***
Geniş salonun beyaz mermer kaplı zemini üzerinde dolaşan bir çift siyah kösele ayakkabının tabanından çıkan sesler, salonun beyaz duvarlar arasında yankılanıp yalının sağlı solu açık olan oldukça büyük ahşap kapıları arasından dışarıya çıkarak, yağmur damlacıklarının uğultusu arasında kaybolmadan hemen önce, kapı önünde çaresizce bekleyen Hasret hanımın kulağına, İbrahim beyin yaklaştığını fısıldıyor. Her geçen an nota ayracını andıran bu seslerin biraz daha yakınlaşmasıyla, içinde büyüyen tedirginliğinin bedenini titretmemesi için vücudunu biraz daha kasmak zorunda kalıyordu.
Sağ elinde ki kulağına yapıştırdığı telefonuyla, varlığından habersizmiş gibi durduğu Hasret hanımın önünde,
-Boş yere aratma şirketti Aslı, Mustafa yalan söylemiş kutu Aylin'de. İkisi de telefonu açmıyor İsmete söyle acele etsin diyerek telefonu kapatıp, lacivert kumaş pantolonun sağ cebine koydu. Ardından Mavi gözleriyle merdivenlerin hemen önünden bahçe kapısına uzanan parke taşlı yolda, yağmurun altında ıslanarak kendisine doğru koşan Ayça ile Hasan'a baktı. Yüzünde ki gerginliği yumuşatmak istercesine, hafifçe kafasını öne eğip avuçlarıyla yüzünü ovarak,
- Selim nerede Hasret ? diye sordu.
Kasılan vücudunun titrememesine daha fazla engel olamayıp, ne diyeceğini bile düşünmeden ''Şeyde efendim'' dedi.
Avuçlarının yumuşatmayı beceremediği gergin yüzünü hafifçe çevirerek kan dolu bir çanakta yüzüyormuş gibi görünen mavi gözlerini Hasret hanıma dikti. Dudaklarından dökülen her kelimede biraz daha yükselen sesiyle,
-Selim nerede Hasret ? diye tekrarladı.
İbrahim beyden kaçırdığı gözlerini, medet umarcasına merdivenlerden çıkmaya henüz başlayan Ayça'ya dikip ''Şeye gitti efendim şeye'' diye mırıldandı.
Hasret hanımın çaresiz bakışlarını fark etmeyen Ayça, nefes nefese İbrahim beyin tam karşısında durdu. Yağmurun ıslatıp alnına yapıştırdığı saçlarını sağ eliyle kenara doğru kaydırıp kendinden emin bir şekilde,
-1 saat 20 dakika önce çıkmışlar, kutuda Aylin hanımın elindeydi efendim. Dedi.
-Haberim var. Diyerek, Ayçayı geçiştirip, bir an olsun gözlerini ayırmadığı Hasret hanıma doğru dişlerini sıkarak '' Şey ney Hasret. Selim nerede diye'' bağırdı ve öfkeyle üzerine doğru yürümeye başladı.
Selim'i kahvaltıdan sonra bir daha görmeyen Hasret hanım, ıslanmış gözleriyle ne diyeceğini bilmeden çaresizce üzerine doğru öfkeyle yürüyen İbrahim beye bakıp yutkunarak, tıpkı vücudu gibi titreyen sesiyle.
''Bilmiyorum efendim.'' Dedi.8 gündür eşi Aylin'in durumunu 16 yıldır yanlarında yaşayan artık çalışanmış gibi değilde ailesiymiş gibi gördüğü, Hasret ile Selim'in. Kendisinden nasıl saklayabildiklerini düşündükçe deliye dönen İbrahim bey. Neredeyse omzuna gelen boyuyla karşısında tir tir titreyen Hasret hanımın göz yaşları içinde ki çaresiz bakışlarına aldırmadan, sağ elini olabildiğince gererek havaya kaldırdı. Ayçanın arkasından çıkan Hasan'ın, Hasret hanımın önüne geçmesiyle, İbrahim beyin havaya kalkan eli Hasan'ın sol yanağında patladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN TEPE (#JustWriteIt)
Mystery / ThrillerSabırlı ol yazılan senin kaderin... Kapınıza geldiğim o günü hatırladınız değil mi? Birbirinden habersiz gelişi güzel yaşanılan onca hayata, canından bezdi deyiminin tohumlarını bir an olsun durup düşünmeden hoyratça serptiğimiz o gün. Canland...