Hayat sürüyordu beni. Bir tarla misali beni birilerinin makinalarının sürmesine izin veriyordum.
Şu oturduğum sıra altımdan kayıp gidiyor gibiydi ama ben üzerinde yapışmış gibi oturuyordum. 4. Dersin sonuydu ve sanırım öğlen yemeği için herkes can atıyordu ama ben nedense kendimi düşünmekten alamıyordum. Gidiyor muydum yoksa herseyin elimden kayıp gitmesine izin veriyor muydum? Ben hic birşey yapamıyordum ki!
"Evet yapamıyorsun Nisan. 4 derstir burada önündeki kitaba bakıyorsun ve sürekli aynı cümleyi tekrarlıyorsun. Korkmaya başladım" dedi Ali
"Ali ben galiba çok büyük bir batağa düştüm" dedim sakince.
"Anlatmak ister misin Nisan?" Dedi Ali. Soruyordu ama yardım edebilirmi oda emin değildi. Sanki sormak zorunda kalmış da sormuş gibiydi. Oda haklıydı! Ben bile kendime yardım edemiyordum ki!
Çok sinirliydim. Kendime, beni bu duruma sokan lanet Mirana ve tabi daha 12 saattir tanıdığım Feza'ya.
Ne biçim bir çocuktu hala anlamıyordum. Ya insan bu kadar düşüncesiz olamazdı belkide."Nisan yeni çocuk seni sigara içtiğimiz yere çağırıyor. Acilmiş"
Kızıl yine ellerindeki ojeleri göstere göstere benimle acil konuşma yapması gereken Miranın ayağına çağırdıgını ve benimde nasil oluyor itirazsız gittiğimi Aliye anlatmaya devam ederken yine sabahtan beri kalkmadığım ama artık kitapta sinirlerimi boşaltabileceğim bir nokta bulamadığım için sürüne sürüne arka bahçeye gittim.Elinde beni beklerken yaktığı sigarayı yere attı ve hızla benim ona gitmemi beklemeden yanıma geldi.
"Sen gerçekten sinirli duruyorsun" dedi.
"Bu 2 gündür bana yaptığın şeylere sinirlenmekten başka birşey yapamıyorum Miran. Hayatına müdahele edilmesinden hoşlanan tek bir insan göster bana! Üstelik bana sürtük dedin! Hemde benim 2 dakika gördüğüm adama beni sürtük diye tanıttın ve sonuç adam beninle birlikte olmak istiyor. Bunların sorumlusu sensin anlıyor musun!" Diye bağırdım.
"Para için kendini babama satmışsın işte kızım! Daha ne boş konuşuyorsun? Sen değil misin benim yakınımda durup babama benim hakkımda dökülecek olan kız?" Dedi sinirle.
"Bak ben sadece aileme yardım etmek isediğim için kabul ettim anlıyor musun! Sürtük veya onun gibi lakabları bana kullanman hoş değil. " dedim.
"Gözümde sürtükten daha fazla değerin yok Nisan! Hem okuldaki erkeklerin bir kaçından duydum. En popüler erkeklerle birlikte olup cafe bar geziyormuşsun! Çokta yalan konuşmamısım demekki" dedi.
Her kız sevgilisiyle vakit geçirmek için mekanlara giderdi! Ne vardı bende gitdiysem bu beni tescilli orospu yapmazdı ki!
"Ağzını topla yoksa ben dişlerini eline vermek zorunda kalıcam" dedim
"Senin bu saatten sonra verebileceğin iki şey var Nisan.
2 tercih hakkın var!
Ya bacaklarını aralayıp Fezaya istediğini veriyorsun! Ya da canını veriyorsun. Hee ben öldüm ailem kurtuldu diye düşünme Fezayı tanımıyorsun. Önce seni yaşarken öldürür sonra toprağa gömer!" Dedi.Cebinden bir adres ve numara olan kağıdı önüme fırlattı.
"Numarası ve adresi. Ulaşsan iyi olur " dedi.
Elimde bordo renkte bir kağıtla kalakalmıştım. Sesimi duyan var mıdır diye şöyle etrafa baktım ama birşey göremedim. Yalnız başıma ne kadar üstesinden gelebilirdim bu şeyin bilmiyordum ama elimdeki kağıdı pantolonumun cebine koyup sınıfa döndüm ve okul bitene kadar öyle durdum.
Zil çalıp çıkma zamanı geldiğinde bıraktığım gibi duran ceket ve Çantamı alip hızla çıktım. Yolda annemi arayıp onları kolacan ettikten sonra akşam kızılda kalacağımı söyledim. Ne olur ne olmazdı yinede işimi garantiye almalıydım.
Midem o kadar boştu ki bulanıyor olması beni rahatsız ediyordu. Yol üzerinde gördüğüm tekelden bir paket black aldım ve tuzlu krakerle midemi bastırıp yol boyu sigara içtim. Sonunda izbe sokağa girdiğimde son nefesi alıp ayağımla ezdim. Çantamda eksik olmayan mentolü ağzıma attım ve midem bulanana kadar ağzımda tuttum bir süre hem.kendimi hazırladım hemde mentole alıştım.
Tükürüp kendimi Cafes denen yere attığımda icerinin kalabalık olduğunu farkettim. Boş bir alanda etraf daha iyi anlaşılıyordu. Yukarı çıkan merdivenleri buluo cafe kısmına geldim ve odaların olduğu tarafı bulmaya çalıştım. Tuvalet yazısından doğru yerde olduğunumu biliyordum ve koridora girdim. 7 numaranın kapısına dokundum ama çalmam gerektiğini düşünüp 2 kez tıklattım ve aşağının gürültüsünden içeriden ses duyulmaz sanıyordum ama gür erkeksi sesi hemen duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Son 2
RomanceBir Eylül rüzgarı geçti Istanbuldan. Birde Nisan sıcağı görelim. Kitap kapağı için canım arkadaşım ve okurum 'Parodyy' ye teşekkür ederim.