Süprüzzz
Bu bölüm Luke'un ağzından ehehehe çünkü neden olmasın değil mi?L u k e
"Hey, çaylak!" Arkamı dönüp baktığımda devrem Steve'i gördüm. "Öyle akademiyi uzaktan bitirmekle olmaz o işler, bir akıl hastanesine gidiyoruz. Bu, babaannenin evindeki kedilerden çok vurulmayı bekleme potansiyeli olan hedef var demek."
"Emniyeti kapalı unutmam, merak etme." dedim gülerek. Siyah botlarım, Los Angeles güneşinde parlarken birkaç sokak ötedeki asfalt çalışmasından dolayı etraf zift kokmuştu. Buranın değişik havasını özlemiştim.
Geri dönmek güzeldi.
"Aman tanrım, sanırım köpek kakasına bastım." Hillary ayağını kaldırıp altına bakarken yanından geçip yürümeye devam ettim.
"Ekipte normal bir insan yok ki amına koyayım. Bir moruk, bir çaylak, bir tipik beyaz kız ve bir İrlandalı ayyaş." Aksanıyla konuşan Dave'e baktığımızda devam etti. "Merak etmeyin, bugünkü hakkımı akşama saklıyorum."
Camekan kapıyı iterek içeri girdiğimde danışma kısmındaki esmer kız gözlerini bana dikti. Hillary ve Steve dışarıda kalırken Dave ile içeri girdik. "Merhaba memur bey...ler. Nasıl yardımcı olabilirim?"
Kimliğimi arka cebimden çıkartıp gösterdim. "Memur Hemmings ve arkadaşım Memur Coulson," dedim Dave'i göstererek "...bir uyuşturucu soruşturması için geldik."
"Oh..." dedi kız saçlarıyla oynayarak. "O halde müdürümü çağırmalıyım."
Telefonu kaldırdığı sırada Dave onu durdurdu ve derin aksanıyla memleketini ifşa ederek konuştu. "Neden sadece bize Calum Hood'un nerede olduğunu söylemiyorsunuz?"
Sol arka tarafımdan birinin küfür ettiğini duydum, arkamı döndüğüm sırada gördüğüm kişi esmer biriydi. Ben ona bakarken gözlerini kocaman açtı ve ardından koşmaya başladı. "Los Angeles polisi! Dur!" diye bağırdı Dave fakat genç adam koşmaya devam etti. Peşlerinden koşmak yerine Hillary ve Steve'in yerlerinde olduklarından emin olunca arka kapıya koşturdum.
Koltukların içinden zıplayarak geçen esmer adamı görebiliyordum. Onun da beni görüp yönünü değiştirmesi uzun sürmemişti.
Koşmaya başladığım sırada koridordaki odalardan birine girdi. Silahımı çıkardım ve sol elimle kapıya vururken emniyetini açtım. "Polis, açın kapıyı!" Kapı açıldığında karşıma yeşil saçlı bir adam çıktı.
"Neler oluyor?" dedi fakat onu dinlemeyip içeri girdim. Tuhaf olan kimsenin odada olmamasıydı. "Buna hakkınız olduğu--"
"Delik nerede?" dedim yatakların altına bakarak. Cevap vermeyince silahı ona doğrulttum. "Delik nerede dedim?!" Korkuyla dolabı gösterdiğinde birkaç hamlede ittim ve ızgarayı açık bir şekilde buldum. Hızla geçerek çitlerin olduğu alana geçtim ve tırmanmaya çalışan Calum'u belinden yakalayıp yere fırlattım.
"Susma hakkına sahipsin, söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılacaktır." Kelepçeyi bileklerine geçirdiğim sırada çöp kutularının arkasından bir ses geldi. "Kim var orada?!"
Calum'u yanıma koşan Hillary'ye teslim ettikten sonra çöp kurularına koştum ve silahı doğrultup arkasına baktım.
Burada kim varsa çoktan kaçmış gibi görünüyordu.
Ahahahaha acaba kimdi tahminleri alayım
Kesin madonna diyenler 1
Müşo diyenler 2
Bendim diyenler 3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gravity + clemmings (-)
Fanfic"Nereye gittiğim fark etmez, ruhuma baskıladığını hissedebiliyorum." -Sequel to Sink or Swim- Önce ilk kitabı okumanız önerilir. For you: @muke4world © hoodwincliffings