Badeciğim geçen gün evde kitap okurken yine aklıma o geldi. Hani hep aklımda da bazı zamanlarda daha yoğun düşünüyorum onu. Özel günlerde, kutlamalarda, keyifli zamanlarımda onu yanımda arıyorum. Zor günlerimde de, hüzün dolu zamanlarda da onsuzluk her şeyi zorlaştırıyordu. Neyse daldım yine.
Evdeydim sen okuldaydın o saate. Annem anahtarla kapıyı açtı, marketten gelmişti. Poşet ve anahtar sesinin yanı sıra bir de Rüzgar'ın sesini duyuyordum. Yerimden kalkıp kapıya yöneldiğimde annem yalnızdı.
- Anne, sen biriyle mi konuşuyordun,
Diye sordum.
- Evet, Rüzgar asansörden kapıya kadar poşetlerime yardım etti. Ona teşekkür edip annesine selamımı söyledim.
Dedi.
- Yaa, tesadüfe bak, Sema abla.. Ne kadar kibar bir hareket.
- Bence de o iyi biri.
(Birkaç gün sonra)
Bugün annem Fatma ablaya oturmaya gitmişti oraya da Nesibe gelmiş diye beni de çağırdılar. Ben oraya gittim, yani Rüzgar'ın evine. Odasına girdim, merakıma yenilerek. Yatağın çarşafının yan kısmında bir potluk gördüm. Ben genelde günlüğümü yatağımın yanına sıkıştırırım bilirsin. Elim istemsizce o potluğa yöneldi ve oradan bir ajanda çıktı. Çok heyecanlandım ve yapmamam gereken bir şey yaptım. Ajandayı arasında kalem olan sayfasından açtım. Siyah kalemle bastırırcasına yazılmış satırlarla karşı karşıya kaldım.
''Böyle hisetmemeliyim. Neden Allah'ım. Bu bir vicdan azabı mı? Neden Sema' ya karşı böyle yoğun hissediyorum? O aslında bana ve aileme çok uygun bir kız. Ama onu düşünmek beni üzüyor. Kalbimde bir acı beliriyor. Sevgilim olduğunu öğrenmesini asla istemiyorum. Daha yolun başındayım, emin değilim. Onu bu yüzden kaybetmek istemiyorum. Yaptıklarımın farkındayım, ama eski Rüzgar yok artık, değiştim. Onu unutmalıyım. Bu duygulara dur demeliyim. Filiz'i seveceğim ve bu acıyı unutacağım. Ona dair hiçbir şey hissetmeyeceğim. Ama ara sıra flasback gibi geliyor onunla olan anılar, onun masumluğu ve çocukluk yıllarımız. Acaba birgün ona karşı bu hislerim bitebilecek mi? Okul bittikten sonra, ondan ayrı olduğum zamanlarda şöyle bir şey fark ettim: eksik kaldığımı. Keşke onun kalbini görebilseydim, bilseydim ne hissettiğini. Biliyorum ben onu hak etmiyorum. Keşke onunla ergenlikte değil de yetişkinlikte tanışsaydım. Çünkü aklım başıma anca geldi. Aramızda kopmayacağını düşündüğüm bir bağ var. Belki Filiz gidecek başkası gelecek ama o beni eksik bırakan kadın olarak kalbimin kıyısında kalacak. Ve ben onsuz, hep kış mevsimini yaşayacağım. Lütfen onu unutmayı başarayım, bir daha da rüyamda bana onu gösterme. ''
- Böyle işte, o sayfanın fotoğrafını çektim. Bana sevgilisi olduğundan bahsetmemisti. Yazık ya beni haketmediğini düşünüyor.
- Abla hem senden saklamak istiyor hem de seni unutmak istiyor.
- N'apsın. Acı çekiyorum falan yazmış. O, benim onunla ilgili hislerimi bilmiyor ya ondan.
- Senin karşına çıkıp duygularını da söyleyebilirdi. O seninle değil başkasıyla..
- Evet öyle bir gerçek var. Belli ki benden yana bir umudu yok. Ben de onu unutmaya çalışsam iyi olacak.
- Neden hiç bir zaman söylemedin ona hislerini?
' Çünkü gerçekten korkucak kadar büyük ve güçlüydü duygularım. Kalbim hep onu istese de zihnim hep beklememi, yapmamamı söylüyordu. Bir türlü nedenini bulamıyorum. Onu çok özlüyordum, yaşamadığım anıları bile. Sanki ben hiçbir şey yapmasam da onunla aramda bir bağ kalacak ve hiç kopmayacağız gibi hissettiğim için, bir eylemim olmuyordu. O ne kadar uzakta olsa da onu yanımdaymış gibi hissediyordum zaten.' Diye içimden geçirdim. Sessizce. Sessizce yaşadığım gibi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRDAŞ (Fısıltı)
Teen FictionYaşın değil yaşadıkların öğretir sana hayatı. Sadece bir dostluk hikayesinden çok daha fazlası. Kaderin tebeşirle bizim için çizdiği yolun silinen izi. Korkmayın size karanlıkları vaat etmiyorum. Geçmişe özlem duyarken kötü anıları hatırlayamayız. G...