Jessica
Erkenden kalkmış ve pancake hazırlamaya koyulmuştum. Jesse'nin de benim de en sevdiğimiz kahvaltılık hiç şüphesiz pancakelerdi. Kim pancake sevmez ki?
Önüme düşen saçlarımdan rahatsız olup toplamaya karar verdim. Mikrodalganın üstünde duran parlak sarı tokamı saçıma iliştirdim ve işime devam ettim. Klasik bir Pazar sabahı geçiriyordum anlayacağınız. Petra olmasaydı hiç böyle sakin bir sabah geçiremeyecek, ödevlerden başımı kaldıramayacaktım. O kadar müteşekkirim ki. Uyuyan güzelin kısa ancak sesli esnemesi ile irkildim.
''Of...Başım.'' O kadar içkiden sonra başı ağrımasaydı öcülere inanmaya bile başlayabilirdim.
''Başım tabi ya, bizi o kadar derde sokarsan öyle olur.'' İlk yaptığım şey onu çıkışmak oldu. Bir yandan ön tarafı pişen pancakeleri çevirme ile uğraşıyordum.
''Neyden bahsediyorsun?'' Jesse'nin şaşkınlığı ses tonundan belli oluyordu. ''Gerçekten hatırlamıyor musun, yani dün gece olanları?''
''Umm.. Hayır?'' Anlaşılan açıklama vakti gelmişti.
''Üç kelime, uzun hikaye. İçkiyi fazla kaçırdın.''
''Ow, evet biraz fazla içtiğimi hatırlayabiliyorum. Bir saniye..'' Jesse duraksayınca başımı çevirip oğlana baktım. Bir süre omzunu yoklayıp baktı. ''Bu.. bandaj?''
''Bandajını çıkardık ya, zamanda geri mi gittin?''
''Kanlı bu!''
''Saçmalama ya.'' Pancakelerin altını kapatıp servis tabağına alırken ağebeyimin saçmalıklarını başımdan savmaya uğraşıyordum.
''Ciddiyim, Jess!''
Sonunda yanına gidip ne saçmaladığına bakmaya karar verdim. ''Ne var sabahtan beri-- nasıl ya? Dün yaran açıldığı için mi orada acil yardım malzemeleri gördüm ben yani?''
''Benimle kalan sensin, ben yapmadığıma göre senin bilmen gerekmez mi?'' İşte ölüm vaktim.
''Ah, o.. şey. ha-ha. Şey ya..''
''Çıkar ağzındaki baklayı Jess!''
''İYİ! Şey.. dün, bilirsin, fazla ödevim vardı ve işlerimi halletmem gerekti ve.. şey--'Ney?'-- ya işte.. petrabenimyerimesanabakmayagönüllüoldu...'' Son kısmı biraz fazla hızlı söylemiş olmama rağmen çenesi yere düşen Jesse'nin cümleyi anlamayı başardığını görebiliyordum.
Jesse
Jessica'nın dediği şey karşısında ağzım bir karış açık kalmıştı. Petra'ya son zamanlarda çok fazla yük olduğumu düşünüyordum. Jess'e kızgındım ama bir konuda haklıydı, gerçekten fazla işi vardı ve bunu daha önceden zaten biliyordum. Korktuğu da gözlerinden belliydi, bağırmamaya karar verdim.
''Yaptığın pancakelere dua et ki şuan seni öldürmüyorum.'' Jessica derin bir iç çekti ve davet etti.
''Kalk kahvaltıya geçelim o zaman, hazır hafta sonu.''
Masasının yeşil örtüsünü açıp kahverengi tahta masamıza dikkatlice serdim. Omzumda hafif bir acı hissettim ama pek bir şey değildi, sanırım bunu da Petra yapmıştı. Şimdilik bunu düşünmemeye karar verdim ve Jess'in masaya yerleştirdiği ağız sulandırıcı pancakelere baktım.
''Aç herif.'' Jess kıkırdayıp dalga geçti. ''Ha-ha'' alaycı bir gülüş ile cevapladım. Gerçekten acıkmıştım, muhtemelen dünkü halimden sonra midem alt üst olmuştu. Servis tabağındaki 6 pancakeden 3ünü alıp yemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOON LIGHT
Fanfiction(Cover by Tessie0713) [TAMAMLANDI] ''Zeytin siyahı gözleri, kusursuz uygulanmış farıyla tamamlanmıştı. Deniz mavisi bandanası yüzüne düşen dümdüz, portakal turuncusu saçlarıyla bir bütün oluşturuyordu. Mavi, mor ve siyahın görebileceğim en güzel hal...