" Varlıkların zihindeki tasarımı kavram olarak ifade edilir. “Ağaç”, “kuş”, “çiçek”, “insan” tek tek varlıkların tasarımıyla ortaya çıkmış kavramlardır. Kavramlar genel olduklarından tek bir varlığın zihindeki tasarımı olan hayâlden farklıdır. (Kavram genel, hayal ise özeldir.) Örneğin ev hayali, bir tek evin hayalidir; oysa “ev” kavramının içine bütün evler girer."
Mantık dersinde uyumak için kafamı sıraya koyup bos boş duvarı izliyor olsamda hocanın söyledikleri ile düşünmeye başladım. Aile dendiği zaman akıllara her zaman Anne baba ve çocuklardan oluşan sıcak bir ortam geliyordu. Ama benim öznel düşüncem içinde annem ve kardeşlerim yer alıyordu. Ailem yarımdı. Bizi korumak için sevdiğini terk eden bir annem vardı. Her zaman babama olan sevgisinden bahsederdi bende o adami nasıl sevdiğini düşünür kendime eziyet ederdim. Ama sarışın mavi gözlü bir adamın babam olduğunu öğrendiğimden beri hattaa o adamı elde etmek için annemi saf dışı bırakan kadını düşündükçe daha fazla sinirleniyordum. Annemede hak veriyordum tabi. Gençliğinin en güzel zamanlarında yakışıklı birine gönlünü kaptırmış olmasi beni şaşırtmadı. Üstelik annem gibi bende birine fena kapılmıştım. Zorba oluşu şımarık bir zübbe oluşu bile gözüme başka güzel görünüyordu. Etrafındaki kızların ondan çekindiğini görmüştüm. Bordo da oturup kahve söylediğim zaman Feza yanıma gelirken birkaç kızın onu seyrettiğini görmüştüm ama izlendiğini fark edince kızlara sinirli bir bakış atıp hırsla dudaklarımı kendine hapsetmisti. Kesinlikle onda bir şeyler vardı. Her zaman kendini bana itiyordu. Bana çok bağlanıyordu. Bundan korkuyor muydum? Hayır. O bana ait hissettikçe bende ona bağlanıyor ve alışıyordum.
Annem kendini işe vermişti ve bizi fazla sıkmıyordu anladığım kadarıyla suçlu hissediyordu.
Zil çalıp beni düşüncelerimden kurtarınca kafamı kaldırmaya gücüm yoktu."Kızıl okula gelmedi" dedi Esmer.
Yanıma oturup uzun uzun saçlarımla oynadı. Her zaman saçımla oynayıp moralimi düzeltirdi.
"Ailevi bir sorunu olabilir " dedim.
"* rspu annesi onu pazarlamak istemiş geçen akşam " dedi. Beynimde şimşekler çakıp sinir kat sayım ikiye katlarken yerimden doğruldum.
"Ne demek bu?" Dedim.
"Bilmiyorum Nisan. Okuldan sonra gidip bakacağım" dedi."Bekleyemem o kadar. Izin alıp çıkalım " dedim.
Kızılın hayatı çok karışıktı. Babası yurtdışından gelemiyordu. Annesi ise üvey evlat muamelesi yapıp kızı sürekli pis işlerine alet ediyordu. Bir keresinde eve getirdiği adamların tehlikeli insanlar olduğunu anlayınca Sedefi evde yalnız bırakıp kaçmıştı. Üstelik adamların paralarını alıp gittiği için Sedefi 4 gün ofislerinde elleri kolları bağlı oturup parayı getirmesini beklemişler ama annesi kendini 4 adama 1 gecede verip kızı bıraktırmıştı. Para konusu olduğu zaman kadın kaplan kesiliyordu.
Okulun yanındaki taksi durağında taksi beklemeye başladık.
Fezanın kırmızı son model arabası durakta durunca şaşkınca içeri doğru uzandım."Geleceğini bilmiyordum" dedim.
Gülüşü suratında yayıldı.
"Sedefi bende merak ettim. Birlikte gideriz diye düşündüm. Takside sanırım ilerdeki kaza nedeniyle gec gelebilir" dedi.
