Bölüm 9 - Aşık Olduğum Çocuk

242 43 3
                                    

"Elleriyle yüzümü okşadı , yüzünü bana yakınlaştırdı , nefesini hissedebiliyordum , sanki benim bedenimde nefes alıyordu , beklenen an gelmişti , dudağını benim toz pembe dudağıma doğru getirdi , tereddüt ettim , başımı aşağı eğdim , biraz düşündüm , bunu yaparsam ona bağlanacaktım , ailem geride kalacaktı onları unutacaktım , fakat defalarca denedikten sonra anlamıştım buradan kaçış yoktu ... "
-Anastasia-

Gözdeler Koğuşu 'na ilerleyen ağanın elindeki bohça Sultan Ahmet'ten gelmişti , kapıyı tıklatıp içeri girdiğinde Mahfiruze'ye pis bir bakış atıp elindeki bohcayi Anastasia 'ya uzatarak
-Al Mahpeykar bunlar senin
Mahpeykar ismini benimseyememişti Anastasia ,
-Bana Anastasia de Hacı Ağa
-Aman Handan Sultanımız duymasın , bu arada bu bohçada hünkarımızın sana hususi hazırlattığı kıyafetler , takılar var .

Anastasia , sevinçle aşık olduğu çocuktan gelen ( ne kadar padişah olsa da o bir çocuktu) hediyeyi aldı , fakat açmadı Mahfiruze'ye bakarak
Hacı Ağa'da Nasya'ya anlayış göstererek bir bahane bulup Mahfiruze'yi odadan çıkardı .
Herkes gidip de sessizlik oluşunca Nasya bohçanın düğümünü çözdü , ve içinden iki küçük kutu ve üç renkli ipekten kıyafet çıkardı , bir prensesti fakat bu kadar muhteşem kıyafetleri daha evvelden görmemişti , çıkardığı kutularda kolye yüzük ve küpeler vardı , hepsi göz alıcı taşlarla süslenmişti , Nasya hepsine bakıp da bakmaya doyduğu vakit eşyaları odasındaki kilitli dolaba koydu , malum Mahfiruze onları alsın istemezdi .
Az sonra kapıya gelen Cennet Kalfa , ısrarla Nasya'ya taşlığa gelmesini söyledi , Nasya bu kadından korkuyordu
-Kötü bir şey yok değil mi ?
-Hatun hayırlı , gel bak
Nasya , Cennet'in yüzünün gülüyor olmasıyla emin olup onunla beraber gitti , bohçacı hatunun teki ipekten dantelden kumaşlar satıyordu haremdeki hatunlara , Nasya da kumaşlardan birini eline aldı , biraz baktıktan sonra
-Bunlar kaç altın ?
-Bir kıyafetliği 50 akçe
Nasya'nin elindeki kumaş baya bir değerliydi çünkü nadir bulunan kumaşlardandı ve ince detaylı işlemelerle yapılmıştı .
-Yukarıdakilerden ucuzmuş
diyebildi anca
-Yukarıdakiler ?
diye lafa atılan Mahfiruze'ye cevap hazırdı
-Hünkarımın hediyeleri , görmedin mi ? Gözünü bulmak için buraya geldin sanıyordum ?
-Bana bak hatun senin dilin fazla uzamış , sen baş haseki ile nasıl böyle konuşursun ?
-Baş haseki ? Öyle mi , hunkarına zalim diyen baş haseki ?
Mahfiruze sinirle ayağa kalktı
-Baş haseki olsan benimle mi kalırdın , niye kendi dairen yok ?
diye ekleyen Nasya'ya sert bir tokat attı , yere yığılan Nasya bir aslan gibi gözlerini avına dikip pençelerini çıkartarak bir anda atladı Mahfiruze'nin üzerine .
-Sen kimsin ?
diye haykırdı elini , üzerinde oturduğu Mahfiruze'nin suratına vurmak için kaldıran Nasya.

Hiç beklenmedik bir anda bir ses
-Destur Büyük Valide Safiye Sultan Hazretleri
Herkes ayaklanıp hizaya geçti ve dizlerini hafif kırıp başını eğdi , bir tek Anastasia hariç , olayın şokuyla yere yığılıp ne olduğunu anlamaya çalışan Nasya'nın aksine zorla akıttığı göz yaşını belli etmek istercesine hizada Safiye Sultan'a yakın bir yere gecen Mahfiruze'nin gözleri ateş püskürüyordu .

