Kazım Hatası

55 9 28
                                    

Olivia

"Keeek.... Kek istiyorum.
Açlıktan acı çeke çeke öleceğim.
Kocaman bir kek istiyorum.
KEEEE-"

"KES ŞU SESİNİ AXEL!"

Koca yaratıktan kaçışımızdan bu yana 2 hafta geçti. El değmemiş bölgelerde dolanıp duruyorduk. Uzun bir zamandan sonra tekrar hayatta kalma çabası içerisindeydik. Bu süre zarfında kısa süreyle konaklayacağımız uygun bir ova bulduk, göçebe hayat yaşar gibi geçen günler ardından biraz dinlenmek herkese iyi gelmişti. Ancak açlık herkesin tepesini attırmakta. Yeterince gergin değilmişiz gibi sürekli Axel'ın yakarışlarını dinliyoruz. Onun bu şapşallığını seviyorum, ancak bazen gerçekten sinir bozucu olabiliyor.

Uzun bir sessizliğin ardından iş başına koyulmanın vakti geldi. Burada konaklarken kendimizi koca yaratığa karşı güçlendirmeye çalışıyorduk. Kısa sürede oldukça iyi iş yaptık, Petra maden çalışmalarında oldukça becerikli olduğundan bu görev onun. Şimdiye kadar 6 elmas bulmayı başardı bile. Lukas, Petra ve Jesse'nin ilk kılıçları almalarında hem fikirdik. Benim yakın mesafe ile pek iyi bir ilişkim yok, Axel ise yumrukları dışında nasıl kılıç tutacağını bile bilmiyor.

Lukas yemek bulmak ve acil yardım konusunda oldukça iyi, dolayısıyla bu alanda o uğraşıyor. Ancak bulunduğumuz ovanın pek bereketli olduğunu söylemek doğru olmaz, uzun zamandır ekmek ve elmadan başka bir şey sürmedim ağzıma. Tabi Lukas yemeklerden kaçamak yapıyorsa o ayrı.

Jesse ve Axel grubun en kuvvetlileri olduğundan konakladığımız alanı iyi bir sığınağa çevirmek için uğraşıyorlar. Jesse ayrıca grubun görev dağılımını ve stratejisini ayarlıyor, lider ruhuna sahip olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Axel hep tembeldi, hep tembel kalacak. Sadece sığınak ile uğraşıyor.

"Ben yeniden elmas avına çıkacağım gibi görünüyor." Petra derin bir nefes almadan önce söylendi. Herkes için günler yorucu geçiriyordu, ancak başka çaremiz yok. Lukas, Petra'ya tam da düşündüğümü söyledi, Petra başı ile onayladı.

"Her neyse. Gün batımına görüşürüz, herhalde."

Bununla beraber yüzeyi cam gibi parlayan demir kazmasını kapıp gitti ateş saçlı kız.

Petra'nın gidişini izlerken Jesse'nin elinde birkaç parça odunla geldiğini gördüm. Odunları yavaşça yere bıraktı ve rahatlamış bir edayla nefes verdi. Üstünde bir şey olmadığını fark ettim, Jesse'nin oldukça iyi bir vücudu vardı. Petra burada olsaydı kızı deli edecektim.

"Vay, 6 packimizle kız falan mı tavlamaya çalışıyoruz?" dalga geçer gibi sordum bir yandan sağımdaki sandığı açıp içinden kızıltaş malzemelerimi alırken.

"Ya, sorma. Cidden bu sığınak yapma zımbırtısından yoruldum. Erkek arkadaşına bir şey söyle de az işe yarasın."

"Kız tavlamıyorsun yani?"

"Seni tavlamak gibi bir niyetim olmadığına göre hayır."

"Evet yani kesinlikle buralarda dolanan kızıl saçlı mavi bandanalı bir kız etkilenmezdi haklısın."

Evet, sarcasm.

Jesse bir süre kafası karışık bakışlar attıktan sonra köşeli jetonu düştü.

"Liseden beri hala bizi mi... Boşver."

Tam o sırada çok iyi tanıdığım o şapşal, koca oğlanın sesi yankılandı ortamda. "Hey, ben daha çekiciyim. Değil mi? Bak bunlar varya, onlar yağ değil kas."

"Evet Axel, bak şuradaki ineği görüyor musun, o da uçuyordu zaten." Asla laf değdirme yeteneğimi kaybetmedim, kaybetmem.

"Kanıt mı istiyorsun?" Axel üstüne giydiği yeşil kalın kazağı zoraki çıkardı. "Bak, benim de kaslarım var!"

MOON LIGHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin