Bölüm 16 'Sezon Finali' - Ejderha

285 39 21
                                    

Merhaba Masumiyet-Kösem Okurları ,Multide Mahfiruz var bu bölümü sezon finali olarak ayarladım 15 günlük bir sezon arasında , yazı tarzımı geliştirip onceki bölümlerde düzenleme yapacagim , Özellikle ilk 7 bölüm oldukça kisa ya detay ekleyeceğim yada birleştirip tek bölüm yapacağım. Hadi size iyi okumalar

Az evvel gözlerimi mi açtım , demek ki ölmemiştim iyiydim , ya da belki de cennetteydim , hayır henüz ölmemiştim , sarayın şifahanesinde olduğumu duvardaki ilaç şişelerinden fark ettim bir yatağa uzandırılmıştım , karnımda bir aci hissetmemle en son olanlar gözümün önüne geldi , haliyle korkarken bir ter basti beni , benim hareketlendigimi fark eden hekim kadin yanıma geldi , elini sacima götürüp yavaşça okşadı , elini yanagima getirirken çekti "Çocuğum nasıl ? Ne oldu bize ?" hekim kadının yüzü buruştu dudağı yere bakan bir yay gibi büküldü gözünden bir sicim göz yaşı yanağına süzüldü , ve egdigi başını kaldırıp gözünü gözümle buluşturdu , ne diyecek , nolur kötü birşey olmasın , dayanamam , nolur kurtarmış olsunlar evladimi , ne olur ! Hekim kadının dudakları aralandı "Kösem , bebeğini henüz 5 aylık iken kanamadan kaybettik." hayır yalan söylüyordu bu doğru değildi , yataktan onu itip doğruldum , bana yalan söylemisti , evladimi bulmaliydim , o an fikirlerime eşlik eden bir ses işittim "Yalan söylüyor Kösem" Hürrem'e benzettiğim kadındı , ama o hürrem olamazdi , ona bundan sonra cadı diyeceğim , çünkü Hürrem Sultan görevini tamamlamıştı , beni Kösem yapıp gitmişti "Git başımdan ." diye bağırdım , hekimin tuhaf tuhaf bana bakışını ve 'Dur' deyişini umursamadan şifahaneden çıktım "Oğlum , nerdesin ?" şifahaneye doğru gelen Safiye , Handan ve Halim Sultan'ı görünce kendimi Safiye Sultan'ın önüne attım "Yardim edin Sultanim , oğlumu benden aldılar ." Safiye Sultan başını bana doğru eğip uzun süre kızarmış gözlerime baktı , Handan Sultan'in gozleride kızarmıştı , ayağa kalkip ona sarıldım , "Aglamayin Sultanim , sehzademiz iyi " bana acircasina bakti ve dudaklari o aci kelimeyi tekrarladi "O öldü Kösem."
Onu yalanlayan bir ses işittim tekrar ayni kişiydi , ne zaman bu cadı gidecekti , onunla burda konuşursam Sultanlarimiz deli olduğumu sanacakti , kalkıp şifahaneye gittim , hekim kadın birkaç ilaç verip beni yolladı , elimde o kanlı kıyafet çamaşırhaneye gidecektim , fakat vazgectim bunu saklayacaktim , haremdeki cariyelerden birinden kokusunu gizleyecek birsey aldim ve elbiseye sürüp gözdeler katindaki odama koydum , aklimda Ahmedim vardi , cocugumuz olacagini duyduğunda çok mutlu olmuştu , yüzünden sevinç akıyordu , peki ya bunu , bu lanet haberi alinca ne yapacaktı ? Haber çoktan yollanmistır ona , bir hafta on güne gelecegi söylenmişti zaten , öğrenirse nasıl üzülecek hayal dahi edemiyorum ,

