Koridorun karanlık oluşundan faydalanıp paketimi siyah dar pantolonumun cebinden çıkardım. Lisede 5.senemdi ve nedense her öğlen elektirikler böyle kesilirdi. Istanbulda birçok okulda sigara içmek yasaktı ama yasaklar ciğnenmek içindi.
Bir iki fırt çekip dalı Aliye uzattım. Okulun sayılı keşlerindendik. Esmer ve Kızıl Kent denen mentolü sevdikleri için Aliyle benim blackten fırt cekmezlerdi."Nisan kızım bu sene Matematik zor ya benim beynim almıyor yani" dedi Kızıl.
Kızıl dediğimize bakmayın kendisi eskiden sarışındı ama aptal göründüğünü düşündüğü için üzerine kızıl atmıştı. Aynı zamanda bizik esmerle adları aynıydı ve karışmasin diye ikisine lakap takmıştık.
"Beni en çok korkutan Tarih. Soğuk dönem sıcak dönem derken arayı ılık tutmaya çalışalım bizim Fikoyla yoksa hepimizi bırakır" dedim. Hepimizin iyi olduğu alanlar vardı. Benim zeka sayısaldı. Her türlü sayısal dersleri yapardım. Edebiyatta ezber varsa ezberlerdim ama tarih benim için sıkıntıydı. Onuda Ali hallediyordu sağolsun.
"Sen kafanı yorma bu sene zehir gibiyim" dedi cebindeki küçük defteri gösterdi.
"Geçen sene fiko cebine koyarken düşürdü koridorda. Duydum ki hep burdan anlatıyormuş. Bakalim bir kaç hafta buna göre giderse çoğaltıp sınıfa dağıtırız. " dedi.Esmer bugün sessizdi ve nedenini az çok anlıyordum.
"Ne oluyor kızım sana gene?" Dedim umursamazca.
"Ali dün Merti aramışsın" dedi Esmer.
"Ne var aradıysam? Kızım ben sana o ibneyle görüşmek yok demedim mi? Neden beni ikiletiyorsun?" Dedi sinirle."Ali biz ayrıldık tamam mı daha fazla hayatıma müdahale etmeni istemiyorum " dedi ve elindeki dalı Kızıla uzatıp sınıfa girdi. 5 dakika sonra koridorun ışıklar yanmaya başladı ve muhtemelen 2 dakika sonrada kameralar devreye girecekti. Öğlen yemeği bitmeden kantine çıkıp Aliyle 2 tostu devirdik.
"Esmere bulaşma" dedim ayrandan son yudum alırken.
"Nisan biliyorum hakkım yok. Ama seviyorum " dedi Ali. Normalde çok sert yapılı biridir ve asla aşk meşkten bahsetmez. Sevdiğini söylemez ama öyle bi belli ederki söylemesede olur dersiniz. Bizim esmer biraz fazla nazlıydı.
"Sedef istemiyor ama Ali. Burda bana seviyorum diyene kadar Sedefe deseydin şimdi 4 kişi tost yiyor olurduk" dedim.
"Hayır 3 kişi yiyorduk Nisan. Esmer sürekli diyette. " diye dalga geçti.
Zil çalınca telefonunu alıp Aliyle dersliklere doğru ilerledik.
Bizim sınıfın kapısı kapalıydı ve muhtemelen Edebiyatcı sisko cemile yine erkenden sınıfa girmişti.
"Napıcaz Nisan? Bu kari bizi derse almaz" dedi.
"Yürü bahçeye inelim. Voleybol oynarız sonra gireriz derse. " dedim.
Yarım saat vakit öldürüp ön bahçeye doğru ilerlerken okulun önünde bekleyen siyah aracı fark ettim. Plakada babamın plakasına benziyordu. Demek buradaydı.
Hızla içeri girdim. Kesin birşeyler planlıyordu ve haberim yoktu."Ali bu adam buraya boşuna gelmez. Kesin bi bokluk var kesin" dedim koşarken. Tam köşeyi döndüm ki Esmer ve Kızıl bana Üzgünce bakıyorlar.
"Ne oldu? Neden geldin Baba!" Dedim. Sesim koridorda yankılandı. Kel müdür odasının kapısını kapatıp gözden kayboldu. Oldum olası sevmedim onu.
"Nisan annen hastahanede kızım seni götürmeye geldim" dedim. Onu dinlemeden annemin devamli gittiği hastaneue gitmek için okuldan koşarak çıktım. Icim öyle bir yanıyordu ki. Belki serin hava ciğerlerime biraz olsun iyi gelir dedim. Gelmedi. Resmen 1 saat koştum ama geçmedi. Babam çoktan gelmişti ve Burak yerde oturmuş öylece bakıyordu. Eylemde yanına çökmüştü. Eylem beni görünce hemen yanıma geldi ve sarıldı.
"Annem birden bayıldı abla noldu anlamadık. Öylece düştü " dedi hıçkırıklar içinde.
Burakta yerinden kalkıp yanıma geldi.
"Yerde oturmayın hadi geçin şuraya. " dedim onları koridordaki banklara oturturken.
Bir kaç saat geçmiş olmasına rağmen doktor hala ortalarda yoktu.
"Aç mısınız? Hadi birseyler yiyelim" dedim. Biliyorum böyle bir anda yemek düşünülmezdi ama onlsr çocuk.
"Abla ben Eylemle gidip birseyler alayım sende burda bekle haber alirsan hemen bizi ara gelirken sanada tost getiririz" dedi.
Burak 17 yaşındaydı ve olgundu. Bende 19 yaşında kendine faydasi olmayan biriydim.
Eylem 12 yaşında masum bir melekti."Seninle konuşmam gerek Nisan" dedi babam. Annem ve babam ayrıydı. Annem babama aşık zavvali bir kadindi. Çünkü babamın sevilecek bir tarafı yoktu. Evlat sevgisi bilmeyen biriydi. Bizi hiç sevmedi ve her zaman üzerimize oynadı. En sonunda ben 8 yaşındayken boşandılar. Eylem o zamanlar daha yeni yeni emekliyordu. Babam evden gittikten sonra pis işlerine geri döndü. Zaten annemi ondan uzaklaştıranda buydu. Kendi çocuğu olan birisi nasıl olurda birini öldürebilirdi bilmiyordum.
"Bizim senle hiç birsey konuşmamız gerekmiyor. Sen gidiyorsun şimdi burdan. Eylemi kullanıp sürekli içimize girmeye çalışıyorsun ama bunu anlamadım sanma" dedim.
"Eylem benim kızım " dedi ciddiyetle.
"Ben değil miydim? Bir kere bile başımı okşamadın! Bir kez bile beni sevmedin sen. " dedim.
"Annenin ameliyatı için çok para lazım " dedi birden.
"Ne ameliyatı?" Dedim.
"Bunu annene de söyledim Nisan. 2 ay önce yeni patronum benden birsey rica etti. Oğlu çok içine kapanık biriymiş hayata küsmüş annesinden sonra ve Kemal beyde onu eskiye döndürecek birini arıyor. Kız arkadaş ama çocuk yanına kimseyi yaklaştırmıyor. Nisan bunu yapsan yapsan sen yaparsın!" Dedi.
"Neden yapayım bunu ya neden banane elalemin çocuğundan "
"Anneni kurtarmak için ondan para istedim. Borcumuzu ödemek içinde senin bunu yapabileceğini söyledim.
2 kardeşin ortada mi kalsin Nisan bi düşün " dedi.Aklım almıyordu bu olanları. Resmen deli olacaktım.
"Bunları sonra konuşalım suan çocuklara bakmam lazım " dedim. Bahçeye çıkıp derin nefesler aldım. Allahım sen yardım et bana.
Selam gençler. Kaçınılmaz Son 2 mafya tarzı aşka hoşgeldiniz. Umarım beğenirsiniz. Tanıtımda da belirttiğim gibi Ilk kitapta Eylül rüzgarı geçti Wattyden. SIMDI bir Nisan sıcağı görelim istedim. Umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Son 2
RomanceBir Eylül rüzgarı geçti Istanbuldan. Birde Nisan sıcağı görelim. Kitap kapağı için canım arkadaşım ve okurum 'Parodyy' ye teşekkür ederim.