Marcusun kendine göre sebepleri vardı. Herşeyden kaçmak için herşeye sırt çevirmek için büyük nedenleri vardı. Ama o yaşamayı seçmişti. Hasretinden ölse bile gidipte kızıyla oğlunun hayatını karıştırmak istemiyordu.
Yarın öbürgün olurda onlardan senden önce hayatımız gayet iyiydi cümlesini duyarsa yaşamak için gerçekten fazla çaba sarfetmeyecekti. Bizim gibi gençliğinde sürekli mermi içinde yaşayan insanlar için ölüm ćok rahat birşeydi. Korkmuyordunuz. Korumak istediklerinizi koruduktan sonra cezanızı çekmek o kadar zor gelmiyordu.
-Eylül Epilog 0.2"Bu ne demek oluyor?" Dedim .
Içimdeki bu değişik kazanmışlık duygusu neydi bilmiyordum. Bir baba hayali vardı daima içimde. Her zaman babamın olduğunu biliyordum ama bu sıfatı o adama yakıştırmıyordum.
"Sen ve erkek kardeşinin gerçek bir babası olduğunu söylemek istiyorum. O mafyacılık oynayan sahte adam sizin babanız değil " dedi.
Kiraz rengi dudakları olan kadını uzunca inceledim. Safir mavi gözleri vardı. Oldukça güzel biçimli burnu ve uzun saçları vardı. Konuşkende ciddi bir ifade kullanıyordu buda ona olan inancımı arttırıyordu."Bu nasıl olabilir?" Dedim. Hala inanamıyordum.
"Bunu şimdi söylememin amacı kesinlikle Eylem vefat etti için rahat etsin demek değil. O senin kardeşindi. Ama onu öldüren caniler babanla doğru orantılı kişiler. Bir bayan olduğunu söylemissin polislere seninle gizli ittifak kuracağız ve bu işi çözmeden babanla sizi karşılaştıramam. Bu senin sonun olur" dedi.
"Bizi bırakıp gitmiş mi?" Dedim.
"Hayır," dedi keskin bir dille.
İçimdeki kötü hisler bir bir duman olup sis bulutu şeklinde etrafımda şekilleniyordu. Bulutlar hayallerimin şeklini alıp bana baba sıcaklığını hissettirıyordu.
"Biz hiç karşılaştık mı?" Dedim üzgünce.
"Bir kez" dedi. Masa daki elimi tuttu ve destek olurcasına gözlerime güven bana dermiş gibi baktı.
"Kalabalık bir yerde deni takip ederken baban olduğunu söylemiş sana. Kulaklığın olduğunu fark edince cesaret edememiş ve uzaklaşmanı izlemiş." Dedi.O an hatırladım. O mavi gözleri sarı asi saçları gözümün önüne geldi.
Kavga edip okulu astığım bir gün cadde de birisi omzuma dokunmuştu."Hatırlıyorum " dedim gözümden bir damla yaşın akıp gitmesine izin verirken.
"Seni en iyi ben anlarım Nisan. Sana hayatımın yazılı olduğu bir kitabın ilk sayfasını okusam aklın şaşardı. Bazen kaderimizin mutlu son çizgisi fazla uzağa çizilmiş olabilir. Lakin tek seferde hızlı koşmak seni yarı yolda bırakabilir. Adım adım tempoyla ilerlemelisin. Bu yolda senin yanında olacağım elini tutup sana destek olacağım. Istersen bir omuz istersen bir duvar. " dedi.
"Beni anlayabilirsiniz lakin bu durumda benim kendimi anlamam mümkün değil. Eylül hanım ben kardeşimi kaybettim. Benim hayatım sanki artık ilerlemiyor. Bir ilişkim var yakında oda beni bırakıp gidicek gibi hissediyorum. Etrafımdaki herkes beni iticekmiş ben yalnız kalacak mışım gibi -"
"Hissedeceksin. Bazen gözlerin dolacak ağlayacaksın bazen sinirlerin bozulacak güleceksin. Bazen herkese nefret besleyeceksin bazen Aynadaki yansımana sinirlenip paramparça edeceksin. AMA hersey yolunda devam edecek. Çünkü bunlar normal acısı olan bir insanın verdiği tepkiler. O acı geçmez ama azalır " dedi
Beni anladığı belliydi. Benim devam etmeme izin verseydi cümlem kesinlikle böyle devam ederdi.
"Kalksam iyi olur" dedim.
Sessiz sedasız bir el sıkışma ve gözlerin anlaşmasıyla oradan ayrıldım. Ellerim cebimde eve kadar yürüdüm. Ayaklarım evin içine girmese de hesap sormak için annemin yanına doğru hızla süründüm.
"Aç mısın" diye sordu. Hala gözleri baygın bakıyordu. Evlat acısı onun yüreğinde kor bir ateş gibi yanıyordu.
"Gerçek babamla karşılaştım" dedim sessizce. Sesimdeki titremeden ağladığımı farkettim."Ne diyorsun sen?" Dedi annem sinirle. Bir hışımla ayağı kalktı ve karşıma dikildi.
"Bunu bize nasıl yaptın ha? Iki çocuğun baba sevgisi görmeden büyüdü. Prenses masalları dinlemeden uykuya daldı araba kullanmayı babasından değilde sokaktaki çocukların babasından öğrendi!! Senin buna nasil vicdanın dayandi ha? Söyle bana anne!! Babamdan neden ayrıldık biz neden! !"
Annemin sert tokadı suratımda patladığı vakit Burak merdivende şok olmuş bir şekilde bize baktı. Annemi bu şekil nadir görürdü ama bu ifade konuştularımıza şahit olmuş olduğunu gösteriyordu.
"O adam sizin babanız değil! Sizi korumadı! Ona yalvardım beni dinlemedi. Nisan Karnımda Burak kucağımda sen öylece yalnız kaldım!" Dedi. Olduğu yere çöktü ve ağlamaya başladı.
"Herşeyi anlat. Bilmek hakkımız" dedim.
Dinlemek için hazır olduğumda kafamı kaldırdım. Burak gözlerime bakıyordu.
"18 sene önceydi. Marcus çok tehlikeli işlerle uğraşan bir iş adamıydı. O zaman çalıştığım şirketin tapu işleri için Londraya gitmiştim ve sirketin sahibi ile bizzat görüşmek durumunda kalmıştım. Ileri düzey İngilizcem sayesinde herkesle iletişim kurabiliyordum ama aşk acısı çeken birini ikna etmek çok zordu. Sevdiği kadına olan hırsından dolayı yaklaşık 1 hafta onunla uğraştım ve sonunda ikna edebildim. Şirket sahibi imzalar için Londraya geldi ve birlikte bir akşam yemeği yedik. O gece birbirimizi farkettik ve size anlatamayacağim bir kaç durum oldu. Türkiyeye geldim ve bir daha görüşmedik. Sonra birgün şirkette rastladım sanırım özel bir davet için gelmişti. Eylül ve Atakan denen birinin düğünü vardı sanırım. Karşılaşınca onunla gitmem için beni ikna etti ve düğünde duygusal olarak yakınlaştık. Sırasıyla Evlenme teklifi geldi düğün hazırlıklar derken evlendık ve Londraya gittik.
Sana hamile kaldım ve hemen doğurdum. Kundakta bir bebektin bazı şeyler ögrendim. Düğününe gittiğimiz kadın onun sevdiği kadınmış. Üzerinde fazla durmak istemesemde zamanla başka kadınlar ortaya çıktı ve 1 sene sonra şiddetli bir kavga ettik. Beni sevdiğini söylüyordu ama geç geliyordu eve. Yakalarında rujlar pudralar saç telleri.. artık dayanamıyordum. Sevdiğim için onu terk etmiyordum. Gidemiyordum. Metresi eve geldi. Arzu mu adı şuan evliler sanırım onunla.. eğer gitmezsem kaldığım her gün için seni tehlikeye attığımı bilmemi istedi. Tehtit ediyordu. Merdivenlerden seni itip düşürdüğü gün babana söyledim. Inanmadı.. yalvardım dinlemedi beni! Bende onu terk ettim. Arzu denen yosma izimi kaybettirdi. Bende onun düşman olduğu bir adamla evlendim. Anlaşma gereği Burak doğduktan sonra kendimi hazır hissettiğimde ona bir evlat verecektim. Sizi korumak için kabul ettim. Boşandım ve evlendikten sonra kaçak olarak yaşadım. Onun evlenip bir çocuğu olduğunu öğrendikten sonra tekrar ayrıldım ve sizinle hayat kurdum. Ben böyle olsun istemedim Nisan. Ben sadece sizi korumak istedim" dedi annem. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu."Eylül hanımla konuştum. " dedim anneme.
Burak hala konuşmuyordu ama dudakları titriyordu. Sonunda fikrini açıkça söyledi."Bizi korumak istersen daha beter yaptığını bilmeni isterim anne. Her zaman bir yol vardır diyen sen! Bizi babasız bıraktın..biz bizi sevmeyen bir adamı baba sanıp bizi sevmiyor diye gece sessizce ağladık. Ya inanmıyorum bu iğrenç oyuna cidden inanamıyorum " dedi.
"O adamdan uzak durun Nisan. Tehlikeli birisi" dedi annem korkuyla. Sonra birden ayağı kalktı. Gözü dönmüş gibi feryat etti. Evin duvarları annemin sesini icine hapsederken annem son bir feryat daha etti.
"O kadın benim kızıma kıydı!! O Arzu denen yosma benim canımın parçasını benden aldı!!" Dedi.
O an Burak ve bende anlamıştık. Annem be yaparsa yapsın en çok onun canı yanacaktı. Arzu denen kadın aklınca anneme göz dağı vermişti. Yıllar önce beni nasıl öldürmek istediyse şimdi Eylemi böyle kullanmıştı. Düşündükçe kafayı yiyordum. Sonunda bende bir feryatla dizlerimin üzerine çoktüm.
"Bunu yanına bırakmıcam baba! Bizi koruyamamanı yanına bırakmıcam "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Son 2
RomanceBir Eylül rüzgarı geçti Istanbuldan. Birde Nisan sıcağı görelim. Kitap kapağı için canım arkadaşım ve okurum 'Parodyy' ye teşekkür ederim.