Bölüm 13 - Hayal mi ? Gerçek mi ?

156 42 0
                                    

**Anastasia
Halime Sultan'ın çığlığıyla saklandığım yerden çıkıp hamama yöneldim zaten sesi isitmiş diğer hatunlarında ayak sesleri kulağımı işgal ediyordu . Hamamın içine girdiğimde gördüğüm manzara karşısında dondum kaldım , Halime Sultan'ı kollarından tutup diz çöktürmüş iki ağa ve başında yağlı urganla bekleyen yeşil kaftanli bir başka ağa , kalan yedi ağadan üçü Halime Sultan'ın cariyelerini tutmuş bekliyor . Agalardan biri beni fark edince "Dur!" diye bağırdım , hemen ardından içeri cariyeler doldu , agalardan biri duvardaki meşaleyi alıp hatunların önüne fırlattı , zemin birden alev aldı , demek ki oraya en başta firlattiklari şey meşaleyi tutuşturan yağdı , önümüzde ateşten bir duvar vardı , oradan geçemezsek Halime Sultan ve cariyelerini öldüreceklerdi , yeşil giyimli ağa yağlı urgani sıkıp , Halime Sultan'ın arkasına geçti ve ipi boyun hizasına doğru ilerletti , eli hâlâ ilerliyor sanarken durduğunu fark ettim neden durmuştu , bedeni de donmuş gibiydi , Halime Sultan'ın yüz ifadesi sürekli aynıydı , bir dakika bu alev neden hareket etmiyordu , cariyelerin bagırışları ? Etrafımda derin bir sessizlik ve hareketsizlik vardı , başıma rahatsız edici bir ağrı nüksetti , sessizliğin içinde bir ses işittim "Kösem ?" duyabildigim tek ses buydu , vakit ve mekan birbirine girmişken bu ses beni rahatlamıştı , sese yöneldim adımlarımı gittikçe hızlandırdım , ve ses yinelendi "Kösem !" , kösem ne demekti daha evvel duymamıştım , hamamdan çıkıp koridorlara koştum , oradaki ağalar da hareketsizdi , çok korkunç bir ortamdı , ses yinelendi ve sultanlar katından indim , koşar adımlarla taşlığa yöneldim ve bomboştu ve ses yinelendi "Kösem!!" sesin arkamdan geldiğini fark ettim , yavaşça arkamı dönerken başımı yukarı kaldırdım , sultanlar katının taşlığı gören balkonunda bir kadın gördüm , bana bakıyordu , Yüce Isa yardım et korkuyorum !, kadını süzüp inceledigimde başında Safiye Sultan'da ki o sarı tacı ve parmağında o yeşil yüzüğü fark ettim , saçları alev kadar turuncuydu , giydiği zümrüt yeşili kıyafet baştan aşağı asalet doluydu . Rivayetlerde bahsedildiği gibi bu kadın tıpkı Hürrem Sultan'ı anımsatıyordu. "Anastasia , nihayet" sesi aksanlıydı tıpkı benim gibi , hem ismimi nereden biliyordu , buna mı şaşırmalıydım ; yıllar evvel vefat etmiş Hürrem Haseki'nin ne işi vardı burada ? "Si..siz" , "Kadınlara devleti korumaları gerektiğini hatirlat Kösem ." Kösem mi neden bu ismi devamlı tekrar ediyordu . "Yanima gel" , tüm koridorları yeniden mi gidecektim , dur bi dakika neden onun yanına gidiyordum ki , ondan korkuyordum "Neden buradasın ?" mantıklı davranmak zordu , ama o bir sultandı onunla böyle konuşmalıydım "Gözlerini kapat Kösem" "Kösem değilim ben" , "Yanılıyorsun , ismin ezeliyetten beri Kösem ." Hürrem Sultan haremde benimle konuşuyordu , Hayal miydi , yoksa gerçek mi ? Onu dinleyip gözlerimi kapattım , acabilirsin dediğinde , gözlerimi araladim masmavi bir gökyüzüne bakıyordum , bir ağacın altındaydık , Hürrem Sultan ağaca döndü ve gövdesini işaret ederek "Oku!" dedi , Gözlerime inanamiyordum , bu ağaçta " KÖSEM " yazıyordu ve altında da bir tarih , inanamadigim sey bu değildi burası benim adam ve bu da hikayedeki zeytin ağacıydı daha da ilginci hergün bu ağacın yanında olmama rağmen yazıyı görmemiştim "Ancak bir sultanın eli degerse gorebilirsin" dedi. Fakat o ağaca dokunmamisti ki , ben dokunmuştum "Haremin yeni yoldaşı sensin Kösem , git ve koru" dediğinde yoğun bir baş agrisiyla herşeyin iç içe girdiğini fark ettim gözlerimi sımsıkı kapattım ve açtığımda hamamdaydim , o ağa Halime Sultan'ı boğmak üzereydi , hemen bizim tarafımızda olan eşyaları agalara fırlattım , diğer cariyelerde beni takip etti , cariyeler Halime Sultan'ı seviyordu ve bu sevgiyle ve de ona zarar verecek olanlara duyduklari nefree firlattiklati hamam eşyaları agalara isabet ediyordu , çok geçmeden Bülbül , Haci ve Cennet geldi peşlerinden gelen agalarda su kovalari vardi ve suyu ateşe döktüler , ateş sönünce cariyeler hamama doluşup ağaları lime lime ettiler , Halime Sultan ise gözlerindeki korku ile beraber ayağa kalkıp , bana sarıldı "Sağol , Nasya " . Halime Sultan'ın canını kurtarmıştık , birden hamamdaki tüm cariyeler Hürrem Sultan'dan işittiğim o sözü tekrar ettiler "Kösem."