Sedefle son model araca yerleşip kızılın evini tarif ettik. Okula yarım saat bir uzaklıkta gecekondu mahallesinde oturuyordu. Durumları çok iç açıcı değildi ama her zaman yanındaydık ve asla ayrılmayacaktık.
Mahallenin yıkık dökük havasından kurtulup daha temiz bir sokağa girdik. Kahverengi çatısı olan evin önünde durunca Fezaya döndüm.
"Burada bekle lütfen" dedim. Yavaşca arabadan indim ve yıkık dökük kapıya yanaştım.
Kapı aralık olduğu için direk iceri girdim ve üst kata çıktım.
Aşinası olduğumuz kapıya gelince direk içeri girdik.
Kızılın üzerindeki transparan gecelik ve yüzündeki akmış makyajla yatağında uyuduğunu gördük. Çok dikkatli bakıldığında kaşının patladığını ve dudağının şiştiğini gördük. Esmer ve bende sanki üzerimizdeki yük kalkmış gibi dizlerimizin üzerine düştük. Buraya her geldiğimizde onu böyle veya daha beter buluyorduk birgün kendini boşlukta hissedip intihar eder korkusuyla yaşıyorduk. Olurda yine birgün buraya geldiğimizde onu cansız bir beden olarak bulmaktan korkuyorduk. Düzenli nefesinin sesi odada yayılırken ellerimle saçlarını okşadım. Bu bizim aramızda herşey güzel olacak demekti. Öyle hissedersek öyle olur diye umuyorduk.
Fezanın nefesini ensemde hissediyordum. Bana bu kadar yakın oluşundan kokusunu içime çekiyor ve içimdende meraklı diyordum. Meraktan 2 dakika aşağıda duramadı."Sedef iyi görünmüyor " dedi Feza.
"Aslında her zaman ki gibi Feza. Sadece bu sefer yaralarını sizde görebiliyorsunuz. " dedi Esmer.
O an ikisinden kendimi ne kadar uzak tuttuğumu fark ettim.
"Sedefi alıp bize gidelim Esmer. Bu gece bizdeyiz" dedim.
Kızılı uyandırmadan üzerine uzun hırka giydirdik ve çantasına bir kaç kıyafet koyduk. Telefonunu ve kitaplarını alıp arabanın bagajına yerleştirdik. Kızılıda esmerin kucağına yatırdık. Dayaktan yorgun düşmüştü ve kafası dahi kalkmıyordu. Fezanında büyük yardımlarıyla Kızılı yatağa yatağıma yatırdık.. esmer Kızılın yanına uzanınca bende fezayı salona bırakıp birer kahve yaptım.
"Ellerine sağlık" dedi elimdeki kupayı alırken.
"Afiyet olsun. Çok teşekkür ederim Feza. Yardımların için " dedim.
"Senin arkadaşın benim arkadaşım senin kardeşin benim kardeşim Nisan. Artık seni ağlarken görmek istemiyorum " dedi.
"Eylül hanımla görüştüm " dedim birden. Kendimi hazır hisdediyordum artık.
"Nasıl tek başına gidersin?" Diye kızdı ama anlayışla beni dinlemeye başladı.
"Babam bir ingiliz. Londrada yaşıyor. Annem bizim uzun süredir saklandığimizi söylüyor. Bilmiyorum Feza. Eylem öldükten sonra bu habere neden sevindim bilmiyorum ama sonra daha çok üzüldüm. Babam benim doğduğumu biliyor varlığımdan haberdar ama bana ulaşmak istemedi. Beni istemedi" dedim.Feza beni kolları arasına aldı. Kafam yumuşak kazağında dinlenirken kulağıma fısıldadı.
"Seni hiç kimse sevmese keşke. Kimse istemese seni. Bana kalsan benim olsan evim olsan" dedi.
Duyduğum sözler göz yaşlarımı sel ederken daha sıkı sarıldım ona. O benimdi. Baktığım yerde oluyordu. Durduğum yerde ellerimi tutup eğildiğimde beni dikleştiriyordu. O benim için aşk değildi. O benim için bir son du. Belki kaçınılmaz dı ama en güzel sondu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Son 2
RomanceBir Eylül rüzgarı geçti Istanbuldan. Birde Nisan sıcağı görelim. Kitap kapağı için canım arkadaşım ve okurum 'Parodyy' ye teşekkür ederim.