Baharın sıcak havalarına ve uzun gündüzlerine hayrandım.Bana artık pek bahar gelmiyor, kısalan geceler için yastaydım. Her şeye rağmen içimden bir ses bugün güzel bir şey olacak diyordu. Metrodan çıktım eve yürüyecektim güneşin batmasına az zaman kalmıştı. Gökyüzü öyle kızıldı ki durup seyretmek istedim. Burası yüksek bir yerdi şehir ayakların altında gibi. Tokamı çıkarıp rüzgara savurdum saçlarımı . Eve doğru yürürken kalbimi bir his kapladı. Çarpıntı mı vardı bu genç yaşımda.
Daha sakin adımlarla binanın içine girdim. Asansör beklerken binanın kapısının açıldığını duydum. O kişinin Rüzgar olduğunu anladım. Görmeden nasıl tanıdın diye soracak olursanız ' kalbimin yosun tutan kısmı onu gösterir daima '. Onu ve gözlerini çok özlemişim. O gözlere dakikalarca bakabilirdim. Bakışlarımı başka yöne çevirmeye çalıştım.İçimde çocukça bir coşku vardı. Uzun uzun birbirimize baktıktan sonra aynı anda konuştuk.
- Nasılsın?
Gülümsedikten sonra aynı anda
- İyi, sen?
Belliydi karşılıklı konuşmayı beceremeyeceğimiz.
- Görüşmek üzere Rüzgar.
Şaşırdı ve cevap vermek için bekledi. Ben uzaklaşırken sessiz bir 'görüşürüz' duydum.
O gece bir rüya gördüm. Rüyamda onunlaydım. Evimizin karşısında ufak boz bir tepe var. O tepede yalnız ve büyük bir ağaç yaşıyor. Birlikte oraya çıkıyorduk.
Tepeyi çıkarken açan kuşçubuklarının kokusunu içime çektim. O önde ben arkada yürüyoruz. Bazen çıkamıyorum bahanesiyle elini tutuyorum. Ağaç aslında çok büyük değilmiş diyorum. Gölgesinde oturuyoruz. O konuşuyor.
- Yıllar geçmemiş gibi nasıl bu kadar taze kalmayı başarıyor anılarımız.
- Geçmişe ne kadar yakınmışız. Geleceğe de.. Dünden, yarın olur mu?
Onu öyle dikkatle dinliyordum ki öyle odaklanmıştım bakışlarımı direk ona dikmiştim. Onun gözleri de benim gözlerimden yüzümde geziniyordu. Birkaç dakika geçmişti.
'Sema hadi göğe bakalım' dedi ve uzandık yere bulutları izledik. Rüzgarla salınan yapraklar ve çalıların sesini dinleyip, kuşçubuğu çiçeğinin kokusunu içimize çektik, o an içimden dedim ki şuan ölsem ' üstü kalsın' derim.
Kalktık eve doğru yürümeye başladık dur bir saniye diye durdurdu beni. Saçlarımın arasına nazikçe elini uzattı ve saçıma takılan küçük bir yaprak parçasını çıkardı. Bunu öyle bir dikkat, hassasiyetle yaptı ki sanki bir cerrah edasıyla.
Güneş yüzüme doğru vururken rüyadan uyandım. Camı açmak için pencereye yöneldiğimde pencerenin dışında bir kuru yaprak durduğunu fark ettim. Onu heyecanla alıp sakladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAŞ (Fısıltı)
Teen FictionYaşın değil yaşadıkların öğretir sana hayatı. Sadece bir dostluk hikayesinden çok daha fazlası. Kaderin tebeşirle bizim için çizdiği yolun silinen izi. Korkmayın size karanlıkları vaat etmiyorum. Geçmişe özlem duyarken kötü anıları hatırlayamayız. G...