Bölüm 14

302 157 63
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Gerilen duygularının kalınlaştırdığı sesiyle, bakışlarının Emin'in yere  bıraktığı ajandaya dikip,

-Ne demek istiyorsun sen? Diye sordu.

Yanaklarından süzülen göz yaşlarını silerek,

-Keşke buraya hiç gelmeseydik diyorum baba başka ne diyeyim ki sana keşke diyorum evet. Çünkü, yirmi yıl baba dile kolay değil mi? Mutluluğun, huzurun, aydınlığın hüküm sürdüğü güzel hayatıma birden çöken karanlığın sebebini deli gibi merak ettiğim halde duyduğum, gördüğüm, şahit olduğum onca şeye rağmen sormaya çekindiğim hatta yaşanılanları beynimde yorumlamaktan bile korkarak yaşadığım yirmi yıl...
  Az önce yaşadıklarını anlatırken bana düşün, hayal et ve söylediklerimi vicdanınla yorumla yorumladıklarınla da beni adaletli yargıla demiştin. Şimdi bir de sen hayal et baba karşında bir adam var. Baban olsun, kardeşin olsun, çocuğun olsun hiç farketmez herşeyi doğru yaptığın halde ailenin birden dağıldığını, hayatının birden bire paramparça olduğunu ve yıkılan hayatının sebebinin o adamın yaptıkları, yaşadıklarıyla sakladıklarıyla ilgili olabileceğini düşün. Hayatına birden çöken karanlığın sebebinin o adam olabilme ihtimalini hayal et  düşünebiliyor musun bunu? O ihtimalin içini nasıl kemirebileceğini, o ihtimali sorgulamamak için kendinle ne kadar mücadele vermek zorunda kalacağını o ihtimali sorgulayamamanın canını ne kadar yakabileceğini hayal edebiliyor musun baba? Üstüne yıkılan hayatının enkazı altında çaresizce yaşama tutunmaya çabalarken, o ihtimali gözardı etmenin hiç bir işe yaramayacağını anlamanın senin canını nasıl yakabileceğini lanet olası canımın nasıl yandığını hissedebiliyor musun?

Ne yaşadığını bilmeden yaşadığın kötü şeyleri sana unutturup sadece mutlu olabilmen için harcanmış yirmi yıl...
  İki kelime değil mi baba, Yirmi yıl bak ne kadar kolay söyleniyor. Sakın yanlış anlama başına kalkmıyorum ama keşke diyorum baba keşke tepedeki kuyunun karanlığına göz yaşlarını akıtırken  gözünden düşen damlaları yutan o karanlığın senide yutmaması için en güzel yıllarını gençliğini yakan, yanan gençliğinin alevlerinin aydınlatamadığı karanlığına hiç düşünmeden geleceğinide odun yapıp atan oğlunun gözlerine biran olsun dönüp baksaydın be baba. O tepe de  o kuyunun başında gözlerine bile bakmadığın oğluna az önce hatırla diyordun ya şimdi de sen hatırla. Serhat yapmadı o yapamaz o kimsenin canına kıyamaz diyerek göz yaşları döktüğünde yanına gelip seni teselli etmeye çalıştığım günleri hatırla. "İçim yanıyor oğlum senin evladın yok ki yangınımı bilesin, beni anlayasın derdime derman olasın "derdin. Haklıydın baba  yorgunluğumu, bezginliğimi, kırgınlığımı sıcak bir yuvanın büyük salonunda cıvıldayıp oynayan  etrafına gülücükler saçan küçük bir çocuğa sarılıp atamadım hiç güzel bir kadının nur yüzüne bakıp gözlerinde ışıldayan sevgisiyle kalbimi hiç ısıtmadım. Ellerine dokunup hiç huzur bulmadım. Yaptığı güzel yemekleri yiyip çocukları için çocuklarımız için  geleceğimiz için hiç mücadele etmedim. Seni nasıl anlayabilirim ki ben değil mi? Yanıldın baba her zaman olduğu gibi yine yanıldın. Hayatımı, hayatımızı karartmış olma ihtimaline rağmen ben, o adamı bir an olsun sevmekten hiç vazgeçmedim. Ben bütün hayatımı, doğmasına izin vermediği çocuklarıma değil o adamın yani babamın mutluluğuna adayıp mücadele ettim. Sen benim çocuğumdan daha öteydin babam. Keşke kuyunun karanlığına değilde, gözlerimden yaş yerine yirmi yıl boyunca yılmadan mücadele ettiğim herşeyin akıp gittiğine baksaydın, anlasaydın beni o tepe de baba. Anlasaydın da hadi gidelim dediğimde, sana yalvardığımda sözümü dinleseydin. Dönüp gitseydik evimize, keşke yaşanılan herşeye rağmen sana bunca yıl hiç birşey sormayan oğlunun suskunluğunu salaklığına değil, seni kaybetme korkusuna bağsaydın. Keşke sus anlatma şimdi sadece dinlen dediğimde sussaydın da bunları bana anlatmasaydın. Seveni, sevdiğinden ayırmasaydın. Diyerek gözlerini Fikret beyden kaçırıp ayağa kalktı ve büyük bir öfkeyle ,

DERİN TEPE (#JustWriteIt)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin