Binlerce kez iyiyim dememe rağmen Dipper yüzünden iki haftadır beni zorla yatakta yatıyor. Ve ben bu duruma sinir oluyorum. Alt tarafı burnum kanadı ne var yani bunda. Bu süreç içinde Melanie'nin büyükannesi kız kardeşi Bayan Watson'ı görmek için Pensilvanya'ya gitmişti. Dipper ise Bill'in artık burada yaşamıyor olmasına rağmen fırsattan istifade Melaniede kalıyor. Ben ise yatakta yatıyorum. Asıl delice olan ise Candy ve Grenda'nın beni böyle yatağa mahkum etmeleri. Gerçekten çok sıkılıyorum. (😡)Bugün bir fırsatını bulup kaçacağım.
**Melanie***
Dipper ile temizlik yaparken telefon çaldı. Neşeyle gidip telefonu açtım. Telefondan gelen sesle neşem solmuştu. Arayan Gideondı. Gerildiğim için ne dediğini dinleyemiyordum. Biraz dikkat kesilip cümlesinin sonuna yetişmeye çalıştım.
"Dipper seni sevmiyor!"dedi. Dediklerini dikkate almadım. Çünkü yine Dipper'ı kıskanıp saçmaladığını biliyordum. Hiçbir şey demeden telefonu suratına kapadım.Yapmamam gereken bir şey yaptığımı biliyordum. Onu sevmesemde ona iyi davranmalıyım. Ama Dipper'ı germek ve onu kırmak isteyeceğim en son şey olur.
"Kimdi?"dedi Dipper. Sesi neşeliydi. Şüphe duymamış veya kızmamıştı.
"Büyükannem."dedim. Ona yalan söylemek istemiyorum. Ama bu bizim iyiliğimiz için. Gülümsemekle yetindi. Bana inanmıştı. Keşke inanmasaydı. Zorla gülümseyip yanına gittim. Onu aldatmıştım. Aldatmak sadece başka bir erkeği sevmek değildi ona yalan söylemiştim. Onu aldatmıştım.Gözlerinin içine bakıp durdum. Gülümsüyordu. Onun mutluluğuna karışmak istedim. Iyice sokulup dudaklarına yaklaştım. Nazik bir şekilde öptüm. Geriye çekilip hiçbir şey demeden odama gittim. Ne yapmaya çalıştığımı anlamamıştı biliyorum. Şuan sadece ağlamak istiyorum. Deli gibi ağlamak. Yalnız kalmak ve kendimi öldürmek istiyorum. O bana güveniyor ve ben ona yalan söylüyorum. Ne iğrenç bir insanım ben böyle. Odamın kapısını kilitleyip yatağa oturdum. Kulaklıklarımı takıp en sevdiğim şarkıyı açtım. Gözlerimi kapayıp müziğe karışmak istedim. Bir müddet sonra uyuyakaldım.
Uyandığımda hava kararmıştı. Hala çalan müziği kapayıp yataktan kalktım. Ağlamış olmalıyım ki yaptığım ıslanmış. Aşağı inip Dipper'a baktım. Yoktu. Masada bir not vardı.
Sanırım kendini iyi hissetmiyorsun. Sana yardım etmek isterdim ama sen istemiyorsun sanırım. Herkes yalnız kalmak ister. Yalnızlığınla sana iyi geceler diliyorum prenses. Umarım daha iyi olursun.
Notu katlayıp cebime koydum. Bir bardak su içip koridordaki hırkamı giydim. Hızlıca dışarı çıktım. Koşarak Gizemli Kulübeye gitmeye başladım. Daha çabuk varmak için ormana saptım.
Bir çığlık duydum. Bir kız çığlığı. Garip yaratıklardan birini görüp korkmuş olmalıydı. Dipper bana birkaç büyü öğretmişti. Kendimi korumam için. Bu yüzden tereddüt etmeden yoluma devam ettim.
Ama gördüğüm manzara hiç beklemediğim bir şeydi. Bir ceset ve iki adam. Az önceki çığlık cesete ait olmalı! Adamlar beni fark etmeden gitmek istedim ama başaramadım. Adamlardan biri beni görmüştü. Elinde bıçakla bana doğru ilerledi. Eğer izlediğim filmler gerçeğe benziyorsa görgü tanığını ortadan kaldırmaları gerek! Adam oldukça pis bir sırıtışla üzerime geliyordu. Korkudan dilim kilitlenmişti. Bağıramıyordum. Ama koşmayı akıl etmiştim. Hızla koşmaya başladım. Okulun spor kulübünde olmam ilk kez işime yarıyordu. Koşarken ayağım bir taşa takıldı ve yere düştüm. Adam beni belimden tutup kaldırdı. Çok güçlüydü. Beni omzuna atmıştı. Ondan kurtulmam imkansızdı.
Ağlamaya başladım bir yandan da omzuna yumruk atıyordum. Bağırmak istiyordum ama yapmıyordum. Adam beni sertçe yere fırlattığında bağırabilmiştim.
"Imdaaaatt!"
"Kapa çeneni!"diye kükremişti adam. Diğeri ceseti gömmek için bir çukur kazıyordu. Belki ikimizi birden içine atacaklardı ve bu fikir beni korkutuyordu. Adam üstüme oturdu ve hırkamı çıkardı. Ne yani bana tecavüz mü edecekti?!Korkum artmaya başlamıştı. Çıkarabildiğim kadar yüksek bir ses çıkarıp
"Dippeeeer! Yardım edin! Kimse yokmu?!"diye bağırmıştım. Korku kemiklerime kadar işlemişti. Kalbim ağzımda atıyordu. Adam bana pis bir şekilde bakıyordu. Dizimi büküp erkekliğine vurdum. Acıyla inledi. Üstümden kalkıp bağırmaya başladı. Yattığım yerden kalkıp koşmaya başladım. Ama adam bana yetişmişti. Beni tekrar yakaladı. Çenemden kavrayıp yukarı kaldırdı. Cebinden bir bıçak çıkartıp yüzüme bir çizik attı. Bıçağın açtığı yara yanıyordu. Adam beni yere fırlattı. Başımı çarptım ve basım dönmeye başladı. Gözlerim kararıyordu. Nefesim kesik kesik çıkıyordu. Duyduğum son şey adamın bana küfür edişiydi.***Dipper***
Sabaha karşı uyanmıştım. Mabel hala uyuyordu. Onu uyandırmamak için yavaş adımlarla odadan çıktım. Yüzümü yıkayıp bahçeye çıktım. Üzerimde hala pijamalarım vardı. Aldırmadım. Güneş yüzüme düşüyordu. Hava çok güzeldi. Bugün Melanie ile yürüyüşe gidebilirdik. Hala uyanmamış olacağını düşünürek onu aramadım. Polis arabasının bana doğru yaklaştığını gördüm. Merak etmiştim. Muhtemelen Stan Amcayla ilgiliydi. Yanlarına gittim. Araladıkları camdan içeri bakıp;
"Buyrun?"dedim. Şerif bana bakıp;
"Dipper Pines?"dedi. Merakım iyice artmıştı.
"Buyrun benim?"dedim. Şerif arabadan inip bulutlu gözlerle bana baktı. Bir şey söylemesi gerekiyordu ama yapamıyordu sanki.
"Bu hırkanın sahibini tanıyor musunuz?"dedi. Elinde hırkayı alıp baktım.Bu Melanie'nin hırkasıydı. Üstelik kanlıydı! Beynim buz kesilmişti âdeta. Sanki bir şey kafamı sıkıyordu. Düşünemiyordum. Bu hırkada kanın ne işi vardı?!
"N-Nerde buldunuz bunu?"dedim. Sesim titremişti.
"Dün gece ormanda bir cinayet işlenmiş. Cesetin yüzü belli olmuyor. Parçalamışla. Olay yerinde bu hırkayı bulmuşlar. Kimin olduğunu biliyor musun?"
Şerif'in sözleri beynimde yankılanıyordu. Melanie öldürülmüşmüydü?
"Bu Melanie'nin."dedim
Şerif ismi not etmişti.
"Beni oraya götürür müsünüz?"dedim. Anlayışla karşıladı. "
Buyrun."dedi. Arabaya oturdum ve meleğimin yanına gitmeyi bekledim.Kısa bir süre sonra gelmiştik. Sarı kurdelelerin önüne geçemiyordum. Gözlerimden süzülen yaşlara aldırmadım. Hırkaya daha çok sarıldım. Kokuyu içime çektim. Ne yani şimdi ben bu kokuyu bir daha asla çekmeyecekmiyim içime? Öldü mü o? Kim yaptı bunu ona? Kafamda binbir tane soru vardı. Yere çöküp ağlamaya başladım. Bir yandan da bağırıyordum. Sinir krizi geçiriyordum. Toprağı avuçlayıp nefes almaya çalıştım. Kafamı kaldırdığımda yerde bir kağıt gördüm. Ben gidip alamayacağım için Şerif'e söyledim. Gidip kağıdı aldı ve bana uzattı. Bu benim ona yazdığım nottu. Notu okumuştu ve yanıma gelmeye karar vermişti. Eğer gitmeseydim ölmeyecekti!
Benim yüzümden öldü!
Onu ben öldürdüm!
Ayağa kalkıp koşmaya başladım. Şerif arkamdan gelmemişti. Böylesi daha iyiydi. Yalnız başıma ölmek istiyordum. Olabildiğince hızlı koşuyordum.Sonunda uçuruma gelmiştim. Eğer o yoksa bende olamazdım! Onu ben öldürmüştüm. Yalnız kalmak istedi diye ona küsmüştüm ve onu öldürmüştüm. Uçurumun kıyısına oturup hırkaya sarıldım.
Gözümden süzülen yaşlar hırkaya ulaşıyordu.
"Özür dilerim prenses."deyip ayağa kalktım. Tam kendimi bırakacaktım ki arkamdan gelen ses buna engel oldu.
"Dipper!"
Arkamı dönüp baktım ve sesin sahibine sarıldım. Ağlıyorduk. Ikimizde. Yere yığıldım titreyen dizlerim beni daha fazla taşımamıştı. Oda oturmuştu yere. Hıçkırarak ağlıyorduk. Kendimi ona bıraktım.
Gözlerimi kapatıp ağlamaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IM IN LOVE WITH YOU,DIPPER
FanfictionGravity Falls'a taşıdığımızdan beri hayatım çok değişmişti.O kadar çok insan tanımıştım ki.Herkes birbirinden farklıydı.Evet zaten bu her yerde böyleydi ama buradaki hiçbir insan normal davranmıyordu.Birbirlerinden öyle bağımsızlardı ki tek bir ort...