⏳⌛⏳⌛⏳⌛⏳⌛⏳⌛⏳

Bu sabah güneş ayrı bir doğmuş gibi , cennetin ruhunu hissedebiliyorum , Ahmedim bugün payitahta varmış olmalı, zaferle dönen ordusuyla mutlu olmuşken evladimizin kaybı ile yerle bir olmuştur diye düşünüyorum , henüz yatagimda uzanırken doğruldum ve ayağa kalktım , güneşin odama nüfuz ettigi penceremden gökyüzünü seyrettim , daha sonra payitahti , devasa görkemli camileri , halkın konakladığı evleri , paşaların konaklarini , saraylarini gördüm , cehennem sandığım bu şehri ilk defa dikkatlice ve anlamak istercesine izliyordum , güzel hoş ve huzur verici bir görüntüsü vardı , ihtişamlı idi , heybetli ve göz korkutucu , ben kafirin başı olsam bu şehre sahip olanın dostu olurdum , düşman olmayı aklımdan dahi geciremiyorum hele ki Ahmedimin celalilere karşı kazandığı zaferden sonra

**Ahmet

Aldığım o üzücü haber , Rabbimin bana bir işareti sanki , bir zafer verirken bir evlat aldı benden , askerimle düşmanı def ettiğimiz cenk meydanindan ayrilali haftalar oldu , bugün payitahtin sınırlarına girdik , yolumuz üzerindeki bir ormandan geciyorduk , cıvıl cıvıl kuş sesleri uzun ağaçların arasindan anca suzulebilmis güneş ışıkları , yerdeki yapraklar , havadaki taze bahar kokusu ve aniden duyduğum anlam veremediğim ses "Durun Ağalar !" sesin geldiği yöne baktım ilerdeki ağacın arkasında orta yaşlı , hemen hemen Derviş Paşa'nin boyunda bir adam çıkıverdi , beyaz giyimliydi ve başında beyaz bir sarık vardi , elinde ise meşe ağacından olduğu belli eden bir baston , öteki elinde ise bir kitap vardı "Kimsin ? Necisin ?" dedi Derviş Paşa meraklı bir ses tonuyla , adam bastonuyla bize doğru bir kaç adim atınca beni korumakla görevli sipahiler kiliclarinu kınından çıkardı "Bana Aydın derler , yolunda giden bir mollayım" Derviş Paşa gözlerini kısıp mollaya baktı "Ne demeye çıkarsın Hünkarın karşısına ?" molla bir kaç adım atıp "Sanmayasınız ki , katlini vacip buldugunuz , masumların ahı çıkmaz , gün gelecek devran dönecek ali osman kibrine yenilip yerle yeksan olacak , işte o vakit eşit olmak isteyenler devlet sahibi olacak." ne diyordu bu molla onun haddine mi benim devletimin sonunun geleceğini söylemek , bunu ancak Allah bilebilirdi . "Ağzından çıkanı kulağın duyar mi senin Molla Aydın !" Derviş'in hiddetle söylediği bu sözün uzerine Molla Aydin elini yavaşça basının üzerindeki sariga götürdü , onu kavrayıp eline aldi ve kolunu hafif geriletip güç aldiktan sonra sarığı önümüze fırlattı , sarık tam olarak benim atımın ayağının ucuna düştü , molla arkasını döndü ve ağır adimlamaya başladı , derken sırtına nerden geldigini görmediğim bir ok saplandı , molla bir defa haykirip yere yigilirken az önce kılıçlarını kuşanmış askerlerim hemen nizam alıp , ormana girdiler , o an Derviş gözünü bir noktaya sabitledi ve sırtında aldığı oku yayına gerip gözüyle nişan aldi ve emin olduktan sonra oku serbest bıraktı , hemen sonra ormandan bir çığlık yankılandı .Derviş isabet ettirmiş , adamı tam kalbinden vurmuştu , üç askere cesedi buraya getirmelerini emrettim , ormandaki diğerleri kılıçları kınına koyup geri döndüler , az sonra üç asker yanlarındaki cesetle döndüler , cesedi önüme yigarlarken , onun hasodabaşım yaptığım yeniçeri ağası olduğunu fark ettim .

MASUMİYET-Kösem #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin