Jesse
''Saçlar tarandı, gömlek tamam.. Ayakkabılar giyildi ve hazırım! Ah- Çanta! Çantamı unutuyordum... Cidden yani, neyim var benim? Kafayı yedim değil mi? Okulun ilk gününden geç kal, böyle devam et Jesse, mükemmelsin ya!''
Sakinleşip çantamı kaptığım gibi koşmaya başladım. Ortalıkta Ayuzawa Misaki gibi dolaşıyordum. ''OKUL...OKUL. OKULA GEÇ KALIYORUM ÇEKİLİN!'' Sonunda bu garipliği geçmişte bırakıp okula girdim ve dolabıma yöneldim. ''Derin bir nefes vee, wow. Rahatladım be.'' Islıklar çala çala sınıfıma yöneldim. İlk ders Coğrafya. Aman ne mükemmel.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp ondan bundan dolayı görüşemediğim Axel'ın yanına yerleştim. Selamlaşıp sohbet ettik biraz, tatili geride bırakmanın güzel olduğunu nereden bilebilirdim? Sağıma dönüp baktığımda ise tanıdık olmayan bir yüz ile karşılaştım. Sanırım yeni gelmişti. Güzel bir kızdı. Hayır, onu görmeden de bunu söyleyebilirdim aslında. Çünkü sınıfın erkekleri oraya toplanmıştı bile. Axel ile beraber yanına gittik. Nezaketen Selam verdim.
''Selam, sınıfımızda yeni olmalısın. Hoş geldin!''
''Teşekkürler'' çekingen olmadığı ses tonundan belliydi. ''Ben Petra.''
''Ben de Jesse. Her neyse, yeniden hoş geldin.'' diyerek uzaklaştım. Bilirsiniz, fazla sohbet insanı değilim. Ama keşke.. onu o an fark edebilseydim. Eğer onu şimdi tanımlayabilsem...
''Zeytin siyahı gözleri, kusursuz uygulanmış farıyla tamamlanmıştı. Deniz mavisi bandanası yüzüne düşen dümdüz, portakal turuncusu saçlarıyla bir bütün oluşturuyordu. Mavi, mor ve siyahın görebileceğim en güzel halini sergiliyordu kıyafetleri. Parmaksız deri eldiveni, kahverengi bağlamalı botlarına eşlik ediyordu bu dansta. Boyu selviyi andırırdı bana. Hangi insan bir fincan kahveden daha tatlı olabilirdi ki? Sadece o.''
Sadece bilebilseydim gelecek hislerimi.. ama sanırım bu ilk görüşte aşk değildi.
Petra
Sonunda stres olmadığım bir okulda, düzgün olduğunu umduğum insanlarla vakit geçirecektim. Zaten genelde yalnızdım. Sadece biraz kafa dinlemek istiyordum. Ta ki.. onu görene kadar.
Emrald yeşili gözlerinin birazını yüzünü kaplayan saçı kapatıyordu. O gün giydiği kırmızı pantolon askılıkları ile hafif dar pantolonunun birleşiminden gömleğinin iki sarı düğmesine kadar her ayrıntısı inanılmaz bir uyum içerisindeydi vücuduyla. Yeşil Sneakers'ları, gözünün yeşili yanında sönük kalsa da, tamamen uyum içerisindeydi birbirleriyle. Çok emin söyleyebilirim, bu ilk görüşte aşktı.
Gelip bana Selam verdiğinde, ne yapacağımı bilemiyor değildim. Gayet sakin ve soğukkanlı bir şekilde cevap verdim. Genelde hep böyleyimdir ama, meh. Bahse girerim yanıma nezaketen gelmişti. Suratındaki masum ifadesi etrafımdaki erkek sürüsüyle uyuşmuyor, ''Ben burada ne yapıyorum?'' diyordu o parlak gözleri. Sonunda konuşmayı bitirdiğimizde, tüm bu düşüncelerimden sıyrılıp sınıf ile kaynaşmaya uğraştım. Daha çok onlar uğraştı ancak her neyse, haha. O an hissettiğim tek şey, bunun uzun bir macera olacağıydı.
------------------------------------------------------------------------------
Biraz kısa olduğunun farkındayım ve özür dilerim :D Ancak wattpad'a sadece arkadaşım'ın hikayesini okumak amacıyla katılmıştım ve çok iyi bir yazar değilim. 8. sınıf olmam dolayısıyla da sınavlara hazırlanmam gerekiyor, yani hikayeyi hobi amaçlı yazıyorum. Düzenli olarak yazacağıma veya hikayenin mükemmel bir şekilde ilerleyeceğine söz veremem. Ancak umarım beğenirsiniz :D
Beni wattpad'le tanıştıran arkadaşımın hikayesine de göz atmayı unutmayın!
----> Carley Batteries - İsimsiz / Kimsesiz / Umutsuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOON LIGHT
Fanfiction(Cover by Tessie0713) [TAMAMLANDI] ''Zeytin siyahı gözleri, kusursuz uygulanmış farıyla tamamlanmıştı. Deniz mavisi bandanası yüzüne düşen dümdüz, portakal turuncusu saçlarıyla bir bütün oluşturuyordu. Mavi, mor ve siyahın görebileceğim en güzel hal...