyeleri ayarlarken ben, mayonun üstüne bile giydirdiği elbiseyi çıkarıyordum. İyi ki bacaklarımı kapatmamıştı. Ben onlarsız yapamam...

Melih'te işi bittikten sonra şezlonga kuruldu. Denize girmek için sabırsızlanıyordum. Tabi ki de sabırsızlanı yormadım. Saçmalayın ya... Hemen Melih'in yanındaki güneş kremine elimi uzatıp aldım. Ama ikimizde aynı düşüncede olacakmışız ki o da üstünü çıkarmış, güneş kremini alacaktı. Ama yine ben ondan önce davrandım. Büyük bir kahkaha attık.

"İstersen sana da sürebilirim."

"Sen ciddi misin Miray?"

"Tabi ki de hayır. Önce ben süreceğim sıranı bekle."

"Of Miray bende gerçek sandım."

Güneş kremini sürdüm ve Melih'e uzattım. Melih'in hayal gücüne hayranım ya. O da güneş kremini hızlıca vücuduna sürdükten sonra elimi tutup beni kaldırdı.

"Hadi gidelim artık. Deniz çok dolu. Girmek istemezdim ama seni kırmamak için giriyorum."

"Ay canım sağol. Ama denize terliklerle girmeyi düşünmüyorsun değil mi?"

Aşağıya baktı ve bana güldü.

"Kum çok sıcak sen nasıl dayanıyorsun?"

"Ben soğuk kanlıyım canım hadi çıkar."

Zor da olsa terliklerini çıkattırdım ve denize doğru hızlı adımlarla yürüdük. Denize girmek ilk başta bir işgence olsa da sonra deniz suyuna alıştık. Malum soğuk oluyor ya ilk başta. Bir de taşlar falan çok kötü.

                         
Melih denizin derinliklerine doğru hızla ilerliyordu. Kıyıdan bayağı bir uzaklaşmıştık. Melih'e yetişmek için koşmak gerekiyordu ki ben bu derinlikte koşamazdım. Dalga ile birlikte çeneme kadar su geliyordu. Koşup düşsem birşey olmazdı ama kulağama su kaçmasını ve yarım saat onun çıkarılmasıyla uğraşmanın ne kadar vakit kaybettireceğini siz biliyor musunuz?

"Melih yavaşla biraz."

"Neden yüzerek gelsene."

Evet mantıklıydı. Neden bu benim aklıma gelmemişti ki? Hemen kulaç atmaya başladım. Bazen dalıyordum. Dedim ya sadece kulağıma su girmesinden hoşlanmam ama dalmayı da çok severim. Maalesef razı oluyoruz. Üç beş kulaçta Melih'in yanına ulaşmıştım. Melih'te sonunda omzuna kadar gelen su da yüzmeye başladı. Eğer ben kendimi salarsam batacaktım. Maşallah Melih gökdelen gibiydi. Ayaklarım çok yorulmuştu. Geriye doğru yüzmeye başladım. Ve bir anda... Melih beni batırdı! Tam bir kulaç atmışken geldi ve beni başımdan bastırdı. Dengemi kaybedip battım. Denizin altında çırpınarak yukarıya çıktım. Gözlerimi silip Melih''e baktım.

"Görürsün sen Melih!"

"Ya ne yaptım şimdi. Sadece bir oyun başlangıcıydı."

Evet hemde çok güzel bir başlangıçtı. Melih gözlerini kapatmış sırtüstü yüzerken bana bir şans vermişti. Kurbağalama yüzerek Melih'in üstüne çıktım. O ne olduğunu anlayamadan ikimizde battık. Ben sadece Melih'in batıcağını düşünmüştüm ama neyse...

Melih  hemen toparlandı ama ben yüzemiyordum. Birşey olmuştu. Ayaklarımı çırpamıyordum. Şaka şaka... Melih'e bir şaka yapıyorum. Denizden çıkmadım çünkü bana birşey olduğunu sanacak ve yine dalacak o arada onun sırtına çıkacağım. Tabi bu oyun için nefesimi önceden ayarlamalıydım. Neyse zaten Melih çok fazla su üstünde kalamadı. Beni merak edip yine daldı. Tam da benim önüme daldı. Bana arkası dönüktü tabi. Hemen sırtına atlayıp üste çıktım. Beni geriye atmaya çalışırken kendisi kurtulamıyordu. Sonunda bıraktım ve o da çıktı.

"Miray! Ne yapıyorsun sen ya?"

"Oyunu sonlandırıyorum."

Güldü ve bana sarıldı. Elimi tutup kıyıya doğru götürdü. Şezlongtaki havlularımızı alıp sarındık. Biraz dinlenmek için oturduk. Tam önümüzden mısırcı geçti. Nasıl koktu ya. Çok canım çekti.

"Melih bana mısır alsana."

"Tamam prenses."

Melih elinde iki sıcak mısırla geldi. Mısır çok güzeldi. Tek bir mısır tanesi dahi bırakmadan bütün mısırı bitirdim. Sonra Melih saat geç oldu gitmemiz gerek der gibi saatini gösterdi. Eşyalarımızı toplayıp arabaya bindik. Bugün gerçekten çok güzel bir gündü. Yani eğlenceliydi. Aslında Melih ile geçen her saniye eğlenceliydi.

                             ♤♧♤♧

YENİ BÖLÜMÜ ÇABUK YAZAMABİLİRİM. AMA ELİMDEN GELDİĞİNCE ÇABUK YAZACAĞIM. OKUMAYI BIRAKMAYIN. ☆☆☆