0.2

639 25 2
                                    

2 HAFTA SONRA

Annemin beyninden alınan zehirden sonra uzun bir süre yoğun bakımda kaldı. Ne zaman çıkar bilmiyorum diye düşündüğüm bir zamanda sterilize edilmiş bir başka odaya alındı. Teklifi kabul etmiş olmanın verdiği huzursuluk annemin sultanlar gibi bakıldığını gördükçe daha çekilir hale geliyordu.

"Nisan bak sende ne zamandır uyumuyorsun. Günde 2-3 saat uyumakla annene ve çocuklara yardımın dokunmaz. Hadi eve git." Dedi Babam.

Uzun süreden sonra yani yaklaşık 11 seneden sonra ilk defa birbirimize karşı anlayışıydık. Hem çocuklara bakmak hemde biraz dinlenmek için hastahaneden ayrıldım.

Sokağın başına geldiğimde siyah bir arabadan kır saçlı biri indi. Bizim mahallede bunun gibi adamlara Janti bey denirdi. Makarasına biz uydurup gülerdik. Bu düşünce ile adamı incelemeyi bırakıp yüzüne baktım.

Kemal Hancı

"Nisan Yılmaz?" Dedi otoriter bir sesle. Cidden etkileyici bir ses.

"Evet" dedim düzgünce. Bunun gibi ağır adamlara ağır davranmanız gerekiyordu. Aksi halde ne sizi nede fikirlerinizi önemsemezlerdi.

"Seninle konuşmak istediğim birşeyler vardı.. Biraz vaktini alabilir miyim?" Dedi.

"Tabiki" dedim. Arabaya binip benimde yanına binmem için eliyle koltuğu gösterdi. Bende uzerimdeki yırtık kot ve salaş kazakla kendimi jeepe binerken yabancı hissettim.
Böyle arabam olsa içine eşofmanla bile binmezdim.

Şık bir mekana girip kuytu bir köşeye oturduk. Korumaların hepsi gözden kaybolduğu zaman 2 kahve oturur oturmaz masaya geldi.

"Vaktim kısıtlı. Zorluk çıkarmadığın için teşekkür ederim. Seninle Miran hakkında konuşmak istiyorum. " dedi.
"Miran?" Dedim boş bulunarak.

"Anlaşılan babanla henüz konuşmadınız. Miran benin en küçük oğlum. Çok içine kapanık biri değildi eskiden ama annesi vefat ettiğınden beri nedense ona ulaşamıyoruz. Odasından çıkmıyor ve az yemek yiyor. Sürekli spor yapıyor. Sigara kullanmaya başlamış. Bunları öğrenmem 3 senemi aldı. Senin 3 dakika. Senden istediğim ona yakın ol. Sevgili olun asla demiyorum ama ona yakın biri ol arkadaşça yaklaş o ne yapmıyorsa sen onu yap dikkatini çek. O zaman seninle tekrar konuşacağız " dedi.

"Hangi okulda? " dedim.

"Büyük Yüksel Anadolu Lisesi" dedi.

Eee bizim okul?

"Daha önce görmedim sanırım " dedim.

"Yeni kayıt yaptırdık. Senin için. Sen onun okuluna gitmiş olsan biraz abest olurdu. Onun senin ayağına gelmesi iyi olur dedim" dedi ve devam etti.

"Sana onun gittiği mekanların isimlerini vereceğim. Sende takipettiğini belli etmeden onunla diyalog kuracaksın." Dedi. Daha detaylı bir konuşma için hafta sonuna sözleştik ve ayrıldık.

Eve geldiğimde çocuklar çoktan derslerine gömülmüşlerdi. Annemin durumunun daha iyiye gittiğini söylediğimde ise keyifleri daha yerine gelmiş ve mutlu huzurlu bir uykuya dalmışlardı.

***
Sabah erkenden okula gitmek için hazırladim. Annemi sabah eve getiren babama minnet dolu bakışlar atıp annemi odasina yatirdim ve bakımı için gelen kadına evdeki eşyaların yerini gösterdim.

Beni oldukça zorlu bir gün bekliyor gibiydi. Çocuğu daha önce görmemiştim ve Kemal bey ; girdiği her ortamda dikkat çeken biri olduğunu ve hemen fark edeceğimi söyledi.
Her zamanki gibi vazgeçilmez pantolonum ve lanet okulun beyaz lakosunu giydim. Hava yağmurlu gibi durduğu için ince bir hırka ve deri ceketimi giydim. Nedense kat kat giyinmeyi seviyordum. Öyle zayıf kara kuru birseyde değildim. Eminim bu halim beni olduğumdan en az 5 kili fazla gösteriyordu.
Fiziğimin herzaman düzgün olduğunu söyleyen ve bana benzemek için neredeyse yemeden içmeden kesilen esmer sayesinde en azından kendimi az buçuk beğeniyordum. Saçlarım her kız gibiydi yani sarı falan değil böyle koyu dalgali kahve bir saç. Tek fark gözlerim bazen mavi bazen koyu yeşildi. Onuda her zaman yüzüme vuran kızıl olurdu. Kendisinin gözleri masmavi ve cok güzeldi. Gurupta en azından benim ona benzediğimi savunurdu ama anlamıyorum sanmasinlar kızıl ve esmerin arasından su sızmazdı. Ali ve bende erkek gibi takılırdık.

Kaçınılmaz Son 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin