Bölüm 4

1.2K 325 108
                                    

6 ay önce geldiği Girne'nin daha önce hiç gitmediği arka mahalelerinin dar sokaklarında, adını bile duymadığı köhne bir pansiyondan aldığı Fikret bey ve oğlunu yine hiç gitmediği Derin tepeye, arabasının ön göğsünde ki aparata taktığı cep telefonu...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6 ay önce geldiği Girne'nin daha önce hiç gitmediği arka mahalelerinin dar sokaklarında, adını bile duymadığı köhne bir pansiyondan aldığı Fikret bey ve oğlunu yine hiç gitmediği Derin tepeye, arabasının ön göğsünde ki aparata taktığı cep telefonunun navigasyonuna bakarak götürmeye çalışan Tolga, hemen yan koltuğunda oturan Fikret beyin bitmek bilmeyen sorularıyla iyice bunalmıştı.

Telefonun ekranında İbrahim beyin aramasının belirmesiyle dönmesi gereken kavşağı yanlışlıkla atlayıp, yolun sağ tarafında bulunan marketinin önünde durdu. Cep telefonuna elini uzatıp üzerinde bulunan düğmeye basarak sessize aldı ve aramanın bitip navigasyonun tekrar ekrana gelmesini beklemeye başladı.

'' Neden açmıyorsun? İbrahim bey kim?'' diye sorular sormaya devam eden Fikret beyi duymuyormuş gibi davranıp, İbrahim beyin aramasının son bulduğu telefonunun ekranında parmağını gezdirerek navigasyonu açtı. Vitesi atıp yola devam edecekti ki, İbrahim beyin aramasinin tekrardan ekranda belirmesiyle, '' Bulduk belayı'' diye mırıldanıp yağan yağmura aldırış etmeden telefonunu da yanına alarak arabadan indi ve markete doğru büyük adımlarla yürümeye başladı.

Dün sabah yalının bahçe kapısında Aylin hanım, görüşmek istemiyor diye kavga ettiği bu insanları, yine Aylin hanımın isteğiyle bugün Derin tepeye götürüyordu. ''Ne garip bu zenginler'' diye geçirerek içinden Markete girdi. Bisküvi, su, çikolata gibi birkaç parça şey alıp Derin tepeye nasıl gideceğini sordu. Yol tarifini alıp market kapısından çıkarak, marketin mavi tentesi altında Aylin hanımı aradı.

-Efendim yolu bilmiyorum navigasyonla gelmeye çalışıyorum. İbrahim bey sürekli arayınca yolu kaybettim. Bu yüzden biraz gecikeceğiz dedi. Ardından mavi tentenin altından çıkıp arabaya doğru koşarak,

-Hayır efendim söylediğiniz gibi açmadım dedi ve arabasının kapısını açarken duraksayıp birden ''' Evet efendim sürekli sorular soruyor ancak sizin hakkınızda hiç bir şey söylemiyorum'' dedi. ''Peki efendim'' deyip telefonunu kapattı. Kapıyı açıp arabaya bindi. Telefonun güç düğmesine basarak telefonunu tamamen kapatıp, Derin tepeye doğru hızlıca arabayı sürmeye başladı.

***

Aylin hanım, canı sıkıldığında  umutsuzluğa kapıldığında veya yalnız kalmak istediğinde Derin Tepeye gelir. Sonsuzluğa uzanan Akdeniz'in eşsiz güzelliğini Girne'yle birlikte izlerdi. Oturduğu yalıdan, yaklaşık 65 km uzaklıkta ormanlık bir alan içinde Girne'yi ve denizi kuş bakışı gören oldukça güzel bir yerdi. Çok fazla insan gelirdi buraya tepenin hemen önüne serilen bu eşşiz güzelliği görmeye. Ancak çok az insan bilirdi tepenin neden derin olduğunu ve dipsiz kuyusunda saklanan acıları.

''Biliyor musun bu kuyunun hikayesini ?'' diye sordu. Önünde durduğu, örüldüğü taşlardan oldukça eski olduğu anlaşılan kuyuya bakarak. Birkaç adım uzağında olan Mustafa, önce kuyuya ardından şaşkın gözlerle Aylin hanıma bakarak ''Hayır'' dedi.

DERİN TEPE (#JustWriteIt)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin