Antik Bir Yer

72 19 3
                                    



Okul gezi düzenliyordu, Efes Antik Kenti'ne.  Acaba gitsem mi diye düşünüyorum ama İdil gitmeyeceğini söyledi. Sıkılır mıyım acaba, nasıl olur, kararsızım. Bizim sınıftan da kimler gidecek belli değil. Ne olacaksa olsun izin kağıdımı imzalattım, parayı babamdan aldım. Sabah ilk ders hoca, geziye gelecek olanların paralarını topluyor, izin kağıdını ve parayı veren ilk kişi bendim, çok üzüldüm bunu fark ettiğimde böyle bir sınıfa baktım bir hocanın masasına derken birkaç kişi daha kalkıp hocanın masasına gitti. Bu kişilerden biri de Rüzgar idi. Sebepsiz yere mutlu oldum. Bana ne oluyor ki sanki? Geziden önce çok heyecanlıydım. 

Beklenen gün geldi. Otobüse çantamı verdim. Akşam okul bir başka gözüküyor gözüme. Otobüse bindiğimde otobüsün beklediğimden daha büyük ve daha güzel olduğunu fark ettim. Herkes bindi sayım yapıldı. Yolculuk başlasın o zaman. Ben normal kıyafet giymiştim ama otobüs ışıkları yakınca bazı kızların eşofman hatta pijama gibi şeyler giydiğini fark edip şaşırdım. Kızlar otobüsün ön tarafına oturtuldu erkekler ise arka tarafta. Orta kısımda ise öğretmenler var. (Ne kadarda haremlik selamlık bir okul). Yol boyunca pek uyuyamadım açıkçası. Sabaha karşı 4'de uykuya daldım, saat 6 ise otobüs gidilecek ilk yere varmıştı. Sabah namazı molasıymış meğer. Saygı duydum. Neyse otobüste uyuyamadığıma göre bir ineyim hava alayım dedim. 

Otobüsten indim. Şaşkınlıktan mı soğuktan mı bilmem ağzım açık kaldı. Bu nasıl İzmir her yer dağ. Deniz falan yok. Güneye indikçe daha sıcak olacağı söylenmişti. Sabah ayazında bir yandan donarken bir yandan manzarayı izliyorum. Bomboş yeşilimsi sarımsı bir arazi. Güneş az sonra çalılıkların arkasından yükselecek. Otobüsten ve dinlenme tesisinden uzaklaştım. Derin derin nefes alıyorum. Adeta soğuğu içiyorum. Güneşin yükseldiğini gördüğümde sanki içimi ılık bir hava kapladı. Başımı ayak seslerini geldiği yöne çevirdim. Gelen Rüzgar idi.

- Üşümüyor musun Sema?

- Allah kabul etsin Rüzgar

elimle, Rüzgar'ın kafasında unuttuğu takkeyi gösterirken. Birbirimize saf saf gülümsedik. Takkesini katlayıp cebine koydu.Sustuk. Güneşin ve doğanın uyanışını izledik. Yanımda oturan arkadaşımın geldik Sema 'uyan' sesiyle bitmesini istemediğim rüyadan uyandım.

 Otobüsten inip otele yerleştik. İlerleyen saatlerde havanın fazlaca ısındığını hissettim, otobüsün dışarısı adeta eriyor. Bir iyi tarafı var oda otobüste yan koltuktaki kız ile iyi anlaşıp kaynaşmam. Eee benim kaynaşma derecem düşük biraz. Adı Meltem çok tatlı bir kız okulda onu çok yanlış tanımışım. Temiz kalpli iyi niyetli bir insan. Uzun yolculuk boyunca otobüsün içinde gezinip bacaklarımızın bağını çözüyoruz. Birde otobüsün arka selamlık tarafı haremlikle iletişimi amaçlıyor tabii. Rüzgar yanımıza geldi. Yine şaka falan yapıyor, bende komik olmasa da gülüyorum.

- Sema nasıl gidiyor yolculuk uyuyabildin mi gece?

- Aslında uyumaya çalıştım ama arkamda oturan kız ayakkabısını çıkartmış ayağını da benim koltuğumun üstüne koydu, hatta kafamı cama yaslamıştım tam dalacakken ayağını kafama doğru düşürdü, sonra 'pardon' falan dedi de 'çek lan ayağını' diyemedim.

- (garip kahkahasıyla) ciddi misin ??? Hocaya söylesene Sema.

- Umarım bir daha yapmaz.

- Şey arka taraf çok güzel gelsenize

- Ilık mı?

- Serin baya hem arka çok boş koltuk var bizde gece uzandık boş koltuklara falan rahat uyuduk.

SIRDAŞ (Fısıltı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin