***Melanie***
Bill bunu neden yaptı hala anlayamıyorum.Biz onu bu kadar severken onun bu yaptığı...Dipper o gitti diye bir hafta boyunca odasından çıkmadı ve aldığı karşılık bir ihanet öyle mi?Bill'in gerçekten iyi biri olabileceğine tüm kalbimle inanmıştım.Yanılmışım.
"Ne yani bunu cidden yaptı mı?"diye kükreyen Dipper'ın sesiyle irkildim.
"Artık bu konuyu kapatalım Dipper."
"Hayır Melanie bu konu burada kapanamaz.Olanları Ford amcaya anlatacağım.Onu tekrar göndersin.Yüzünü bile görmek istemiyorum."
Evet Dipper'a hak veriyorum hemde yüzde yüz hak veriyorum.Ama belkide bu kadar sert olmamalıyız.Ona bu düşüncelerimi söyleyemem şuan çok sinirli ve ben bunu arttırmak istemiyorum.
"Tamam dediğin gibi olsun.Ama biraz sakin ol.Kendine zarar veriyorsun.Lütfen.Benim için."
Derin ve hafifletici bir iç çekip
"Peki.Ama sadece senin için Melanie."
Yavaşça başımı sallayıp gülümsedim.Bakışlarım bileğime kaydı.Bill'in bana doğum günümde hediye ettiği bilekliği görmemle gözlerimin dolması bir oldu.
Bill....Ben seni bu kadar severken....
"Neden ağlıyorsun?"Dipper meraklı gözlerle bana bakıyordu.
Bilekliği ona gösterdim.Ağlamam daha da hızlandı.
"Ağlama."diyordu ama ben onu duymuyordum.
Bana sarıldı.
"Benim için ağlama Melanie."
Gözyaşlarımı silmeye başladım.
"Benim için değerli olan birinin ağlaması beni çok üzüyor.Bu yüzden bir daha ağlama."diye fısıldadıdı kulağıma.
Başımı tamam dercesine salladım.
Bilekliği bileğimden çıkarıp cebime attım.
Bir müddet Bill ile alakalı bir şey duymak istemiyorum.
"Bill Gizemli Kulübede hatta benim odamda yaşıyor.Yani ben onu..."diye ağzında bir takım laflar gevelemeye başladı.
"Görmek zorunda değilsin bir müddet bende kalabilirsin."
"Teşekkür ederim."
"Önemli değil."deyip gülünsedim.
Dipper Bill eve gelmeden gitmek istiyordu.Bu yüzden hemen odaya çıkıp eşyalarını topladı.
"Hazırsan gidelim Dipper."
"Gidelim."deyip koluma girdi.
Bu aralar onunla çok yakınız ve bu beni çok mutlu ediyor.
"Aç mısın?Sana yiyecek bir şeyler yapabilirim."
"Aslında çok iyi olur."
"Lazanyaya ne dersin?"
"Süper olur derim."
"O zaman bir markete girip malzeme alalım."
"Tamam."deyip gülümsedi.
Yolda ikimizde sessizdik.Tek gündem Billdi ve bu konu ikimizinde canını yakıyordu.Bu yüzden en mantıklısını yapıp susuyorduk.
Ama benim hala anlamadığım bir şey var.Berly bize ne için büyü yaptı?Amaçları neydi?Ve en önemlisi Bill neden onlarla işbirliği yaptı?
Evet kafamdakı deli sorulara bir sus deyip hayata dönsem iyi olur sanırım.
Az sonra markete geldik.Alacaklarımızın olduğu reyona ilerleyip tek tek malzemeleri aldık.
"İçecek bir şeyler de alalım."
"Olur."deyip gülümsedim.
Şuan kendimi o kadar güvende hissediyorum ki...
Eve geldiğimizde ben mutfağa o da duşa girdi.Lazanyayı yapmak için malzemeleri çıkarıp hazırladım.
Dipper duştayken şarkı söylüyordu.Sanırım alışkanlık olmuş çünkü daha önce hiç birinin yanında şarkı söylediğini duymamıştım.
Sesi başka insanlar için güzel değildi ama benim için hiçbir şarkı onun kadar huzur veremezdi.
Ben sofrayı hazırlarken oda duştan çıkıp yanıma geldi.Saçları dağınıktı.Sıcaktan dolayı yüzü kızarmıştı.Eliyle kafasını kasıyıp
"Benim burada kalmam seni için problem değil dimi?"
"Saçmalama tabiki de değil.Aksine çok mutluyum."
"Sevindim."
"Otursana."deyip masayı işaret ettim.O da cevap olarak oturdu.
Yemeğimizi yeyince televizyon izlemek için salona gittik.
Bir komedi programı izlemeye başladık.Aslında hiç komik değildi.Hatta çoğu espri saçmaydı ama biz gülüyorduk.
Gerçekten tuhaf bir durumdu.
***Dipper***
Melanie televizyon izlerken omzumda uyuyakalmıştı.Uyandırmak istemedim çünkü çok güzel uyuyordu.
Gerçekten bir meleğe benziyordu.
Ona bakınca kalbimin göğüs kafesimi kırarcasına atmasına engel olamıyordum.
Ne yani ondan hoşlanıyormuydum?Bu mümkün olabilir mi?Peki o da beni seviyor mudur?Umarım öyledir çünkü onu seviyorum.
Daha önce kimseye böyle duygular hissetmemiştim. Wendy'e bile.
Biraz daha onu seyrettikten sonra elini tutup gözlerimi kapadım.Gitgide uykum geliyordu.
***Sabah/09.00***
"Dipper."diye mırıldanan Melanie'nin sesiyle uyandım.O da uyuyordu.Sanırım sayıklıyor.
"Efendim?"dedim usulca
"Gitme."diye cevap verdi.Acaba rüyasında ne görüyor?
"Merak gitmem."dedim.Sıkı sıkı sarıldı bana.
Acaba o da beni seviyor olabilir mi?
Biraz daha öyle kaldık.Sonra Melanie uyandı.
Hemen sıçrayarak ayağa kalktı.
"Aa...Ben...Şeyy...Yani burada şey olunca şey olmuş.Şey ettim bende."
Kahkaha atmaya başladım.Çok komik ve çok tatlı duruyordu.Bileğinden tutup yanıma oturttum.Şaşırmışa benziyordu.
"Sorun yok."
"Peki.Gece rahat ettin mi?"
"Çok rahattım.Ama gülüşünün bittiği yerde uyusam daha rahat olurdu."dedim.Dememle birlikte yüzünün kızarması bir oldu.
"Hadi kahvaltı yapalım!"diye sıçradı bu kez.
Peki ısrar etmeyeceğim.
"Dipper."
"Efendim?"
"Benin duşa girmem lazım da..."
"Kahvaltıyı ben hazırlarım."
"Teşekkür ederim."deyip yanağıma bir öpücük kondurdu.Sevinçle banyoya ilerledi.
Bende öptüğü yeri tutarak arkasından bakakaldım.
Kendime gelmem biraz zaman aldı.Dolabı açıp kahvaltı için lazım olan şeyleri çıkardım.
Birkaç domates doğramam gerekiyordu.Domatesleri dolaptan çıkarıp yıkadım.Merdivenlerden ayak sesleri geliyordu galiba Melanie geliyordu.
"Ne yapıyorsun?"
"Domates doğrayacağım."
"Ver ben de yapayım."deyip bıçağı elimden aldı.Yavaş yavaş doğramaya başladı.Ben de arkasında onu izliyordum.
Bıçak birden eline geldi.İşaret parmağı boydan boya kesilmişti.
Hemen suyun açıp elini suya tuttum.Kanama biraz azalınca yara bandı taktım.
"Acıyor mu?"
Hayır anlamında başını salladı.Hiç bir şey demiyordu.
Elini öptüm sonra belinden tutup sandalyeye oturttum.
"Sen otur Prenses ben hazırlarım."deyip tekrar hazırlamaya devam ettim.Her şey hazırdı.
Ben de sofraya oturup Melanie ye eşlik ettim.
"Bugün ne yapıyoruz?"diye sordum.
"Bilmem.Evde otururuz diye düşünmüştüm."
"Evde oturmak biraz sıkıcı değil mi?Öğlen sinemaya gideriz.Akşam dondurma alıp tepeye gideriz.Sonra da gün batımını izleriz olmaz mı?"
"Olur"deyip gülümsedi.Sofrayı beraber toparladık.
Biraz televizyon izledik.Melanie hazırlanmak için yukarı çıktı.
Ben televizyon izlemeye devam ettim.
Yaklaşık yarım saat sonra yanıma geldi.
"Ben hazırım."
Çok güzel olmuştu.Kot bir elbise ve altında beyaz bir spor ayakkabı vardı.Saçlarını örmüştü.
Tanrı'm!
"Çok güzelsin Prenses."
"Teşekkür ederim. Sen hazırlanmayacak mısın?"
"Ah tabi ya.Ben de hazırlanayım."deyip yukarı çıktım.Valizimden bir kot pantolon ve beyaz keten bir gömlek çıkardım.Giyinip aşağıya indim.
"Hadi gidelim."
"Tamam."deyip koluma girdi.Birlikte sinemaya doğru yürüdük.Içeri girip film seçmek için panoların yanına gittik.Melanie bir polisiye girmek istedi.Ben de kabul ettim.
Film bittiğinde çıkışa doğru ilerledik.
"Sence film güzel miydi?"
"Bence çok güzeldi."
Saat dört olmuştu.Güneş o kadar yakmıyordu.Tepeye doğru yürüdük.Dondurma almak için aşağı yoldan gittik.Ben kakaolu aldım,Melanie de sade aldı.Elimizde dondurmalar tepeye çıktık.
Güneşi en güzel gören yere yani en uca oturduk.Güneş yavaş yavaş batıyordu.
"Çok güzel değil mi?"dedi Melanie.
"Evet."diye yanıt verdim.
Melanie ye olan sevgimi itiraf etmek istiyorum ama ya o beni sevmiyorsa?En azından şansımı denemeliyim.
"Melanie."
"Efendim?"
"Ben böyle şeyleri pek beceremem ama sana söylemek istediğim bir şey var."
"Dinliyorum."
"Sen benim şu hayatta en çok değer verdiğin insanlardansın.Hatta daha ötesin.Ben senin yanında kalbimin atışında engel olamıyorum.Ben...Ben seni seviyorum Melanie."
"Dipper...Sen?"
"Peki sen Melanie sende beni seviyor musun?"
"Evet."
Tanrı'm oda beni seviyor.
Yavaşça ona yaklaştım ve onu öptüm.
Oda bana karşılık verdi.
"Seni Seviyorum Melanie"
"Ben de seni seviyorum Dipper."
Ikimizde başımızı birbirimize dayadık ve gülümsedik.Sonra sarılarak gün batımını izledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IM IN LOVE WITH YOU,DIPPER
FanfictionGravity Falls'a taşıdığımızdan beri hayatım çok değişmişti.O kadar çok insan tanımıştım ki.Herkes birbirinden farklıydı.Evet zaten bu her yerde böyleydi ama buradaki hiçbir insan normal davranmıyordu.Birbirlerinden öyle bağımsızlardı ki tek bir ort...