" Ey bizim Kösemimiz Sen çok yaşa !"
Halime Sultan kalfasıydı bu sesin sahibi , Kösem ne demek diye Bülbül Ağa'ya sorduğumda , "Önder , yol gösteren " dedi . Bir bakıma onlara yol göstermistim , ama benim yol gostericimse Hürrem Sultan'dı . Gerçi o gerçek miydi hayal miydi bilmiyorum fakat , bana haremin yeni yoldaşı olduğumu söylemişti , Halime Sultan ve cariyelerle beraber hamamdan çıkarken Mustafa ve Dilruba gelip validelerine sarıldılar , Halime Sultan , Mustafa'nın başını okşadı , Dilruba'nın alnını öptü , a. sonra içeri giren ağalar , Bu canilige kalkışan hainleri kollarından tutup götürdüler , büyük ihtimal kelleleri gidecekti .

⏳⌛⏳⌛⏳⌛⏳⌛⏳⌛

Ahmet'in omzuna koyduğum başımı kaldırdım , gözlerini gözlerime kavuşturdum ve bir elimi karnima bi elimi de onun kalbine koyup ona bu müjdeli haberi verdim , hamamdan sonra karnima bir agrie bir sancı girmiş ve şifahaneye gitmiştim , hekim hatun beni kontrol ettikten sonra bana ne olduğunu söylemişti , Ahmet gozlerime 'Ne?' dercesine bakarken , "Gebeyim" deyiverdim bir kerede cok zordu ve cok büyük bir heyecanla söylemiştim bunu , "Ge..gebe misin ?? " gülmekten soramadigi bu soruyu sevinç dolu bir 'Evet' le yanıtladım , gözlerindeki neşeyle beraber beni belimden kavrayıp havaya kaldırdı ve bana sarilarak kendi etrafında bi kac defa döndü , "Duydunuz mu hatunlar bi evladım olacak!" Hatunların yüzünüde bir tebessüm kaplamıştı , hanedana bir evlat verecektim , içimden tuhaf bir his şehzade olmasını istiyordu fakat kalbim kız da olsa oğlan da olsa onu sevecegimi söylüyordu , annemi anlayacaktim sonunda , anne olmayı öğrenecektim , onu en güzel şekilde yetistirecektim , insanları sevmeyi bilecek , asil ve onurlu olacakti , asla boyun egmeyecekti ve Validesinin sözünden çıkmayacaktı.

MASUMİYET-Kösem #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin