- Abla sen hiç ezbere şiir biliyor musun?
- Biliyorum Badeciğim ama evet cevabını alıp kurtulamazsın. Dinleyeceksin.
8. sınıftayız. Aylardan nisan ya da mayıs Türkçe hocası tutturmuş şu şiiri ezberleyeceksiniz. Orhan Veli'nin 'İstanbul'u dinliyorum' şiiri. Ezberledim ama bunun bir de okuması var, nasıl okurum, ne yaparım, heyecandan unutursam derken o ders gelip çattı.Liste sırasının başındayım.
Rüzgar arkasını bana döndü:
- Ezberledin mi kız Sema?
- Ya ezberledim de heyecandan karıştırıp rezil olmaktan korkuyorum.
- Tamam bak şöyle yap okurken sadece bana bak sanki daha ders başlamamış sen bana okuyup alıştırma yapıyormuşsun gibi düşün.
- İnşallah işe yarar.
Hoca liste sırasına göre okutmadı, karışık kaldırıyordu, birden en önde oturan Rüzgar'a yaklaştı.
- Sen kalk bakalım
Rüzgar tahtadan biraz uzak, az önce kalktığı sırasına daha yakın, benim tam karşımda. Derin bir nefes aldı.
- İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Sonra takıldı, yere bakıp hatırlamaya çalışıyordu gözlerini sıkıyor, boncuk boncuk terliyordu.
Hoca kafasını kaldırdı:
- Bakın şiir ezberlemek sizi külfet gibi gelebilir ama bir de şöyle düşünün; boğazdasınız karşınızda sevdiğiniz kız, gözlerine bakıyorsunuz ve 'İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı, önce hafiften bir rüzgar esiyor sallanıyor yapraklar ağaçlarda' derken ağaçları gösteriyorsunuz. İleride bu şiiri sevgilinize belki eşinize okuyacaksınız. Hocamız iyi ki ezberletmiş diyeceksiniz. Bu da benim size kıyağım olsun yine iyisiniz. Evet Rüzgar evladım, sanki romantik bir ortamdasın rahatsın sevgiliye okur gibi hadi bakalım.
Rüzgar bakışlarını benim gözlerime sabitledi. Kalp atışlarımın dışarıdan duyulmasından korktum. Ne yapacağımı nereye bakacağımı bilemedim. Eyvah dedim ya gülersem, onu üzersem, odaklandım iyice şiiri hissetmeye çalıştım.
- İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
'Bir kadının' derken vurgu yapmasına şaşırdım ama hoşuma da gitmiyor değil.
Rüzgar artık sakin ve akıcı bir şekilde şiiri okuyor. Başlangıçta ben gerildim ama çaktırmadan sınıfı kontrol ettiğimde herkesin önündeki kitaba bakıp ezber yapması beni rahatlattı. Hoca önündeki değerlendirme kağıdına bakıyor. Rüzgar bana şiir okuyor, İstanbul da geziyoruz adeta.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayık haneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Şiirin bir kıtası var ki içinde 'yosma' geçtiği için bize ezberletilmedi. O kıtayı attık ve son kıta şu şekildeydi.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Rüzgar'ın gerçekten bana karşı bazı duygular beslediğini ilk kez o an hissettim. 'Kalbinin vuruşu' derken elini yüreğine koyup gözlerini kapatarak şiiri tamamladı.
Ben de şiiri bir sonraki hafta okudum. Rüzgar'a bakarak okudum ama şiir gibi okuyamadım dümdüz okudum. Rüzgar'a bakmaktansa yere baktığımda daha az heyecanlanıyordum sanki tüm sınıf karşımda dursa Rüzgar çıksa sınıftan rahat rahat okuyacakmışım gibi geldi.
Her şey bir film sahnesi gibiydi, duygular var ezberlenmiş laflar var, başroller var ama acaba filmin başrolü ben miyim? Duyguların ne kadarı gerçek ne kadarı sahte? Bir yönetmen çıkıp 'kestik' dediğinde yanımda kimse kalacak mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAŞ (Fısıltı)
Подростковая литератураYaşın değil yaşadıkların öğretir sana hayatı. Sadece bir dostluk hikayesinden çok daha fazlası. Kaderin tebeşirle bizim için çizdiği yolun silinen izi. Korkmayın size karanlıkları vaat etmiyorum. Geçmişe özlem duyarken kötü anıları hatırlayamayız. G...