M i c h a e l
"Haydi tatlım, benimle bir tur atacaksın sadece." Gözlerimi yaşlı kadından çevirerek ellerimle oynamaya devam ettim.
"Hanımefendi..." diye başladım ve başımı kaşıyarak devam ettim. "Çok güzel br bayansınız ama benim bacaklarım felçli." Umutsuzca gülümsediğimde kadının yüzü düştü.
"Oh, üzgünüm. Yine de teşekkürler." Eğilip yanağıma sulu bir öpücük bıraktıktan sonra uzaklaşırken bana bakmadığını varsayarak yanağımı sildim.
Bisküvi yiyerek yanıma gelen çocuğu ancak oturmadan hemen önce fark edebilmiştim. "Bayan Harper tam bir sürtük." Bir ısırık daha aldı. "Muhtemelen gençliğindeki gibi."
"Yaşlı bir bayan hakkında hiç de doğru konuşmuyorsun." Gözlerim bileklerimdeki büyük izlerde ve kendi deri rengimden farklı görünen bölgelerde gezdi.
"Bu kibar halim." Bisküviden uzattığında elimi hayır dercesine salladım. "Ben Calum ve sen de Michael."
"Ama--"
"Yan odanda kalıyorum, James'in ismini inlediğini duydum." Bisküviyi bitirdikten sonra ellerini silkeledi. "Gördüğüm kadarıyla intihar vakası öyle değil mi?"
Başımı salladım. "Ya sen?"
"Uyuşturucu satarken işler düzgün gitmedi, çetenin başına bela olmamak için kendimi vurdum." dedikten sonra tişörtünü kaldırıp üç yara izini ortaya çıkardı. "İntihar sanıyorlar, sinir bozucu ama iyi bir şey."
Gülümsedim ve parmaklarımla oynadım. "Bu kadar basit miydi, hayatını burada geçirmene değiyor mu?"
Omuz silkti. "Bedava yemek, yer ve abur cubur var. Daha ne isteyebilirim?" Koluyla beni dürttü. "Dalıp gitmeden önce buraya gelmeden ne yapıyordun onu anlat."
"Polis olacaktım." deyince kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Bir nişanlım vardı, ve bir de oğlum. Yasak aşkımı öğrenince gittiler. Ardından devamsızlık yüzünden akademiden atıldım."
"Vay canına, kötü olmuş. Peki diğerine ne oldu?"
"O da aynı günün erken saatlerinde gitmişti." Elimi saçlarımdan geçirdim. "Kaybedecek bir şeyim yoktu, kafayı çekip meyve bıçağıyla bileklerimi parçaladım."
"Acayip hikaye. Seni sevdim."
Gülümsemeden edemedim ve ayağa kalktım. "Yorgunum, uyumam gerekiyor."
"Pekala." Yürümeye başladığım zaman arkamdan seslendi. "Eğer bir arkadaşa veya saksoya ihtiyacın olursa kapımı çalmaktan çekinme." Ona orta parmağımı göstererek odama ilerlerken sırıtıyordu.
Kapımı kapattım ve yatağıma oturup yastığın beyaz kılıfına sakladığım sigarayı çıkardım. Zaten sandviçimin etrafından aldığım alüminyum folyoyla duman dedektörünü kapatmıştım bu yüzden sigarayı yakıp yatağıma kurulmam uzun sürmedi.
Gözümün önünde beliren silüetler uykumu böldüğü gibi keyif yapmama da izin vermiyordu. Gözümü her kapattığım anda bir tarafta yeşil gözleriyle ve pembe yanaklarıyla biricik oğlumu, diğer tarafta ise Luke'un beni öpmek için yaklaşan yüzünü görüyordum.
Deli değildim ama yakında kafayı yiyeceğim kesindi.
Malum sevmem siktir malum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gravity + clemmings (-)
Fanfiction"Nereye gittiğim fark etmez, ruhuma baskıladığını hissedebiliyorum." -Sequel to Sink or Swim- Önce ilk kitabı okumanız önerilir. For you: @muke4world © hoodwincliffings