***
"Üçüncü yılımda af geldi. Koğuşta ki arkadaşlar ile Cezaevi Müdürünün verdiği az bir parayla Cezaevi kapısından çıktım. ilk bulduğum otobüse binip doğruca Seher'e, Çatalkaya köyüne gittim. Koskoca üç yıl kim tanıyacak beni diye geçirip içimden Seher'in evinin önünden geçtim. Üç yıl tıpkı benim gibi Seher'in evini de viraneye çevirmiş."
"Bakımsız evin bahçesini kaplayan diz boyu otların arasında oynayan mavi gözlü bir erkek çocuğu gördüm, canım kaynadı birden çocuğa ama giremedim cesaret edemedim o kadarına evin biraz ilerisinde oynayan küçük çocukların yanına gittim. Seher hamile kalmış, doğumdan hemen sonra babası Seher'i öldürüp kuyuya atmış." Diyerek sustu.
Yatağının yanında duran sehpanın üzerinden bir tane kağıt mendil alıp gözleriyle birlikte akan burnunu silerek, oğlu Emin'in gözlerine bakıp devam etti.
-Koskoca üç yıl. O lanet gece neden kaçtığı mı, neden Seher'i yalnız bıraktığı mı düşünerek, kendimi heder ettiğim üç yıl. En kötüsüne Seher'in zorla başkasıyla evlendirilmesine hazırlamıştım kendimi o koskoca üç yılda. Başkasının evinde başkasının eşi ama mutlu görmek için gitmiştim ben o köye, oynayan çocukların bir çırpıda söylediklerini duymak için değil. Anlaya bilir misin ne hissettiğimi o an? Sana soruyorum oğlum hangi günahın bedeli bu kadar ağır olur? Hangi günah insana bu kadar acıya boğar? Allah için söyle oğlum bu kadarı çok fazla değil mi? Değilmiş oğlum, değilmiş.
O anı bir düşün canlandır zihnin de ve dürüst ol. Yerimde olsan sen ne yapardın? Boynuna bağlanan bu veballe nereye sığar, nasıl yaşardın? Seni bilmem oğlum da ben duyduklarımla doğruca koştum kuyuya, uzatıp ayaklarımı kuyunun Seher'imi yutan karanlığına bildiğim bütün duaları okuyup, beni affetmesi için yalvardım Allah'a. Ardından kapatıp gözlerimi tam bırakacakken kendimi oynayan çocukların söyledikleri çınladı birden kulağımda. ''Doğum yaptıktan sonra...'' avluda gördüğüm Seher'imin mavi gözlerini taşıyan çocuk geldi aklıma. Yaptığımın vebalini üç yıl ödediğimi sanırken, yaptığımdan fazlasını ödediğimi düşünürken, yaşamak için bu dünyada hiçbir sebebim kalmamışken öylece kaldım kuyunun taşları üzerinde ölümle yaşamın ince çizgisinde.
Tıpkı o gece gibi değil mi oğlum? Seher kaç diye işaret etti diye kaçtığım gibi ya bırakıp kuyuya kendimi her şeye son verip kaçacaktım bu dünyadan yada kendi canımı kendi acımı hiçe sayıp sahip çıkamadığım Seher'in emanetine sahip çıkacaktım. Diyerek yerde duran siyah ajandaya göz yaşlarıyla bakıp yutkunarak,
-Kolay olan kendinden vazgeçmekse, ben kolay olanı seçtim oğlum. Kolay olan bunca acıyı yutup kuyunun o taşları üzerinden inmekse. Evet oğlum ben kolay olanı istedim. Diyerek hafifçe kafasını kaldırdı ve karşısında oturan Emin'in gözlerine bakarak,
-Köyden çıkarken ailelerimizin söz kestiği kız kimdi biliyor musun? diye sordu.
''Hayır'' diyerek kafasını sağ sola hafifçe sallayıp, gözlerini babasından kaçırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN TEPE (#JustWriteIt)
Mystery / ThrillerSabırlı ol yazılan senin kaderin... Kapınıza geldiğim o günü hatırladınız değil mi? Birbirinden habersiz gelişi güzel yaşanılan onca hayata, canından bezdi deyiminin tohumlarını bir an olsun durup düşünmeden hoyratça serptiğimiz o gün. Canland...