*DÜZENLENDİ*
Yalnız kaldığımda hep yaptığım günlük (!) bir aktivitem vardır. Tabi ki de resim. Küçüklükten beri resim yapmayı, içimdekileri kağıda yansıtmayı, boyaları öylesine kullanmayı çok severdim. Bunu yeniden yapmak istedim. Yine annemin kızmasını falan. Annem demişken...Annem de eskiden boş zamanlarında resim çizerdi. Bazen kağıdım bittiğinde onun önlüğünü boyardım. Ay duygusallaştım. Gözlerim yandı ya. Susun konu kapanmıştır. Önlüğü alıp geliyorum ve sonra küçük Miray geri dönüyor.
Annemin odasına girdim ve çekmecesinden önlüğü aldım. O arada annem beni görmez mi? Yüz ifadesini görmeniz lazımdı. Sanki dinazor görmüştü. Hem korkulu hem şaşkın. Of anne ya bir alemsin."Kızım sen ne yapıyorsun?"
"Resim yapıcam anne. Senin küçük kızın Miray geri dönüyor.""Ay Miray lütfen geri gelmesin. Nasıl cadıydın sen bilmiyorsun tabi. Hadi git odanı boyamadan resim yap."
"Anne ben bebek miyim Allah aşkına."
Odama gidip fırçayı elime aldım. Boyalara bandırıp kağıda sürdüm. Bir saat sonra işim bitmişti. Kuruması için beklemek çok sıkıcıydı. Kızlarda doymuşlardır herhalde -sevgililerine. Onları arayıp dışarı çıkmak istemem aslında çok tuhaftı. Yalnız kalmak için onları göndermiştim. Şimdi de onlarla birlikte olmak istiyordum. Ne değişik bir tiptim ben ya.
"Ay Tubaşkım hadi bize gelin çok canım sıkıldı."
"Tatlım geliriz de on dakika önce bizi kovdun ya."
"Ne kovması be saçmalama hadi canım, bebeğim gelin ne olur."
"Tamam tamam kapat Yağmur ile arabadayız. Okey kapat hadi."
"Harikasınızı aşkım görüşürüz."
(Ay sen harikasin Miray Selden. İşte böyle kandırılır arkadaş. Hadi bir mutluluk dansı bitanem.)
Pardon iç sesime dalmışımda. Canım arkadaşlarım artık kaçla geldilerse iki dakikada geldiler. Canlar bunlar ya. Yerim ben bunları. Okey yine abarttım.
"Safoşlarım çok özledim sizi."
"Miroşum iyi misin sen niye özledin bebeğim?"
"Resim yaptımda kurumasını beklemek çok sıkıcı biraz sizinle zaman geçireyim dedim yani başka bişey yok."
"He tamam bende bişey oldu sandım. Biz de Eray ve Berkay ile çok eğlendik. Keşke sen de olsaydın."
"Sus bakayım. O konuyu açmak yok bir daha. Zaten bir günlük bir eğlenceydi. Ben bile neden kızdığımı anlamadım."
"Hoşgeldiniz kızlar. Tam zamanında geldiniz valla. Aras aradı Miray. (Aras benim gıcık kardeşim.) Onun yanına gideceksin ve Aras'a koruyucu olarak tuttuğum Melih'in yanında kalacaksın. Tabii üniversiteye de orada devam edeceksin."
"Anne şu an bana hayatımda duyduğum en acıklı cümleyi söyledin biliyor musun?"
"Valla ben anlamam. Tuba ve Yağmur'da gelebilir istersen. Ama sen yine de Melih'in odasında kalacaksın. Çok iyi bir çocuk o. Hem seninle aynı yaşta. İkinizinde aynı okulda ve aynı sınıfta olabilmeniz için bir yığın para ödedik."
"Ne yapalım yani. Ödemeseydiniz."
"Uçak iki saat sonra kalkıyor. Acele et."
"Kızlar n'olur beni yalnız bırakmayın. Siz de gelin."
"Maalesef canım biz burada kalacağız. Biz üniversite okumak istemiyoruz. Düğünümüze çağırırız. İnşallah o günleri de görürüz."
"Ne biçim dostlarsınız hadi gidin!"
"Buenos Aires'e gidince aramayı unutma ama gülüm."
"Tamam hadi hoşçakal."
Bir bu eksikti. Buenos Aires'e gıcık kardeşimin yanına, istemediğim halde üniversiteye gidiyordum. Pembe bavulumu aldım ve içine şortlarımı, göbeği açık tişörtlerimi koydum. Bir de her ihtimale karşı bir ceket. Şu anda da üstünde "ITALY" yazan bir göbeği açık tişört ve altıma da yırtık şort giydim. O "Melih" nasıl biriymiş öğrenelim.
Uçağa binme vakti gelmiş. En azından otobüsle ya da trenle gitmiyordum. Yoksa çok kötü şeyler olabilirdi. Anneme el sallayıp uçağa bindim. Ardından anonslar ve pilotların değişik sesleriyle yaptıkları konuşmaları. Sıkıntıdan balon olup patlayacaktım. Yine aklıma kim geldi? Tabi ki Tubaşkım ve Kar(Yağmur) geldi. Siz de ne sandınız ki. Heyecanlanmadınız biliyorum. Gülücük. Telefonu cepten çıkar. Toplu arama, Yağmur ve Tuba, ara! Klasik şeyler..."Canım bindin mi uçağa? Şimdiden çok canımız sıkıldı. Sensiz hayat hiç eğlenceli değil."
"Biliyorum tatlım gelin demiştim. Her neyse evet bindim. Siz napıyorsunuz?"
"Bugün Yağmur'un kuzeni Rüya'nın doğum günüymüş. Onun parti hazırlığına yardım edeceğiz."
"Ne güzel. Şimdi bu adalet mi ya. Ben tanımadığım adamın biriyle aynı odayı paylaşacağım. Siz pasta yiyip eğleneceksiniz. Kader mi şimdi bu ya."
"Olsun tatlım. Tubaşkın bu sorunu da çözer."
"Ne yapacakmış Tubaşkım can sıkıntıma..."
"Bebişim sen uçakta alınması gerekenler adlı listemi dinlemedin mi?"
İşte Tuba böyle işlerle uğraşır. Ama ben o okurken hep candy crash oyununu oynarım.
"Bitanem ben sen okurken candy crash oynuyor olabilirim."
"İyi halt yedin. Haliyle uçağa binerken alınması gerekenleri almadın tabi."
"Tamam boşver aşkım ben bir çaresine bakarım kapat."
Merak etmeyin çözüm uyumak değil. Çözüm...candy crash saga oynamak. Bu can sıkıntımı kesinlikle geçirir ve Tuba'nın -dediği (ama benim dinlemediğim) eşyaları almak zorunda olmadığımı gösterir. Ayrıca Tubaşkımı haksız çıkarır.SEVDİYSENİZ OYLAMAYI VE YORUM ATMAYI UNUTMAYIN. LÜTFEN YENİ BÖLÜMLERİ TAKİP EDİN. SEVİLİYORSUNUZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahveli Çikolatam
Mizah"Eğer benim odamda kalacaksan birkaç kurala uyman gerek." "Her ne kadar -senin odan- olmasa da kurallar neymiş öğrenelim." ❤Miray Melih❤ ❕Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.❕