-Biz ki Harem-i Humayun'u her adımına kadar zihnimize kazımış Safiye Sultanız
Konuşmasını devam ettirirken taşlıkta ilerlemeye başladı
-Neler yaşadığınızı bilir , ne yaşayacağınızı ön görürüz , attığınız her adımdan haberdarız , kavga ederseniz işitiriz
dedi muhtemelen haberi ona getiren cariyesine bakarak
-Benim suçum yok Sultanım , o hain kışkırttı beni !
-Bülbül Ağa , haremdeki tüm cariyeleri falakaya yatırın on sopa yeter bunlara
Safiye Sultan'ın bu sözü tüm cariyeleri rahatsız etmiş olmalı ki "Ama bu haksızlık Sultanım" ,"Bizim suçumuz , günahımız ne ?" sesleri işitildi
-Bir şey olmayacak hatunlar
Sesin geldiği yöne bakan herkes şaşırdı , şaşırmamak elde değildi konuşan Nasya'ydı .
Nasya yerinden doğrularak yavaş ve sakin adımlarla Büyük Valide'ye yaklaştı
-Bu kararı vermeye hakkınız yok Sultanım , haremi siz yönetmiyorsunuz , Valide Sultanım yönetiyor .
Safiye Sultan en az bir dakika durakladı , bu cesarete ( belki de aptallık sayılırdı ) şaşırmıştı , onun gibi haremdeki diğer tum cariyeler de hayrete düşmüş bakışlarla bu ikiliyi izliyordu
-İyi ya biz Valide Sultan değil miyiz ?
-Haremde yalnızca bir tane o dediğinizden var Sultanım ,
Nasya yukarıda onları izleyen Handan Sultani fark etmiş olmalı ki ona doğru dönüp
-O da Valide Handan Sultan'dır . 

Anastasia duygu karmaşası yaşıyordu daha geçen ona nasihat öğüt veren bu kudretli sultana neden böyle bir çıkış yapmıştı ki ?

Son lafın ardından Handan'in yüzünde oluşan tebessümle beraber bir sessizlik çöktü hareme , işte bu sessizlik Nasya'nın yanağına inen sert tokatla son buldu , Nasya henüz kendini doğrultup cevap vermeye hazırlanırken hareme destursuz giren Sultan Ahmet'in sesi işitildi
-Bunu yapamazsınız Sultanım
-Torunumuz ?
-Gözde Cariyeme el sürmek üstelik tokat atmak ne haddinize ?
Bu laf Mahfiruze'ye dokunmuştu
- Ne haddine mi ?
diyebildi Büyük Valide
-Deminden beri sizi dinliyorum , Nasyam haklı , haremi siz idare etmiyorsunuz , Validem Handan Sultan'a iade ettim o vazifeyi .
-Bizi yerden bitme bir cariyeyle kıyasladın.
deyip çekip gitti Safiye Sultan .
Ahmet , Nasya'ya sarıldı
-İyi misin ?
-Sen varken her an .

*****

Has odada başını , dayadığı omuzdan kaldıran Nasya Ahmet'i soruya tuttu
-Ailemi özlüyorum Ahmet , onlara ne oldu bilmiyorum , kaleye yetişememiştim, kız kardeşim yanımdaydı , ona ne oldu ? Beni buraya kim niye getirdi Ahmet ?
Ahmet durdu , anlamsızca gülümsedi , Bu Nasya'nın beklediği tepki değildi .
-Ne ?
-Seni buraya ...
-...
-Kaderin İpleri Nasya , seni buraya o ipler bizim aşkımız için getirdi .
Nasya bu güzel sözle tatmin olmuştu , uzun bir süre Ahmet'e baktı ...

*Nasya'nın ağzından*

"Ahmedin gözlerine baktıkça bu gözlerin bana yaklaştığını hissetmiştim , ellerimi tutuo benle beraber oturduğumuz divandan kalktı , yatağa doğru yaklaştık , ben sırt üstü yatağa düşebilirdim . O önümdeydi .Elimi bıraktı ve yüzüme getirdi , elleriyle yüzümü okşadı , yüzünü bana yakınlaştırdı , nefesini hissedebiliyordum , sanki benim bedenimde nefes alıyordu , beklenen an gelmişti , dudağını benim toz pembe dudağıma doğru getirdi , tereddüt ettim , başımı aşağı eğdim , biraz düşündüm , bunu yaparsam ona bağlanacaktım , ailem geride kalacaktı onları unutacaktım , fakat defalarca denedikten sonra anlamıştım buradan kaçış yoktu ...
Aşık olduğum çocuk benim onun olmamı istiyordu , bende istiyor muydum ? Sanırım evet dedim ve başımı kaldırıp onun o derin gözlerine baktım ve bir anlık cesaretle dudağına yapıştım , 


'Mutluyum' dedim ona 'Ben de' diye yanıt verdi . Uzun süren sevişmeden sonra bu çocuk bekaretimi almaya hazırlandı ... Bu gece ben Sultan Ahmet'in , Sultan Ahmet benim oldu . Hep merak ettiğim o anı bu gece yaşamıştım , pişman mıydım ? Hayır . Bir evladım olacaktı , olmalıydı öyle değil miydi ?"




MASUMİYET-Kösem #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin