Kanlı Mezuniyet

124 10 68
                                    

-Durun Daha Müziği Başlatmayın 0.0-

Jesse

''Axel, şu papyonu atıver!'' Hepimiz mezuniyet telaşı içerisindeydik. Olivia, Petra ve Jess bizim evimizde, Axel ben ve Lukas ise Axel'ın evinde hazırlanıp buluşma kararı aldık. Mezuniyet için siyah takım elbise ve aynı ton papyon takacaktım. Klasik, formal bir giyim tarzı. Lukas'ın takım elbisesi ise benimkisine benzer, ancak lacivert renkteydi. Jessica Lukas'ı gördüğünde umarım yerlere yatmaz. Axel'ın kıyafetinin ona uyması için birkaç gün terzilerde sürünmek zorunda kaldık ancak buna değmiş gibiydi. Papyonumu bağladıktan sonra anime tarzı düz saçlarımı her zaman olduğu gibi taradım, kol düğmelerimi iliştirdim ve hazırlığım tamamlanmıştı. Diğerlerini bir kez daha süzerken telefonumun titreştiğini gördüm, yatağa uzanıp cihazı kaptım. Arayan Jessica'ydı, kızların hazır olduğu sinyali de elimize ulaşınca son kontrollerimizi yapıp yola koyulduk.

''Çok gerginim.'' Sarışın çocuk sessizliği bozdu. Lukas her ne kadar rahat ve havalı olsa da bazen her şeye fazla panik yapabiliyor. Mezuniyet ise gerçekten telaşlanılacak bir konuydu, dolayısıyla hak verdim.

''Al benden de o kadar, üstümde büyük bir baskı var gibi hissediyorum. Zaten bir partnerim bile yok.'' düşüncelerimi dışarı aktardım. Bu sözümden sonra Axel ve Lukas bana garip garip bakışlar atmaya başladı.

''Ne?''

''Oraya gidince mutlaka biri bulursun.'' demekle yetindi Axel. Tam ne demek istediğini soracak iken Jessica'nın sesi ile dikkatim dağıldı. Üstünde koyu yeşil parlak bir elbise vardı, ince askılı ve düz yakalıydı. Elbise'nin etek kısmı göze batmayan beyaz taşlar ile süslenmişti. Saçlarını da topuz yapmış ve ucundan bir tutam bırakmıştı, kimin kardeşi ki çok güzel görünüyordu.

Jessica'nın ardından Petra ve Olivia bir şeyler fısıldaşarak geldiler. Olivia ten rengine oldukça yakışan kırmızı tonda bir elbise ile siyah, süslü bir kolye takıyordu. Elbisesi uzun, transparan kollar ile tamamlanmıştı. Yanında ise Petra, dünyanın en güzel kızı duruyordu. Siyah, yandan perçemli elbisesi omuzlarını kapatan askılar ile süslenmişti. (Bu elbiseyi bir fanartta görmüştüm, ne yazık ki bulamadım.) Kızların hepsi güzel görünüyordu, umarım biz de fena gözükmüyoruzdur.

Axel ile Olivia arkada birbirine sevgi sözcükleri yağdırırken önden yürüyen dörtlü olarak lafı kaynatmaya başladık. Konu dans anı partnerimizin kim olacağına geldi. Ve aşırı trajikomiktir ki, aramızda kimsenin eşi yoktu. Bir süre sessizlik ile yolumuza devam ettik, ardından Lukas kendinden beklenmeyeni yaptı. Jessica'ya dansa davet ederse kabul edip etmeyeceğini sordu. Çekingenliği her halinden belli oluyordu, ancak Jessica'nın Lukas'a nasıl ölüp bittiğini biliyorum. Jess o an içindeki tüm havai fişekleri salmamak için çabalıyordu diyebilirim. Sesinde hafif bir heyecanlılık tonu ile teklifi kabul etti, geriye bir tek ben ve Petra kalmıştık. Petra'ya herkesin dans teklifinde bulunacağını hepimiz biliyorduk, bu nedenle sormaya bile tenezzül etmedim. Ancak kırmızı elbiseli bir kız aramızdan kaydı ve tüm havayı değiştirdi.

''Jesse yani insan arkadaşını dansa davet etmez mi, değil mi Petra?'' Başımı yavaşça ona doğru çevirirken Petra'nın Olivia'ya ölümcül bir bakış attığını görür gibi oldum. 

''Lütfen, hepimiz Petra'nın nasıl popüler olduğunu biliyoruz.'' dedim eğlenceli bir tonla. ''Şimdi herkes onu dansa kaldırır.'' Petra ne olduğunu anlayamadığım sözcüklerin ince dudaklarından çıkmasına izin verdi, ben de sorgulamadım.

''Ay olmaz, ben kararlıyım siz ikinizi dans ederken göreceğim.'' Olivia bu cümlesi ile tam olarak 'Seni kızıma alacağım' diyen komşulara benziyordu. Onunla tartışmanın bir sonuca varmayacağını biliyordum, dolayısıyla Petra'nın zeytin gözlerine doğru baktım. Ne soracağımı anlamış olacak ki başı ile onaylayarak hafifçe gülümsedi. Vay, dünyalar benim olmuştu.

MOON LIGHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin